Dünya ve Türkiye’deki gelişmeleri STAR’a değerlendirirken sanayiciye de çağrıda bulunan Ekonomi Bakanı Çağlayan “Biz yatırım için tüm imkanları seferber ettik. Onlardan Türkiye’yi hedeflerine ulaştıracak yatırımlar bekliyoruz” dedi.
Star'ın haberine göre Türkiye ve dünyadaki ekonomik gelişmeler, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği ve güncel ekonomik konularla ilgili sorularımızı yanıtlayan Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ile Türkiye üzerine sohbet ettik. Bakan Zafer Çağlayan, özellikle yeni teşvik sisteminin tarihin en cömert ve yatırımcı açısından en fazla fırsat içeren yapıda olduğunu belirterek, sanayicileri yatırıma davet etti.
-Krizdeki AB başta olmak üzere dünya, Türkiye ekonomisinin son 10 yıldır gösterdiği başarıyı konuşuyor. Sizce bu başarının sırrı nedir?
Türkiye 2002 yılından beri geçirdiği süreç sayesinde bugünkü parlak konumuna geldi. Bu süreçte gerçekleştirilen başarılarda en önemli faktör şüphesiz ki siyasi istikrar. Siyasi istikrar ve bunun getirdiği güven ortamı sonucu ekonomimiz rayına oturdu, yerli ve yabancı yatırımcılar ülkemizin geleceğine güvenle bakmaya başladı. Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde AK Parti iktidarıyla sağlanan güven ve istikrar sayesinde Türkiye ekonomisi büyük başarılara imza attı. Ekonomimizi üç kat büyüttük, ihracatımızı her yıl rekorlar kırarak 2012’de 152.5 milyar dolara yükselttik. Şimdi hedef 2023, dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmak. Bu hedefe ulaşmak ancak istikrarlı ve sürdürülebilir büyüme ile olur.
-Bu yıl nasıl geçiyor? Yıl sonu beklentileriniz nelerdir ?
2013 yılı ekonomik olarak uzun bir süredir sağladığımız istikrarın korunduğu bir yıl oldu. Yakın coğrafyamızı oluşturan Avrupa’da yaşanan ekonomik problemlerin çözüm bulması ve Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde yaşanan siyasi çalkantıların sonlanması ile bu istikrar ortamının daha da iyileşeceğini düşünüyoruz. Orta Vadeli Program’da (OVP) yıl sonu için yüzde 4’lük büyüme hedefledik. Ancak yine de yüzde 4’ün biraz altında kalabileceğimizi düşünüyorum.
-2023 hedeflerinde revizyon var mı?
Hedeflerimize emin adımlarla yürüyoruz. Kaydedilen ekonomik performans doğru yolda olduğumuzu gösteriyor. 2023 vizyonu kapsamında 2 trilyon dolar ekonomik büyüklük ile dünyanın en büyük 10 ekonomisi içine girmeyi, 500 milyar dolar mal ve 150 milyar dolar hizmet ihracatını yakalamaya odaklanmış durumdayız. Hedeflerimizde hiçbir sapma yok. Ancak bu hedeflere ulaşmak için daha büyük atılımlar gerçekleştirmeliyiz. Bu çerçevede makine ve teçhizat, tıbbi aletler, bilgi iletişim makineleri, haberleşme, savunma sanayi gibi yüksek katma değer sağlayan teknolojik sektörlerde üretim yapmalıyız.
-Teşvik sisteminde beklenen geri dönüş sağlandı mı?
Teşvik sistemimizin yürürlükte bulunduğu 1 yıllık dönemde 4 bin 840 yatırım projesi için teşvik belgesi düzenlendi. Bu belgeler kapsamında 76 milyar TL tutarında yatırım yapılması öngörülüyor. Öngörülen istihdam sayısı ise yaklaşık 178 bin. Bu sonuçları önceki dönemle kıyasladığımızda, yeni sistemimizin başarısı daha net görülüyor. Diğer taraftan, yeni teşvik sistemi kapsamında 268 adet uluslararası sermayeli yatırım için teşvik belgesi düzenlendi. Söz konusu yatırımların sabit yatırım tutarları ise 10.5 milyar TL’ye ulaştı. Biz yatırım için tüm imkanları seferber ettik. Bu noktada sanayici ve işadamlarımıza büyük görev düşüyor. Onlardan Türkiye’yi hedeflerine ulaştıracak yatırımlar bekliyoruz. Biz desteği sunduk sıra sanayicimizde.
-Geçen yıl önemli oranda düşen cari açıkta bu yıl beklentiniz nedir?
Cari açığı azaltmak için çalışmalarımız devam ediyor. 2011 sonbaharından itibaren uygulamaya konan yumuşak iniş programı sayesinde 2012 yılında cari açık bir önceki yıla göre yüzde 36.8 oranında düşerek 47.5 milyar dolara geriledi ve Orta Vadeli Program (OVP) hedefi olan 58.7 milyar dolardan daha iyi bir performans gösterdi. 2013 yılı için de hedefimiz OVP’de 60.7 milyar dolar. Bu problemi aşmada, üreticimize ve ihracatçımıza büyük görev düşüyor. Yüksek katma değerli ve teknolojili ürünler üreterek küresel talebin ihtiyaçlarına en kısa süre de cevap verilmeli.
1-2 BABAYİĞİTLE GÖRÜŞÜYORUZ
-Halen bir babayiğit çıkmamasını nasıl karşılıyorsunuz?
Otomotiv sektörü, teşvik sistemi kapsamında yer alan desteklerden oldukça yüksek oran ve uzun sürelerde yararlandırılmakta. Bu nedenledir ki, otomotiv endüstrisine yatırım yapılmasına yönelik her koşul sağlanmış bulunuyor. Görüştüğümüz 1-2 firma var. Umarım olumlu bir sonuç alırız.
MISIR'DA TÜM İMKANLARI SEFERBER ETTİK
-Mısır’da Türk şirketlerin güvenliği için çalışma yaptınız mı?
Mısır’da faaliyet gösteren 260 civarında Türk firmasının ülkedeki yatırımları 2 milyar doların üzerinde. Türk müteahhitlik firmaları tarafından da bugüne kadar Mısır’da 1 milyar dolar değerinde 26 adet proje üstlenilmiş. Biz yaşanan kaos ortamında bakanlık olarak üzerimize düşen bütün görevleri üstlendik. Ekonomi Bakanlığı koordinasyonunda Mısır’daki firmalarımız, işadamlarımız ve vatandaşlarımızın karşılaşabileceği sorunlara yönelik olarak tüm imkânlarımızı seferber ettik. Önce firmalarımız ve vatandaşlarımız için bir Mısır İzleme Masası (444 43 63) oluşturduk. 7 gün 24 saat aralıksız çalışan bu hatta yapılan başvuruları hemen ilgili birimlere iletip, en kısa sürede başvuru sahiplerini bilgilendiriyoruz.
AB'NİN KRİZDEN ÇIKIŞ REÇETESİ TÜRKİYE
-Avrupa Birliği’ne üyelik halen cazip mi?
Şüphesiz ki Türkiye AB üyeliği sürecinden vazgeçmedi. AB ile Gümrük Birliği ilişkisi sayesinde ülkemiz ekonomisinde önemli ilerlemeler kaydedildi. Ülkemize son on yılda yüzde 75’i AB kaynaklı olmak üzere 124 milyar dolar değerinde doğrudan yabancı yatırım geldi. Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği hiç şüphesiz ki bu kazanımların daha da artmasına yol açacak. 2009 yılından bu yana sürmekte olan Euro Bölgesi krizi Türkiye-AB ilişkilerindeki dengeyi Türkiye lehine değiştirdi. AB ekonomisinde yaşanan krizlere rağmen, Türkiye, Avrupa’nın en hızlı büyüyen ekonomisi durumunda. Güçlü ekonomisi ve dinamik işgücü ile ülkemizin AB’ye üyeliği, AB’nin krizden çıkışı için çözüm olarak gösteriliyor. Kısacası AB’nin krizden çıkış reçetesi Türkiye deniliyor. Bu nedenle, kazanımları giderek artmakta olan ülkemiz AB’ye tam üyeliği her zamankinden daha fazla hak ediyor.
TARİHİN HEM SİYASİ HEM DE EKONOMİK EN PARLAK DÖNEMİ
Ekonomi Bakanı Çağlayan, AK Parti döneminde Türkiye’de yaşanan gelişmeleri şöyle anlattı: “Türkiye 10 yılı aşkın bir süredir büyük değişim ve dönüşüm süreçlerini başarıyla yerine getirdi. Türkiye ekonomisi 2002-2012 yılları arasında ortalama yüzde 5.2 büyümeyi başararak, 2002 yılında 232 milyar dolar seviyesinde olan GSYH’sini 3.5 katına çıkararak 786.3 milyar dolara kadar yükseltmeyi başardı. Benzer şekilde 2002 yılında Türkiye’de 3 bin 492 dolar seviyesinde olan kişi başına düşen milli gelir, 10 bin 504 dolar seviyesine çıktı. Ülkemizin 2002 yılında 36 milyar 59 milyon dolar olan ihracatı bugün, 152.5 milyar dolar. 2001 yılı sonunda ülkemizde enflasyon yüzde 68.5 seviyesinde gerçekleşti, 2012 yıl sonu itibariyle ülkemizde TÜFE bazlı enflasyon yüzde 6.16 olarak gerçekleşti. Türkiye’de 2002 yılından bu yana mali disiplin konusunda da önemli adımlar atıldı. 1973-2002 yılları arasında 16 milyarlık doğrudan yabancı sermaye yatırımı çeken Türkiye, 2002-2012 yılları arasında toplam 123.9 milyar dolarlık sermaye çekti. Türkiye’nin uzun dönemli kredi notu, önde gelen 3 uluslararası kredi derecelendirme kuruluşundan 2’si (Fitch ve Moody’s) tarafından yatırım yapılabilir seviyeye yükseltildi. Türkiye hem siyasi hem ekonomik olarak tarihinin en parlak dönemini yaşadı son 11 yılda.