Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), hükümetin 2023 hedeflerinin hayal olduğunu, 500 milyar dolarlık ihracat hedefinin de gerçekçi olmadığını kaydetti.
MÜSİAD'ın “Politika yapıcılar için yol haritası” dediği “2023 Vizyonu Işığında Türk Sınai Mülkiyet Raporu” yayınlandı.
Avukat Dr. Cahit Suluk tarafından hazırlanana raporda Türkiye’nin dünyanın 17. büyük ekonomisi olmasına rağmen küresel marka sayısının ‘sıfır’ olduğuna dikkati çekiliyor. Raporda yer alan çarpıcı tespitler özetle şöyle sıralanıyor: 500 MİLYAR DOLAR İHRACAT HEDEFİ GERÇEKÇİ DEĞİLİyi işleyen bir fikri mülkiyet sistemi kuramayan Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşması mümkün görünmüyor. Katma değeri yüksek ve yenilikçi ürünler geliştirerek dünya pazarlarında rekabet etmediği sürece Türkiye’nin 500 milyar dolarlık ihracat hedefi gerçekçi değil. İyi işleyen bir fikri mülkiyet sistemine sahip olmayan bir ülke ise, yenilikçi bir ekonomiye sahip olamaz. Nasıl ki, muz Karadeniz Bölgesi’nde, fındık da Akdeniz Bölgesi’nde yetişmiyorsa, iyi bir fikri mülkiyet iklimi olmayan bir ülkede, yenilikçi faaliyetlere yoğunlaşılması da beklenemez. Türkiye’de yaklaşık 60 bin ihracatçı firma var. 50 bin firma, tescilsiz markayla ihracat yapıyor! İLK 100 MARKAMIZ YARIM ELMA ETMİYOR!2013 verilerine göre, Apple’ın marka değeri 87,3 milyar dolar. Ardından sırasıyla 58,8 milyar dolar ile Samsung, 52,1 milyar dolar ile Google, 45,5 milyar dolar ile Microsoft ve 42,3 milyar dolar ile Wallmart geliyor. Dikkat edilirse Wallmart hariç, listedekilerin tamamı teknoloji firması. ABD dışında ilk beşte sadece Güney Koreli Samsung yer alıyor. Samsung, bir önceki yıla oranla müthiş bir çıkış yaparak 6. sıradan 2. sıraya yükselerek Apple’ın gerçek rakibi olduğunu kanıtladı. Buna karşılık 2012 yılı raporuna göre, ilk 100 Türk markasının toplam değeri ise 27 milyar dolar. Değeri 1 milyar doları geçen marka sayımız sadece 10 adet. Demek ki, ilk 100 markamız ‘yarım elma (Apple)’ etmiyor. “ABDİ NUSRET VE ŞÜREKÂSI” YOK AMA “NESTLE” YAŞIYORDünya markası çıkarmak süreklilik esasına dayanır. Bu bağlamda Osmanlı döneminde tescili yapılan “Abdi Nusret ve Şürekâsı”, “Bafra Sigarası”, “Nadir” ve “Sulh Kızı” gibi markalardan hiçbirisi bugün yaşamıyor. Buna karşılık yine ülkemizde Osmanlı döneminde tescil ettirilen “Singer”, “Mercedes”, “Nestle”, “Salamander” gibi yabancı markalar bugün çok güçlü bir şekilde hayatını ülkemizde ve dünya çapında sürdürüyor. YAŞAYAN PATENT SAYISIMIZ 7.400; YUNANİSTAN'DA 32.000 OECD'nin 2009 yılı raporuna göre Türkiye'de yaşayan patent sayısı 7 bin 400. Yunanistan'da bu sayı 32 bin. Bu rakamlar Türkiye’nin teknoloji transferinde ne kadar zayıf olduğunu gösteriyor. PATENTLERİN ÇOĞU ARÇELİK, BOSCH VE VESTEL’İN Türkiye’de 2010 yılında yerli firmalarca alınan incelemeli patent sayısı sadece 171 adet. Bu 171 adet patentin yüzde kaçının ticarileştiği ve kaçının kritik ürüne dönüştüğü bilinmiyor. Kritik buluşlarımız yok. Ayrıca 171 sayısının çok büyük bir kısmı Arçelik, Bosch, Vestel ve Ford firmalarına ait. Kalan 30-40 adet patenti ise 76 milyon kişi üretiyor! Sadece Arçelik firması 2010 yılında 55, 2011 yılında ise 43 adet patent aldı. Yerli firmalarımız 2011 yılında 212 ve 2012 yılında da 266 adet incelemeli patent aldı. Bu dengesizlik, Türkiye’nin geleceği bakımından sağlıklı değil. Bu sayılara karşılık IBM şirketi 2010 yılında, tek başına ABD’de 5.896 adet, 2011 yılında ise 6.180 adet patent aldı. Samsung 4.894, Canon 2.821 adet patentle ABD’de ilk üç sırayı paylaşıyor. ABD firmaları Amerikan Patent Ofisi’nden 2010 yılında 107 bin patent aldı.