Varlık barışı 'taze kaynak'

Hükümetin yeni bir “Varlık barışı” konusunda düğmeye basmasıyla yurt dışından gelecek sermayenin, kaynak ihtiyacı konusunda bankalara nefes aldırması bekleniyor.

Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilmesiyle “Varlık barışı” yeniden finans sektörünün gündemine oturdu.

Tasarıya göre, gerçek ve tüzel kişilerce yurt dışında bulundurulan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının 31 Aralık 2016 tarihine kadar Türkiye’deki banka veya aracı kurumlara bildirilmesi ve Türk Lirası cinsinden vergi dairelerine beyan edilmesi durumunda, varlıklarla ilgili vergi incelemesi, vergi tarhiyatı, soruşturma ve kovuşturma yapılmayacak.

AA’nın konuya ilişkin sorularını yanıtlan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben, varlık barışının ekonomiye, dolayısıyla bankacılık sektörüne taze kaynak girişi sağlayarak kredi imkânlarını artıracağını tahmin ettiklerini söyledi.

Reel sektör finansmanı

Akben, küresel finansal kriz ile zaman zaman yaşanan siyasi ve ekonomik belirsizliklere rağmen, son 15 yılda bankacılık sektörünün kredi portföyünü istikrarlı bir şekilde büyütmeyi başardığını belirterek, ayrıca kredi imkânlarını açık tutarak reel sektörün en başta gelen finansman kanalı olmayı sürdürdüğünü kaydetti.

Nitekim, 2015 yılı sonunda toplam kredilerin, toplam aktiflere oranının yüzde 63 ve milli gelire oranının ise yüzde 76 düzeyinde gerçekleştiğini aktaran Akben, kredi mevduat oranının da yüzde 120’ye ulaştığını dile getirdi.

Akben, kredi büyümesinin mevduat başta olmak üzere yurt dışından sağlanan krediler ve öz kaynaklardan sağlanabildiğine işaret ederek, “Gelinen noktada, yurt dışı kredilere yönelen bankalarımızın kredi imkânlarını artırabilmeleri için tasarrufların ve öz kaynakların artırılmasının gerekliliği açık” dedi.

Kredi talepleri rahat karşılanır

BDDK Başkanı Akben, varlık barışının da pozitif etkisiyle gelecek dönemde beklentilerin iyileşmesine bağlı olarak artacak kredi talebinin, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın faizleri düşürme yönündeki çabalarının da katkısıyla bankacılık sektörü tarafından rahatlıkla karşılanacağını kaydetti.

Türk bankacılık sektörünün tabi olduğu düzenleyici çerçevenin uluslararası standart ve düzenlemelere uyumluluğunun sağlanmasının, BDDK’nın temel amaçlarından birisi olduğunu anlatan Akben, Türkiye olarak G20, Finansal İstikrar Kurulu ve Basel Bankacılık Denetim Komitesi bünyesindeki çalışmalara aktif katılım sağladıklarını ve bu organizasyonlar nezdinde verdikleri taahhütleri sağlam bir finans sektörü oluşturmak adına yerine getirmeyi hedeflediklerini dile getirdi.

Akben, bu çabalarının bankacılık sektörüne ilişkin ulusal ve uluslararası piyasa katılımcıları nezdinde sağlanan güveni sağlamlaştırdığını ve bankaların borçlanma maliyetlerine de olumlu katkı sağladığını vurguladı.