Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Suriye'deki iç savaşa yönelik olarak İran'ın ve Hizbullah'ın izlediği politikayı değerlendirdi. Gül, "İslam dünyasının lanetleştiği durum ortaya çıkar" dedi.
Bütün İslam dünyasının birikmiş potansiyelini kendi içinde çatışmalarla tüketmemesi gerektiğini belirten Gül, mezhep savaşı uyarısında bulundu. Gül, "Suriye koltuk savaşlarına ve bir taraftan da mezhep savaşları haline dönüşüyor. Bunlar çok büyük tehlikelerdir. Bunların asla olmaması gerekir. Mezhep savaşları olursa bütün İslam dünyasının ve nesillerin lanetleştiği bir durum ortaya çıkar." dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, Tunus Cumhurbaşkanı Muhammed Munsif el-Merzuki ile Çankaya Köşkü'nde ortak basın toplantısı düzenledi. İkili, basın mensuplarının sorularını cevapladı.
Suriye'de İran Devrim Muhafızları'nın ve Hizbullah'ın Esad'a destek verdiği yönündeki haberlerin hatırlatılması üzerine Gül, şöyle konuştu: "Benim daha önce yaptığım açıklamalara, konuşmalara bakarsanız göreceksiniz. Dikkat çektiğim nokta şudur; bütün İslam dünyasının birikmiş bir potansiyeli vardır bölgede. Bu potansiyelin kendi içerisinde eritilmemesi lazım. Kendi içinde çatışmalarla tüketilmemesi gerekir. Kendi içinde, kendi acıları çekilmemesi gerekir. Bu Suriye için de geçerlidir. Ben Suriye ile ilgili cevabımı verirken, Suriye'nin aslında gözümüzün önünde tükendiğini, büyük acıların çekildiğini, tabi ki savaşın bir an önce durdurulmasını ve acı çekenlere sahip çıkılması gerektiğini söylerken, bu ateşin orada kalması gerektiğini içindi. Bugün maalesef görünen o ki Suriye koltuk savaşlarına dönüşüyor ve bir taraftan da mezhep savaşları haline geliyor. Bunlar çok büyük tehlikelerdir. Bunların asla olmaması gerekir. Bunlara fırsat verilmemesi gerekir ve bunun için de bu bölgedeki herkese, bütün liderlere herkese sorumluluk düşmektedir. En büyük sorumluluk ta şu anda Suriye'yi yönetenlere düşmektedir."
"KENDİ HALKI BASKI ALTINDAYKEN 'BAŞIM DİK' DİYEMEZ"
Bunun ileride bütün İslam dünyasının ve nesillerin lanetleştiği bir durum doğuracağını kaydeden Abdullah Gül, "Mezhep savaşları, başka savaşlar büyük olursa, bunlardan ders almak gerekir. Vaktiyle İran-Irak savaşının 10 yıl sürdüğünü ve bütün kaynakların nasıl tüketildiğini ve 1 milyon insanın nasıl öldüğünü düşünürseniz, bundan çıkacak dersler vardır. Onun için hiç kimsenin dar bakışlarla hareket etmemesi gerekir. Olması gereken şey şudur; bugün bütün Müslüman ülkeler kendi halklarının meşru taleplerine cevap vermesi gerekmektedir. Hiçbir ülkenin yöneticisi kendi halkı baskı altındayken, kendi halkı tek parti yönetimlerle yönetilirken 'başım dik' diyemez, onur duyamaz, gurur duyamaz. Bunun herkesin anlaması gerekli. Barışçıl bir şekilde ülkelerindeki demokratikleşmenin öncülüğünü yapması ve buna fırsat vermesi gerekir. Onun için herkesin bu konularda sorumluluğu vardır."