Said Yüce, “Gülen, ‘Evlerine ateşler düşsün’ dediği meselede, gerçekten evlerin ve ailelerin içerisine kendisi ateşler düşürdü" dedi.
1 Kasım seçimlerinde Isparta’dan AK Parti Milletvekili seçilen Said Yüce, Akit’e gündeme ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Yüce, paralel yapıya karşı yürütülen operasyonların geldiği noktayı, bu örgütün İslam’a ve Türkiye’ye verdiği zararları, 17 Aralık darbe girişimini, eğitim alanında yapılması gereken reformları, terör olaylarını ve çözüm yollarını anlattı.
PARALEL YAPININ 3 BÜYÜK ZARARI OLDU
Paralel yapının inancımıza verdiği zararlar nelerdir?
Paralel yapının üç büyük zararı oldu. 1- Kendisi zarar eder. Hakikaten kendisi zarar etti. Neden? Kendisine inanmış olan birçok masum insanı da o yanlışların peşinden sürükledi.
2- İslamiyet zarar gördü. Hakikaten bu da oldu. En büyük zararı bu yapının hareketleri ve tavrı yüzünden bütün İslami cemaatler gördü. Dolayısıyla dine karşı mesafeli duran insanların kalplerinde ve gönüllerinde şüpheler oluştu.
3- Bu tarz yolda olanların, bilerek ya da bilmeyerek zındıkaya alet olacaklarını ifade ediyor. Bu da oldu. Yani Türkiye’nin, Müslümanların ve İslam dünyasının iyiliğini istemeyen ne kadar zararlı mihrak varsa içeride veya dışarıda bunların da ekmeğine yağ sürüldü, bunlara hizmet etmiş oldu.
TÜRKİYE DARBE GİRİŞİMİNDEN NASIL KURTULDU?
17 Aralık’ın ikinci yıldönümünü yaşıyoruz.Türkiye, paralel yapının 17 Aralık darbe girişimi operasyonundan nasıl kurtuldu?
17 Aralık 2013’te bunların devlete ve millete yaptığı operasyonda Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın o günkü dik duruşu olmasaydı, bugünTürkiye ve İslam dünyası çok şey kaybetmişti. Çok zarar edildi. Çok yanlışlar oldu ama şükürler olsun çok daha büyük bir felaketten ülkemiz kurtuldu.
O günden bugüne devletimizin, hükümetimizin yapmış olduğu mücadele çok yerindedir. Çünkü işlenen fiil aleni bir ihanet filidir. Bu iş çok uzun olmayan bir süre içerisinde bitecek ve tasfiye olacaklardır.
Bu işin sonucu nereye gidecek?
Bu işin sonu hüsranla biter. Çünkü Allah’ın dini Kur’an ve hadisi şeriflerde ifadesini bulan bu mukaddes değerler, dünyevi hiçbir şeye alet edilmemesi gerekiyor. Kim alet ederse hem maddi hem manevi tokadını yer. Bunlar da o tokadı yediler. Kendilerinde büyük bir güç vehmediyorlardı, yapılan seçimlerde gördük ki hiçbir tesirleri yok. Ne hükümeti zafiyet içine sokabildiler ne de desteklemiş oldukları diğer muhalefet partilerine bir katkı sağlayabildiler. İman ve Kur’an hizmeti sadece ve sadece Allah rızası için yapılır.
Paralel yapının soru çalması olayına nasıl bakıyorsunuz? Örgütün kendisi soruları çalmadığını iddia ediyor?
Gelsinler bana söylesinler biz soru çalmadık diye. Gülen grubu yıllarca bütün kurumlara ait soruları çaldı, kendi etrafındaki insanlara verdi ve haksız bir şey elde etti. Alın teri döken Anadolu’nun çocuklarının, gençlerinin haklarına girdi. Sen gel sadece bunun hesabını ver.
NUR HAREKETİNDE SON DURUM
Bediüzzaman’ın vefatından sonra Nur hareketinde ayrılıklar meydana geldi. Şuan Nur Cemaatlerinin durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bediüzzaman Said Nursi’nin vefatından sonra Nur Cemaati içerisinde söylendiği gibi farklı ayrılıklar yok. Farklı görüş ve düşünceler olmuştur. Ama böyle dini meselelerde Nur Cemaati büyük ölçüde ittifak etmiştir. Herhangi bir siyasi menfaat için değil, sadece ve sadece Kur’an’a ve imana hizmetkârlığı noktasında bu hükümetin, bu iktidarın ayakta kalması için Bediüzzaman’ın Demokrat Parti’yi, Menderes’i hangi gerekçelerle desteklemiş ise, aynı gerekçelerle de AK Parti desteklenmiştir. Nitekim bugün hayatta olan talebelerin tamamı aynı görüşleri müdafaa etmektedirler.
EĞİTİMDE TEVHİDİ BİR DİL KULLANILMALI
Türkiye’nin eğitim alanında geldiği nokta neresi, bu alanda başarılı mıyız?
AK Parti iktidar olduğu 13 yıldan buyana gerçekten bu memlekete şimdiye kadar yapılmadık, görülmedik büyük hizmetler getirmiştir. Fiziki anlamda güzel şeyler olurken manevi değerler anlamında da aynı şekilde yol alınması lazımdı. Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız da ifade ediyorlar bu aslında herkesin ortak meselesidir. İlk yapılması gereken işlemlerden birisi de Milli Eğitim müfredatı yeni baştan ele alınmalıdır. Anaokulundan hatta üniversite son sınıfa kadar sadece din derslerinde değil, sosyal ve fen bilimleri dâhil bütün hepsinde tevhidi bir dil kullanılmalıdır.
Yeni Akit