Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, akaryakıtta tavan fiyat uygulamasının önemli bir argüman olduğunu ve her zaman kullanılamayacağını söyledi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, akaryakıtta tavan fiyat uygulamasının önemli bir argüman olduğunu ve her zaman kullanılamayacağını vurguladı. Akaryakıt dağıtım şirketlerinin fiyat konusunda hassasiyetlerini anladıkları kanaatinde olduğunu belirten Bakan Yıldız, EPDK’nin bu hafta gerçekleştireceği kurul toplantılarında bu konuda yeni bir karar alınmasını beklemediğini dile getirdi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, CNBC-e’ televizyonuna verdiği röportajda Mısır’da yaşanan olaylara ilişkin açıklamalarda bulundu. Mısır’da yaşananlara Türkiye’nin sessiz kalamayacağını belirten Yıldız, “Eğer insanlık buna sessiz kalırsa, biz Mısır’da insanlığı da bir tabuta koyup, toprağa gömmek zorunda kalacağız” dedi.
Mısır’da yaşanan olayları küçümsememek gerektiğini, ciddiye almak gerektiğini vurgulayan Yıldız, “4 bin - 5 bin yaralıdan, 250 ölüden bahsediliyor. Bunlar kolay telaffuz edilen rakamlar. Bu hiç doğru değil. Bu yaşananlarla alakalı yapılacak her türlü yorum, Mısır’ın iç işlerini karışmakla alakalı değildir. İnsanlıkla alakalı bir durumdur. Gerek batı dünyası, gerekse bizlerin çok iyi bilmesi lazım: İnsanlık sınav veriyor burada. Oradaki askeri darbenin sonuçlarının yalnızca bir ülkenin iç işleri meselesi olarak görmemek lazım. Mısır uzun bir süre bu acıyı üzerinde atamayacak. Böyle bir sosyolojik travmayı bir ülke kaldıramaz. Batı dünyasının gelip müdahale etmesi gerekiyor” diye konuştu.
“TÜRKİYE DOĞRU DURUŞUNU ORTAYA KOYMUŞTUR”
Bakan Yıldız, Türkiye’nin oynayabileceği rolün sorulması üzerine şunları söyledi:
“Türkiye her zaman olduğu gibi doğru duruşunu ortaya koymuştur. Bunun tasvip edilecek bir durum olmadığını, buna seyirci kalınmaması gerektiğini uluslararası platforma sunmuştur. İster askeri darbenin sonuçları; isterse Mısır’daki politik durum… Şu anda görülen durum sürdürülebilir bir durum mudur ona bakmak lazım.”
“AĞIR TAHRİKLERE KAPILMA OLSAYDI, ÇOKTAN İÇ SAVAŞ ÇIKMIŞ OLURDU”
Bakan Yıldız, “Mısır’da iç savaş riski görüyor musunuz?” şeklindeki bir soruya şu yanıtı verdi: “Eğer şimdiye kadar ağır tahriklere kapılma olsaydı, çoktan iç savaş çıkmış olurdu.” Tek taraflı ve yanlı olarak ordunun Adeviye Meydanı’ndaki insanlara, Müslümanlara saldırdığını ifade eden Yıldız, Mısır’da yaşananlara sessiz kalınmamasını ve adım atılmasını istedi. “Her zaman balinalar, yunuslar için, petrole bulaşmış balıkçıl kuş için bile 1.5 milyar insanın izleyebildiği bir iletişim ortamı oluşturulabiliyor” diyen Bakan Yıldız, mutlaka burada da böyle bir iletişimin harekete geçirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Yıldız, “Burada davet edilen yalnızca askeri darbe sorunları olan insanların barışa özlemi değil, aynı zamanda bu konuyla alakalı olarak uluslararası plaftformun harekete geçmesidir” dedi.
“MISIR’DAKİ İSTİKRARSIZLIĞIN PETROL İLETİMİ AÇISINDAN SONUÇLARI GÖRÜLEBİLİR”
Bölgedeki istikrarsızlığın enerji maliyetleri üzerindeki yansımalarının sorulması üzerine Bakan Yıldız, Mısır’da yaşanan istikrarsızlığın petrol üretimi açısından değil ama iletimi açısından olumsuz sonuçlarının görülebileceği konusunda uyardı. Akdeniz Havzası’ndaki Libya’da oluşan, günlük 90 milyon varil civarında tüketim varken, 1 milyon varil civarındaki bir üretimin fiyatları yüzde 10 civarında olumsuz etkilediğini hatırlatan Bakan Yıldız, şunları kaydetti:
“Petrol ve doğalgaz ile birincil enerji kaynaklarının en hızlı etkilendiği konulardan biri siyasi istikrarsızlıklardır. Bu bölgede oluşan her türlü siyasi istikrarsızlık, bizi hem Türkiye’de akaryakıt fiyatlarıyla, enerji girdileriyle, dolar paritesiyle ilgili konularda olumsuz etkiler. Ancak bizim bakış açımız, global ekonomik bakış açısı değil, tamamen insanlıkla alakalı konulardır.”
“DAĞITIM ŞİRKETLERİNİN, KONUYLA İLGİLİ HASSASİYETİ ANLADIKLARI KANAATİNDEYİM”
Bakan Yıldız, akaryakıt fiyatlarında yaşanan artışlar ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) hamlesine yönelik değerlendirmelerde de bulundu. EPDK'nın herhangi bir tavan fiyat uygulamasına ihtiyaç hissetmeksizin, dağıtım şirketlerinin indirim yapacaklarını ümit ettiğini yönelik daha önce yaptığı açıklamaları hatırlatan Bakan Yıldız, EPDK’nin bu hafta gerçekleştireceği kurul toplantılarında yeni bir karar alınmasını beklemediğini dile getirdi. Dağıtım şirketlerinin bu konuyla alakalı hassasiyeti tamamen anladıkları kanaatinde olduğunu belirten Bakan Yıldız şu açıklamalarda bulundu:
“2005 yılından bu yana, yaklaşık 8 yıl içinde vergiyle ilgili oransal indirimler yapıldı. Maliye Bakanlığı oransal vergileri yüzde 71’lerden yüzde 60’lara kadar çekti. Bizim vergi gelirlerimiz arttıkça, vergi oranlarındaki değişimi Maliye Bakanlığı yönetecek. Bu son derece tabii ve normal. Burada önemli olan konu, herkesin üzerine düşeni yapması. Ben dağıtım şirketlerinin, bayramdan önce verdiğim mesajlarda olduğu gibi kendi üzerlerine düşeni yapacakları beklentimi dile getirdim. Şirketler EPDK’nın çağrısına kulak verdiler. Bir miktar indirim yaptılar. Akdeniz Havzası’ndaki her türlü vergilerden arındırılmış fiyatlarla, Türkiye’deki dağıtım şirketlerinin arasındaki korelasyonu ile ilgili hususlardır. Burada 1-3 kuruşluk indirimden ziyade, düzenleme kuruluşlarının denetimlerinin, bizim vatandaşımız adına yapılan gözetimin önemli olduğu kanaatindeyim.”
“AKARYAKITTA TAVAN UYGULAMASI HER ZAMAN KULLANILACAK BİR YÖNTEM DEĞİL”
EPDK’nın yaptığı denetim ve gözetimlerin rutin bir uygulama olduğunu dile getiren Bakan Yıldız, kurumun petrol fiyatları düştüğünde veya arttığında, döviz paritesinde değişim yaşandığında birebir incelemeler yapan bağımsız kuruluş olduğunu vurguladı. Bakan Yıldız, “Referans olarak fiyatlarda Akdeniz Havzası’nda Avrupa Birliği üyesi 4 ülkeye bakılıyor. Bunlar Yunanistan, İtalya, Fransa ve İspanya. Oradaki dağıtım şirketlerinin payı, her türlü vergilerden arındırılıp, çıplak maliyetleriyle beraber değerlendirildiğinde 35 kuruş, bizde 42 kuruş, yani 7 kuruşluk fark gözlenmişti. Bunun hemen hemen 5-6 kuruşluk kısmı giderildi. Yani tamamına yakın kısmı giderilmiş oldu. Burada önemli olan 1-3 kuruş yükseklik ve düşüklükten ziyade, bunun sürekli göz altında bulunduruluyor olması. EPDK’nın elinde olan yüksek tavan uygulamalarının ve piyasada bahsedilen haliyle ‘Demoklesin Kılıcı’ her zaman kullanılacak bir yöntem değildir.”
“MALİ POLİSLER İLK DEFA PİYASAYA ÇIKMADI”
Bakan Yıldız, bir soru üzerine Tüpraş ve Opet’e yönelik denetimler ve sürece ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Denetimlerin vergi ve ulusal markere yönelik teknik denetimler olduğunu bildiren Bakan Yıldız, “Marmara Bölgesi, Karadeniz ve Ege Bölgesi’ndeki laboratuarlarda, teknik düzenlemeye dair uygulamalar denetleniyor. Ulusal marker ile ilgili sonuçların tamamlanmadığını öğrendim. Tamamlanmak üzeredir. Oradaki sonucu EPDK değerlendirecek. Kurul toplanacak. Buradan gelen sonuçları, laboratuar sonuçlarını Kurul değerlendirecek. Bunu önceden söylemek doğru değil. ‘Temiz çıktı şeklinde yapılan bazı açıklamalar’ oldu. Bu sonuçlar toplu olarak değerlendirilmeli. Önceden bununla ilgili haberler yapılmasının doğru olmadığı kanaatindeyim. Tüpraş denetimi ‘rutin uygulama mı, değil mi?’ diye çok fazla speküle edildi. Eğer bunun rutin uygulama olmadığı söylenirse, o zaman Gezi olayları öncesinde yapılan denetimler açıklanamaz. Mali polisler ilk defa piyasaya çıkmış görevliler değildir. İlk defa Tüpraş’ta yaşanan bir olay değildir. Her dağıtım şirketinin ve rafineri merkezinin bayileriyle ilgili denetimler yapılıyor. Zaman zaman bizler ve EPDK müşteri şikâyetleri alıyoruz. Bütün bu şikâyetlerin hepsini ciddiye alarak tek tek değerlendiriyoruz. Kaçak akaryakıt kullanılmasından vatandaşımız, hükümetimiz, devlet zarar eder. Sonuçta bunu engellememiz lazım. İsterse 1 milyar dolarlık, isterse 1 dolarlık olsun. Bizim kaçak akaryakıtla alakalı herhangi bir olaya müsamaha göstermemiz olmaz. Bunlar, Tüpraş için, a firması ve c firmasına yönelik konular değil. Bunlar hükümetimizin koyduğu genel politikalar. Resmi çalışmalarına devam ediyorlarsa, kaçak kullanılmıyorsa kimsenin tedirgin olmaması gerekiyor.”
Bakan Yıldız, düzenlemeye uygunluk ile konunun EPDK’nın kurul gündemine alındığında kamuoyunun EPDK tarafından bilgilendirileceğini belirterek, özerk bir yapı içinde herhangi bir yoruma, herhangi bir subjektif değerlendirmeye girilmeden çalışılacağının altını çizdi.
“DİCLE VE VAN HARİÇ ELEKTRİKTE KAYIP KAÇAK ORANI AB ORTALAMASININ ALTINDA”
Bakan Yıldız, önümüzdeki günlerde yapılacak 2 devir teslimin ardından Türkiye’deki bütün dağıtım şirketin devrinin tamamlanacağını belirterek, böylece Türkiye’deki bütün dağıtım şirketlerinin 13 milyar dolarlık bir bedel karşılığında özel sektöre devredileceğini söyledi. Bu devirlerin olumlu yansımalarından bahseden Yıldız, açıklamalarına şöyle devam etti:
“Kamu her sattığı elektriğin parasını, sözleşme gereği dağıtım şirketinden alıyor. Yani 100 birimlik elektrik sattıysa, 100 TL karşılığında bunun parasını alıyor. Eğer dağıtım şirketi bahsedilen kayıp kaçak oranlarını, bütün tabloları ile beraber onu vatandaştan alamamışsa, alamadığı halde onun parasını ödeyecekler. Dolayısıyla elektrik fiyatları üzerindeki olumsuz maliyetler, yıllara sâri olarak kalkmış olacak. Dicle ve Van’ı hariç tuttuğumuzda, şu anda Avrupa Birliği üyesi ülkelerin ortalamasından daha düşük bir kayıp kaçak oranı var Türkiye’de. Demek ki biz doğru bir iş yapıyoruz. Yol haritamızda herhangi bir sıkıntı yok. Dicle ve Van’la alakalı çözüm sürecini de dahil edersek, burada yalnızca bir teknik konu olmadığını, siyasi gerekçelerle de bu konunun bir noktaya geldiğini bilmemiz ve söylememiz gerekecek. Ben şuna inanıyorum. 2 yıl içerisinde. 2015 yılı sonuna kadar ümit ediyorum, biz ciddi bir performans göstermiş olalım. Özel sektör de gerekli kolaylıkları gösteriyorlar. ‘Eğer anaparayı öderseniz, faizini affediyorum’ dedi şirket. Biz hükümet olarak bunu genel yapılandırmayla ile yapıyoruz. Ama bunu yapmak şirketin yetkisinde. Ben faizleri almıyorum dediği anda rakamlara baktım 650 milyon TL civarında bir rakamdan vazgeçiliyor. Bu önemli. 750 milyon TL civarında bir rakam tahsil edilecek. Hemen hemen kendisi kadar bir paradan vazgeçiliyor. Bence bunu o bölgedeki ciftçi, esnaf, sanayici ve vatandaşın değerlendirmesi lazım. Şu ana kadar öyle veya böyle, şu veya bu gerekçeyle bu noktaya gelindi. Özel sektör orada temiz bir sayfa açmak istiyor. Yüzde 80’lere varan indirimler, bugünden itibaren, yılsonuna kadar, herhangi bir tarımsal abonenin, bir çiftçinin abone olmasıyla beraber, o abone karşılığında pazarlık yaparak, onu resmileştirmesiyle alakalıdır. Bu girişimi başarılı buluyoruz. Destekliyoruz. Özel sektörün kendi hesabında yapacağı bir indirimdir. Vatandaşın bu çağrıya kulak vermesi gerektiğini düşünüyorum.”
“TANAP’TA BORU İHALESİNİ TÜRK ŞİRKETLERİNİN ALMASI PROJEYE YAKIŞAN BİR YAPI OLACAKTIR”
Bir soru üzerine Bakan Yıldız, “Normalde Güney Kıbrıs ve Kuzey Kıbrıs’ın arasındaki kaynakların Kıbrıs’ın tamamı tarafından paylaşılması halinde ortada çok büyük bir problem kalmayacağını belirterek, her iki tarafından kazanacağını vurguladı.
“TANAP Projesi ihalesinde şirketlerde yerli üretim şartı arayacak mısınız?” şeklindeki soruyu yanıtlayan Bakan Yıldız şunları söyledi:
“Uluslararası bir proje olduğu için yerli üretim boru şartı aramayacağız. Ancak Türkiye de ki 9 firmanın yani yerli üreticilerin avantajları var. Biz bunu çok iyi değerlendirecekleri kanaatindeyiz. TANAP’ ta boru ihalesini Türk şirketlerinin alması bu projeye yakışan bir yapı olacaktır.”
Yıldız, boru temini için tek bir şirket mi seçilecek yoksa birden fazla şirket mi sorusunu da yanıtlayarak, birden fazla şirketinde seçilebileceğini söyledi. Bunu özellikle üretim açısını da dikkate alarak yapıldığını dile getiren Yıldız, “Çünkü onun bir takvimi var. Niçin 2018 yılı denildi? Çünkü üretiminde aynı şekilde 2018 yılına göre planlanması gerekiyor. Bizim üzerimize düşen ve bu projenin en uzun mesafesine iti maden TANAP projesini zamanında inşallah bitiririz” şeklinde konuştu.
MUHALEFETE SESLENDİ: “LÜTFEN TÜRKİYE’NİN MENFAATİYLE İLGİLİ BİR HUSUSTA FARKLI DÜŞÜNMEYİN”
Bakan Yıldız, “Kuzey Irak’ta ki sahaların pay alması noktasında paylaşabileceğiniz somut bir gelişme var mı?” şeklindeki bir soruya şu yanıtı verdi:
“Tabi burada çok önemsediğimiz ve Türkiye’nin maliyetlerine son derecede olumlu katkıda bulunacağına inandığımız bir kısım projeler geliştirilmek isteniyor. Bunlar için dediğim gibi anlaşmalar merkezi Irak hükümetiyle, sözleşmelerde Irak’ın kuzeyi ile birlikte yapılıyor. Özel hukuk hükümlerine tabiyse herhangi bir kamu şirketi veya özel şirket bu tür sözleşmeler yapabilirler. Bunların yadırganmaması lazım. Türkiye’nin lehine olabilecek projeleri mutlaka destekliyor olmamamız lazım. Bu konuda iktidarıyla muhalefetiyle ayrım yapmaksızın destekliyor olmamız lazım.”
Muhalefete bu konuda önemli bir duyurusu olduğunu vurgulayan Yıldız, “Lütfen Türkiye’nin menfaatiyle ilgili bir hususta farklı düşünmesinler. Bu bütün vatandaşımıza yapılacak bir artıdır. Bir kazançtır” diye konuştu.
Irak doğalgazının Türkiye’nin getirilmesi için önce üretilmesi gerektiğini belirten Yıldız, Irak’ın bu konuda bir tercihte bulunduğunu ve bu tercihini de doğru bulduğunu ifade etti. Yıldız, “Önce üretilen doğalgaz oradaki ihtiyaçların karşılanmasında kullanılacak. Yani elektrik temininde. Irakta santral yapımıyla alakalı Türk firmalarının rağbet ettiğini görüyoruz. Türk firmalarının aldığı ihaleler görüyoruz. Doğalgaz da öncelikle buralarda kullanılacak. Artan kısım meskenlerin ihtiyacında kullanılacak. Ve diğer artan kısım ise; ihracatta kullanılacak. Biz bu 3. kısımla ilgilendiğimiz için bunu söylüyorum. Türkiye herhangi bir özel sektörün oradaki yaptığı sözleşme gereği doğalgaz çıkartırsa ya da doğalgaz ticareti yaparsa biz bunun önünü açıyoruz. Ama önemli bir maddemiz var. Biz herhangi bir avantajlı fiyatın vatandaş lehine kullanılmasıyla ilgili bir başlığımız var. Bunu uygulayacağız. Yani Irak’tan gelebilecek herhangi bir avantaj doğalgaz fiyatının kamu kontrolünde yapılacağını söylememiz gerek” açıklamasında bulundu.
“HERHANGİ BİR GÖREV TALEBİM OLAMAZ”
Bakan Yıldız, Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olup olmayacağına yönelik bir soru üzerine şunları söyledi:
“Benden çok daha başarılı olacağına inandığım birçok arkadaşım var. Onların çok başarılı bir milletvekilliği yapacağına inanıyorum. Kayseri için, bölgesi için, Türkiye için çok güzel şeyler yapacaklarına inanıyorum. Bizlerin bu manada bırakması lazım. Ama benim bu konu da herhangi bir görev talebim olmaz. Ben şunu çok önemsiyorum” dedi.
Sizin sektöre geri dönmek gibi bir pozisyonunuz da söz konusu olabilir sorusuna ise Yıldız;
“Benim kararnamemde imzası bulunan Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın, tasarruflarının benim tercihlerimden çok daha önemli olduğunu devlet terbiyesi olarak da aldım. Bunun böyle olması gerektiğine inanıyorum. Yine uluslararası önemli bir yemekte böyle konuşuyorduk. Bir devlet başkanı benzer bir şey zordu. Yani benim bir dağıtım şirketinden geldiğimi, şuan da bakanlık yaptığımı ve bunun nasıl bir konu olduğunu. Başbakanımızın ve Cumhurbaşkanımızın tercihi benim bir mühendis olarak bile çalışabileceğimi gösteriyor. Ben kendim içinde böyle bir şey hissediyorum. Ben bu konuya AK Parti’nin Türkiye’nin bir geleceği olarak bakıyorum. Kendi geleceğim olarak bakmıyorum. Ben mühendisim benim kendi şahsi tasarruflarım olabilir ama bizler kamulaştırılmış insanlarız. Ailemiz bile kamunun aldığı pay kadar bizden pay alabiliyor” şeklinde cevap verdi