AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) toplantısı 23 Eylül-4 Ekim 2013 tarihleri arasında Polonya’nın başkenti Warşova’da icra edildi. Türkiye’den zirveye katılan heyet toplantıda bir bildiri sundu.
Bildiride, Rusya’da Nur Talebelerine süregelen baskı ve tutuklamaların sona ermesi gerektiği anlatıldı. Toplantının, Rusya Hükumeti üzerinde ciddi bir baskı oluşturacağı ve haksız muamelelerin sona ermesinde bir başlangıç olacağı kaydediliyor.
Rusya’da Nur Talebelerine uygulanan baskılar AGİT zirvesinde dile getirildi
GİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) toplantısı 23 Eylül-4 Ekim 2013 tarihleri arasında Polonya’nın başkenti Varşova’da icra edildi. NurNet.org sitesinde yer alan bilgiye göre; toplantıya 35 üye ülkeden ve sivil toplum kuruluşlarından üst düzey çok sayıda temsilci iştirak etti. Ülkemizden zirveye katılan heyette; Suffa Vakfı Dış İlişkiler Koordinatörü Şemsettin Türkan; Erzurum Kültür ve Eğitim Vakfı’ndan Mustafa Okur, Rusya Müslüman Haklarını Koruma ve Din İşleri Kurulundan Dr. Sergey Mikhailov ve İİKV İcra Kurulu Başkanı Prof. Dr. Faris Kaya yer aldılar. Heyet tarafından toplantıda bir bildiri sunuldu. Katılımcı ülkelerin temsilcileriyle, Rusya Hükumeti Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle yüz yüze konuşmalarda Rusya’da süregelen baskı ve tutuklamaların sona ermesi gerektiği anlatıldı. Son dönemlerde artan Rusya Risale-i Nur talebeleri üzerindeki baskı ve tutuklamaların ilk kez böylesine önemli bir toplantıda dile getirilmiş olmasının; Rusya Hükumeti üzerinde ciddî bir baskı oluşturacağı ve haksız muamelelerin sona ermesinde bir başlangıç ve dönüm noktası teşkil edeceği ümit ediliyor.
AGİT; 55 Avrupa ülkesi, ABD ve Kanada’nın üye olduğu son derece etkili bir uluslararası organizasyondur. AGİT’in temelini oluşturan Helsinki Nihai Senedi’nde; katılımcı devletlerin karşılıklı ilişkilerinde izleyecekleri temel ilkeler yer alır. Bunların başında devletlerin egemen eşitliği, sınırların dokunulmazlığı, içişlerine karışmama, toprak bütünlüğüne ve insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı yer almaktadır. İnsan hakları ve temel özgürlüklere saygının, güvenliğin de bir unsuru hâline getirilmesi, Sovyetler Birliği’nin ve komünist sistemin çözülmesinde etkili bir araç olmuştur. Rusya ve dağılan Sovyetler Birliği’nden ayrılan ülkeler bu teşkilata üyedir.
TÜRK DELEGASYONU BAŞKANI ŞEMSETTİN TÜRKAN’INYAPTIĞI KONUŞMANIN METNİ
AGİT(Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Konferansı)’nda
yapılan konuşma:
Şemsettin TÜRKAN
Suffa Vakfı, İstanbul, Türkiye
İnsan haklarının korunması ile ilgili olarak ve terörizmle mücadele hususunda bazı iyi bilinen isimleri size hatırlatmak istiyorum:
“Aleksandre Puskin”, “Anton Çehov”, “Maksim Gorki”, “Dostoyevski”, “Tolstoy”, “Mahatma Gandi”, “Nelson Mandela” ve nihayet Türkiye’den bir isim: “Bediüzzaman Said Nursî”…
Onlar “Barış ve Huzurun” temsilcileri olmuş insanlar!...
Bunların hiçbiri anarşi, şiddet veya terörün yanında ya da destekçisi olmadılar...
Said Nursî; İngilizce, Almanca, Fransızca, Arapça, Çince, Rusça ve 50’den fazla dile çevrilen 130 kitaptan oluşan “Risale-i Nur Külliyatı” adlı kitap setinin yazarıdır.
O der ki: Bizim düşmanlarımız cehalet, fakirlik ve bölünmüşlüktür! Bu düşmanlara karşı; eğitim, sanat-teknoloji ve dayanışma/birlik-beraberlik ile mücadele edeceğiz!
O, bütün ömrünü gazetelerde kitaplar kaleme alıp makaleler yayınlayarak, çağdaş medeniyetle beraber, düşündüren ve insanî değerleri güçlendirerek öğreten, insanlığın eğitimi ve huzuru için hayatını geçiren istisna bir şahsiyetti!
İşte tam da burada bu konuya odaklanmamın bir sebebini size açıklıyorum:
Yanlış duymadınız; Bu eserler Rusya’da yasaklanmış durumdadır!” Bu durum kesinlikle insan haklarına aykırıdır!
B.S.Nursî’nin eserlerini okuyan ve bu ekolü takip eden insanlar ırk, renk, dil, din ve kültür farklılıklarını zenginlik olarak gören, kesinlikle şiddet ve terör fikrine karşı çıkan oldukça yüksek düzeyde saygı görmekte olan kimselerdir.
Birçok önde gelen yazar Risale-i Nur eserlerini bir kültürel ve edebî değer olarak referans göstermiştir. Evrensel ahlâkî değerleri, insan olmanın anlam ve sırlarını gösteren Risale-i Nur Külliyatı dünyanın muhtelif yerlerinde çok farklı kuşak ve coğrafyalardan milyonlarca insanın dikkatini çekmiştir.
Yakın bir zamanda, hatta geçen hafta sonunda İstanbul’da Risale-i Nur ve Bediüzzaman üzerine yapılan bir uluslararası sempozyum yapıldı! Üç gün süren bu toplantıya 50’yi aşkın ülkeden farklı inançlara mensup 100’ü aşkın akademisyen ile 20.000 kişi kadar dinleyici iştirak ettiler.
BU HAREKET
SİYASİ ÖRGÜT DEĞİLDİR!
Dünyanın çeşitli üniversitelerinde Risale-i Nur hakkında çok sayıda akademik çalışma yapılmış olup, pek çok çalışma halen devam etmektedir. Risale-i Nur hareketi, siyasî bir örgüt olmayıp, hiç bir yasadışı faaliyet ve aşırılık yanlısı eylem taraftarı değildir. Bu kitapları okuyan insanlardan hiç birisi dünyanın hiçbir yerinde asayişi ihlal eden bir duruma sebebiyet vermemişlerdir. Herhangi bir siyasî hareket ya da grupla hiçbir ilişkileri yoktur. Bu durum, mahkemelerde ve akademik tüm çalışmalarda çok iyi bilinen bir gerçek haline gelmiştir. Sadece inanç, moral değerler ve insanlığın ahlâkî yönlerini güçlendirmek hedefli eserlerdir. Risale-i Nur talebelerinin hiçbir dünyevî hedefleri de yoktur.
Bediüzzaman her zaman barış ve demokrasiyi vurgulamıştır. İnsan hakları, demokratik özgürlük ve adalet onun en güçlü mesajı hâline gelmiştir.
RİSALE-İ NUR KÜLLİYATI
NEFRET YERİNE İNSANLIĞA BARIŞ VE SEVGİ MESAJLARI VERMEKTEDİR!
Risale-i Nur tüm milletlerin bağımsızlık ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesini müdafaa eder… Bu kitapların ana teması, insanları eğitmek ve ne olursa olsun toplumlarda cehaleti azaltmaktır.
Durum böylesine açık iken Risale-i Nur’un diğer bazı kitaplarla ve bazı diğer radikal, aşırı ve şiddet yanlısı gruplar ile karıştırılması çok talihsiz bir durumdur.
Özetle, “aşırılık”, “terörizm”, “şiddet” ve “rejimi değiştirmek” şeklindeki iddialar asla kabul edilemez! Aksine, Risale-i Nur kamu güvenliğini güçlendirmeyi, asayişi muhafaza etmeyi amaçlamakta, terör ve kaosa meyilli her türlü niyeti ortadan kaldırır.
SONUÇ: RUS ADALETİNDEN
UMUDUMUZ...
Tamamen bilimsel ve etik öğretime dayanan bir eser külliyatı olan Risale-i Nur kitapları hakkında Rusya’da mevcut bulunan ve yanlış anlamalarla yapılan yasaklama kararının tekrar gözden geçirilerek bir an evvel gerçeklerin anlaşılmasını Rus hükümetinden bekliyoruz.
Rus Yargısında oluşan Risale-i Nur kitapları ve okuyucuları üzerindeki radikalizm, aşırılık, anarşi ve terör gibi fevkalade yanlış ve haksız ithamları ortadan kaldıracak bir kararı en kısa zamanda alacaklarına inanıyorum. Rus Mahkemelerinin âdil bir karar vermelerini ve tamamen ahlâk temelli olan bu eser külliyatı üzerindeki kararlarını güçlü adalet sisteminin bir gereği olarak kendilerinden bekliyoruz.
Teşekkür ederim.