Dünyada üç farklı fon merkezi modeli olduğunu söyleyen Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD) Başkanı ve Garanti Portföy Başkan Yardımcısı Gür Çağdaş, İstanbul’un Londra modeline yakın olduğunu söyledi.
“Londra bir fon yönetim merkezi, İsviçre bir fon dağıtım merkezi, Lüksemburg ise bir fon üretim merkezi. Bizim açımızdan realist olan Londra modeli gibi bir fon yönetim merkezi olabilmek gibi görünüyor. Özel bankacılığın merkezi olan İsviçre’den fon dağıtım merkezini, Lüksemburg’un elinden de fon üretim merkezi olma özelliğini alamayız” diyen Çağdaş, fon yönetim merkezi olma yolunda büyük bir fırsat olduğunu ve İstanbul’un bu anlamda çok daha kolay mesafe kat edebileceğini söyledi.
Uluslararası finans merkezlerinin dünyanın en büyük ekonomilerinde ortaya çıktığını dile getiren Çağdaş, Türkiye ekonomisinin dünya ölçeğinde orta sıralarda yer aldığını, bu nedenle, İstanbul Finans Merkezi’nin hedefinin ilk senelerde bölgesel, daha sonra ekonomisinin de büyümesiyle birlikte küresel olarak belirlenmesinin daha gerçekçi olacağını kaydetti. Çağdaş, bölgesel finans merkezlerinin en önemlilerinden olan Tokyo, Frankfurt ve Paris’in büyük ekonomilerine rağmen küresel finans merkezi olamadıklarının altını çizdi.
Yabancı yatırımcıyı çekmek adına finans piyasalarında özellikle sabit getirili ürünlerde iyileştirme ve çeşitlendirme yapılması gerektiğine dikkat çeken Çağdaş, son yıllarda bireysel emeklilik sisteminde elde edilen başarının arkasında doğru yapılanma ve devletin planlı desteğinin bulunduğunu söyledi. Çağdaş, yeni dönemde sigorta, kira sertifikası, bireysel katılım sermayesi ve girişim sermayesi vb. ürünlerinde yapılacak düzenlemelerin yabancı yatırımcıların dikkatini çekeceğini belirtti.
İFM sayesinde yerli şirketlerin uluslararası rekabetçi finansmana ulaşmasının daha da kolay olacağını kaydeden Çağdaş, diğer taraftan gerek hacimsel anlamda gerekse ürün çeşitliliği anlamında son derece pozitif etkisi olacağına dikkat çekti. Çağdaş, “Örneğin, İslami finansal ürünler anlamında potansiyelimizin çok altında bir hacme sahibiz. Böyle bir yapıda bu alanda çok hızlı ve belirgin bir büyüme yakalanacaktır” dedi.
Bu noktada İstanbul’un öncelikli yurtiçi finansal piyasaların daha büyük bir hacme sahip olması gerektiğini vurgulayan Gür Çağdaş, yabancı yatırımcılara kolay istihdam sağlanması, yerleşim kolaylıkları, güvenlik, hukuksal ve vergisel altyapı anlamında sağlanacak her türlü kolaylığında bu yolda önem taşıdığını söyledi ve şunları ekledi:
“Bu piyasalara yatırım yapma konusunda uzman kadrolara sahip olmamız da çok önemli. Yeni Sermaye Piyasası Kanunu ile portföy yönetimi sektörüne sağlanan fırsatların doğru kullanılması halinde bu organizasyonun en azından finansman ayağında sorun yaşanmayacağını düşünüyoruz.”