Fitch Ratings Türkiye Direktörü Gülcan Üstay, "Şu anki öngörülerimiz, son gerçekleşmelerle Türkiye'nin kısa dönemli şoklara dayanıklılığının arttığı yönünde..." dedi.
Üstay, rating şirketlerinin vermiş olduğu görüşlerin her zaman uzun dönemli olduğunu belirterek, Türkiye'nin notunun "BBB-" ve görünümün de "durağan" olduğunu daha önce söylediklerini ve bunun en az bir yıllık 1 dönemi kapsadığını söyledi.
Mayıs ayından sonra dünyadaki konjonktürün değiştiğini ifade eden Üstay, "Mayıs ayına kadar daha farklı bir ortam varken, piyasadaki likiditenin bolluğunun devam edileceği düşünülürken, mayıs ayından sonra dünyadaki bu likiditenin yakın gelecekte ama tam ne zaman olacağı belli olmayan bir dönemde kısılmaya başlayacağı endişesi ile piyasalarda hareketlilik ve yeni fiyatlar olmaya başladı" dedi.
Üstay, "Daha önce yaptığımız açıklamada da belirttiğimiz üzere öngörülerimize göre Türkiye'nin "BBB-" notu ve "durağan" görünümü, eğer yurt dışından kaynaklanan sermaye girişlerinde ani bir durma ve bunun Türk ekonomisi üzerinde ciddi bir etkisi olmadığı sürece en önemlisi petrol fiyatlarında ciddi yukarı yönlü bir değişiklik olmadığı sürece, biz bu görünümüzün, notumuzun devamlılığının süreceğini düşünüyoruz" ifadelerini kullandı.
2012 yılında Türkiye'yi yatırım yapılabilir seviye çekerken de aynı şekilde konuştuklarını kaydeden Üstay, Türkiye'nin, yatırım yapılabilir seviyede notu olan gelişmekte olan ülkeler arasında cari açığı en yüksek olan ülkelerden biri olduğunu ve bunun ötesinde fonlama yapısına bakıldığında cari açığın büyük
oranda kısa dönemli sermeya girişleriyle fonlandığını, bu durumun da Türkiye'nin kırılganlığını artırdığını söyledi.
Şu anki öngörülerinin son gerçekleşmelerle Türkiye'nin kısa dönemli şoklara karşı dayanıklılığının arttığı yönünde olduğuna dikkati çeken Üstay, Türkiye'nin performansı geriye dönük stres testi uygulamalarına bakıldığında genel dünya konjonktüründe ciddi bir likidite krizi yaşandığı zaman performansının nasıl olduğunun test edildiğini düşündüklerini ifade etti.
Dolayısıyla belli kriterlere göre Türkiye'nin dayanıklılığının devam ettiğini ve daha önceki açıklamaların da bu görüşlerini teyit ettiğini belirten Üstay, şunları söyledi:
"Önümüzdeki bir yıl boyunca da az önce bahsettiğim kriterlerde (yurt dışından kaynaklanan sermaye girişlerinde ani bir durma ve bunun Türk ekonomisi üzerinde ciddi bir etkisi olmadığı sürece en önemlisi petrol fiyatlarında ciddi yukarı yönlü bir değişiklik olmadığı sürece) ciddi bir değişiklik olmadığı sürece ve Türkiye'nin makro ekonomik dengelerini negatif yönde etkilemediği sürece görüşlerimizi devam ettireceğimizi bildirdik. Türkiye'de yüksek seyreden enflasyon ekim ayında da göreceli olarak beklentilerin biraz üzerinde çıktı. Dolayısıyla bizim beklentimiz Türkiye'nin pozitif yönde ilerleyebilmesi için cari açığın daha sağlıklı bir fonlama yapısıyla sürdürülebilir şekilde fonlanması ve daha alt seviyelerde daha kontrol edilebilir bir enflasyonla devam edilebilmesi. Bizim için şu anda daha yakından takip ettiğimiz iki önemli konu cari açık ve enflasyon..."
Dünyada değişen piyasa koşullarıyla doğru orantılı olarak bunun Türkiye ekonomisinin büyümesi üzerinde bir baskı unsuru oluşturacağını
düşündüklerini aktaran Üstay, 2013 yılı için büyüme beklentilerinin yüzde 3,7 seviyesinde, 2014 yılı için ise şimdilik 3,2 seviyesinde bir büyüme öngörüleri olduğunu kaydetti.
Üstay, her 3 ayda bir öngörülerini gözden geçirip, yenilerini hazırladıklarını anımsatarak, "Şimdilik en son yaptığımız çalışmalara göre, tamamıyla dünyadaki değişen konjonktürlerden dolayı likiditenin azalacağını ve daha kısıtlı bir fonlama olasılığının olacağını öngörerek, Türkiye için 2014'de büyümenin yüzde 3,2 seviyesinde kalacağını düşünüyoruz" dedi.
Cari açığın finansmanı konusuna değinen Üstay, 1 yıllık süre içerisinde cari açığın fonlanmasında bir sıkıntı olmayacağını belirterek, ancak yapısının riskli olduğunu düşündüğünü , kısa dönem sermaye girişleriyle fonlanan bir cari açığın olduğunu kaydederek, şunları ifade etti:
"Herhangi bir nedenden dolayı bu sermaye akışının tamamıyla durması, azalması değil ani bir şekilde durması, tabii ki endişe doğurabilecek bir yapıdır. Bankaların yurtdışından borçlanma kapasitesinin hala iyi olduğunu, hala kuvvetli olduğunu, daha önceki basın açıklamaları ve toplantılarımızda belirtmiştik. Burada tabii ki özel sektör borçlanıyor, banka dışında reel sektör borçlanması var. Proje finansmanı konusu aslında burada devreye giriyor. Çünkü reel sektörde baktığınız büyük kalemlerdeki borçlanmalar altyapı yatırımlarıyla ilgili."
Günümüzde 3. köprü, 3. havalimanı ve hastane projeleri gibi çok büyük projeler olduğuna dikkati çeken Üstay, bunların bir şekilde daha uzun vadeli ve farklı kaynaklardan fonlanabilmesi gerektiğini ve bu durumun Türkiye'nin sağlıklı büyümesi ve fonlama yapısının daha sağlıklı bir yapıya ulaşması için önemli fırsatlardan biri olduğunu söyledi.
Gülcan Üstay, mayıs ayından sonra farklı bir konjonktüre girildiğine işaret ederek, geçen yıl Türkiye'nin kredi notunu "yatırım yapılabilir" seviyeye yükselttiklerinde, o zamana kadar yapılmış TCMB politikalarının, ekonomideki aşırı ısınmayı kontrol etmede yeterli olduğunu ispatladığını ve bunun da alınan kararda etkili olduğunu dile getirdi.
Mayıs sonrası gelişmelerde sadece TCMB'nin değil, tüm gelişmiş ve gelişmekte olan ülke merkez bankalarının da bu şekilde ani değişkenlik gösteren bir piyasada mümkün olduğu kadar esnek politikalarla reaksiyon gösterebilme kapasitelerinin olması gerektiğini vurgulayan Üstay, şöyle devam etti:
"Bizim ve yatırımcıların da beklentisi, mümkün olduğu kadar önceden öngörülebilen bir TCMB politikası, hem yatırımcıları hem de piyasaları sakinleştirmek için olumlu olacaktır diye düşünüyoruz. Sadece TCMB'nin biraz daha kompleks ve söylendiği gibi ortodoks olmayan bir politika uygulama yapısı var. Bu bazı yatırımcılar tarafından çok fazla öngörülemediği için ve çok net anlaşılamadığı için biraz endişe yaratıcı bir unsur olabiliyor. Dolayısıyla bizim takip etmemiz gereken konu, geçmişte gerçekleşen volatilite ve önümüzde olabilecek değişkenliklere karşı TCMB politikaları nasıl cevap verecek. Olumlu ya da olumsuz olması, tabii ki bizim de görüşümüzü etkileyecektir ama sadece bu gelişmelere bakarak da kararımızı değiştirme yoluna gitme gibi bir durum yok."
Üstay, geçen 5 aylık gelişmelerde özellikle faiz artışından (faiz koridoru üst bandındaki artış) sonra, TCMB'nin piyasaya olan sorumluluğunu gösterdiğini vurguladıklarını anımsatarak, "TCMB'nin sıkı para politikasını takip etmesi, değişken ekonomilerde ve değişen piyasa koşullarında aslında doğru bir karardır. TCMB de bu yolda ilerlediğini gösteriyor. Biz de takip etmeye devam ediyoruz ama şu andaki gerçekleşmelerle, notumuzu bu şekilde devam ettirebileceğimizi söylüyoruz" şeklinde konuştu.