İşadamı Jak Kamhi kitabında Unkapanı'ndan Eyüp'e kadar olan Haliç kıyısındaki arazilerin çoğunluğunun ailesine ait olduğunu ileri sürdü.
İşadamı Jak Kamhi kitabında Unkapanı'ndan Eyüp'e kadar olan Haliç kıyısındaki arazilerin çoğunluğunun ailesine ait olduğunu açıkladı. İşadamı Jak Kamhi Kamhi, arazilerin istimlak projesiyle artık kendilerinde olmadığını söyledi.
"Unkapanı’ndan Eyüp’e kadar Haliç kıyısındaki arazilerin büyük çoğunluğu Kamhilere aitti" diyen Kamhi Varlık Vergisi nedeniyle Aşkale’ye giden amcası Bensiyon Kamhi’nin dönmediğini de açıkladı.
Adı Jak Cordoba Sultana Hayim Kamhi. İsminin bu kadar uzun olmasının nedeni aile tarihinde gizli. 1492 yılında engizisyonun baskısından İspanya’yı terk etmek zorunda kalan ailesi İspanya’nın Cordoba kentinde yaşamış. Dinini değil ülkesini terk etmeyi tercih eden Museviler Sultan 2’nci Beyazıd’ın gönderdiği gemilerle İstanbul’a gelmişler.
Radikal yazarı Jale Özentürk, Kamhi ile yeni kitabı Gördüklerim Yaşadıklarım'ı konuştu. Özgentürk'ün manşete taşınan köşesinde Kahmi ilginç açıklamalarda bulunuyor. İşte o röportajdan bir bölüm:
HALİÇ KIYILARI BİZİMDİ
Babamlar kendi arazilerinin üzerine gemi söküm atölyeleri kurmuşlardı. Aslında bir süre öncesine kadar yine vardı böyle atölyeler. Ancak o ünlü Haliç temizliği sırasında büyük bir kısmı kaldırılıp başka yerlere taşınmıştı. O günlerde İBB Başkanı olan Bedrettin Dalan Haliç operasyonu başlatmıştı ve bizim tekne şantiyesi de istimlak edildiği için Ali Koçman ve Marmara Transport ile ortaklığa girip Tuzla’da yeni kurulan tersane bölgesinde 100 bin metrekarelik bir tersane yeri oluşturduk. Ancak daha sonra hem Koçman hem de Marmara Transport ortaklıktan çekildi ve şantiye bütünüyle bize kaldı. Biz de artık tümüyle Profilo’nun üzerine aldığımız şirketle Tuzla’da tekne imalatına devam ediyoruz. Haliç’te Kalkavanlar veya Sadıkoğulları gibi sonradan armatör olacak bazı Karadenizli aileler de gemi sökümünde amcam ve babamla çalışırlardı.
İSRAİL'E SEMPATİ BESLİYORUM
Ben bir Musevi olarak İsrail’e tabii bir sempati besliyorum. Ama esas olarak Türkiye İsrail dostluğunun ve işbirliğinin yakın geçmişte her iki ülke ve toplumlarına yararlı sonuçlar sağladığını düşünenlerdenim. Gerginliğin, işbirliğine nazaran hem Türkiyemizi, hem de İsrail’i bazı artılardan uzaklaştırmasından üzüntü duyduğum muhakkaktır. Aramızdaki dostluğun yeniden yükselmesi için ‘özür’ konusu da kapandığından, gecikme olmaksızın adımların atılacağını umut ediyorum.
MÜDAHALELERİMİZLE OBAMA TUTUMUNU DEĞİŞTİRDİ
ABD’nin son Başkanı Obama, başlangıçta bazı olumsuz odakların etkisinde kalarak ülkemiz aleyhinde bir tutum sergiledi ancak yerinde müdahalelerimiz sayesinde bu tutumunu
değiştirdi.
Erdoğan ile ilk olarak, İstanbul Belediye Başkanlığı’nı üstlendiği süreçte, Fransız Büyükelçiliği kutlamasında karşılaştım.
DEMİREL'E HAYRAN
Süleyman Demirel’i, 1965-1969, 1969-1971, 1975-1977, 1977-1978, 1979-1980 ve 1991-1993 yıllarındaki 6 başbakanlık döneminde ve 1993-2000 yılları arasındaki Cumhurbaşkanlığı döneminde hep ziyaret ettim ve İKV Yönetim Kurulu Başkanı iken de Avrupa Birliği ile ilişkiler konusunda müteaddit kereler bilgilendirdim. Onun geniş vukufuna hayrandım. Her suale verdiği ilginç cevapları meşhur idi.
Özel sektörde bulunduğu dönemde kendilerini ve çok yakın görüştükleri Adnan Kahveci ve eşlerini evimde ağırlama onuruna nail olmuştum.
Ecevit Profilo Alışveriş Merkezi’ni ziyaret eden tek liderdi. Bu hatıralarımı yakından bilenler, hatırlayacaklardır; Rahşan Ecevit vakfının kuruluş aşamasında üye olmamı sağlayarak beni onurlandırdılar.