Merkez Bankası eski Başkanı Yılmaz, “Bankalar sütten çıkmış ak kaşık değil ama haklarında konuşurken itibarlarını gözardı etmeyelim” dedi.
Merkez Bankası eski Başkanı Durmuş Yılmaz'dan bankalara hem eleştiri hem de destek geldi. Uluslararası İşbirliği Platformu’nun düzenlediği 4. Boğaziçi Zirvesi’nin ikinci gününde Durmuş Yılmaz “Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yapısal dönüşümün finansmanı, bankacılık ve yeni fırsatlar” adlı panelde moderatörlük yaptı. Panelin açılışında konuşan Yılmaz, bugün gelinen noktada finans kesimi ile hizmet verdikleri toplum arasında iletişim sorunu olduğunu belirterek, 2008 kriziyle birlikte bankaların şeffaf davranmadıklarının görüldüğüne dikkat çekti.
AK KAŞIK DEĞİLLER AMA...
Bunun bankaların itibarlarıyla ilgili bir konu olduğunu belirten Yılmaz, “Ülkemizde de diğer ülkelerde de bankalara yöneltilen eleştiriler var aldıkları komisyonlarla ilgili. Kabul edelim bankalar sütten çıkmış ak kaşık değiller. Onlar da yanlış yapabilirler, yapıyorlar. Ancak şunu da akıldan çıkarmayalım, bankacılık sistemi güvene dayanan bir sistem, tamamen itibarın üzerinde duran bir sistem. Reel sektörde herhangi bir şirket battığında bunun etkileri belki sadece sektörde duyuluyor ve ekonominin geneline yayılmıyor. Ama küçük de olsa bir bankacının başına, bir finans kuruluşunun başına bir şey geldiğinde bu ekonominin tümünü etkiliyor. O nedenle bankalar hakkında konuşurken bir orta yol bulmamız ve dolayısıyla güvene dayalı bir endüstri olan bu kuruluşların itibarını da gözardı etmememiz gerekir” diye konuştu.
CARİ AÇIK KURLA DÜZELMEZ
Yılmaz, yapısal dönüşümü sağlayacak olan finansman ararken yapısal sorunlarla konjonktürel sorunları birbirine karıştırmamak gerektiğinin altını çizdi, “Yapısal sorunlar uzun vadeli, çözüm gerektiren, üzerinde düşünülmesi gereken konular. Örneğin bizim cari açığımız yapısal bir sorundur. Kur hareketleriyle, geçici olarak, konjonktürel olarak yardım eder ama akşamdan sabaha çözülecek bir sorun değil. Uzun vadeli düşünmek gerekir” dedi.