Emeklilik bekleyene soğuk duş!

Emeklilikte yaşa takılanların Erken emeklilik umutlarını suya düşüren açıklama Bakan Faruk Çelik'ten geldi. Çelik, Erken emeklilik çalışmasının yapılmadığını açıkladı.

Emeklilik bekleyene soğuk duş!

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik emeklilikte yaşa takılanların erken emeklilik beklentilerine dair soruları cevapladı. Çelik, erken emeklilikten sözleşmeli personelin statüsüne kadar pek çok konuda açıklamalarda bulundu.Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, prim gün sayısı dolup da yaşı bekleyenlerden gelen taleplere iyi niyetle yaklaştıklarını belirterek, 'Şu anda bu anlamda böyle bir çalışmanın olmadığını söyleyebilirim' dedi...

SÖZLEŞMELİLERİN DURUMU
İlk olarak yaklaşık 100 bin sözleşmeli kamu personelini ilgilendiren kadro müjdesini değerlendirenFaruk Çelik, “Aslında sözleşmeli personel olarak işe başlamasını uygun buluyorduk fakat zaman içerisinde talepler farklılık arz etti ve geçtiğimiz dönem 205 bin sözleşmeli personeli kadroya aldık. Bu talepler yine devam etti ve bu çerçevede bu yasama yılının tamamlanmasından önce sözleşmeli personelinde içinde bulunduğu önemli torba yasa meclisin gündemine inmiş bulunmaktadır. 72 bin 4/B'li diye tabir ettiğimiz sözleşmeliler var, ayrıca 23 bin civarında yerel yönetimlerdeki sözleşmeli personel var, 700 civarında Sağlık Bakanlığı'nda çalışan personel. Bunlara ilaveten kurumsal sözleşmeli dediğimiz, kurumlarda sözleşmeli personel var. TRT'de, Gençlik ve Spor Bakanlığı'nda, diğer bakanlıklarda ve bazı genel müdürlüklerde çalışanlarla ilgili de kadroya alma çalışmamız var ama kurumsal sözleşmeliler ilgili talep ve kurumların durumu dikkate alınacak.” diye konuştu.

MEMURA ROTASYON

Kamuda rotasyonun (yer değiştirme) söz konusu olup olmadığı ya da bunun şeklinin nasıl olacağına dair soru üzerine Çelik, bu tür haber ve yorumların takdiminden dolayı duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Sanki bütün kamu görevlilerinin bir yerden bir yere sürüleceği gibi bir tablonun çizildiğini anlatan Çelik, böyle bir şeyin mevzu bahis olmadığının altını çizdi. Çelik, “O konudaki değerlendirmemiz, siz kamu hizmeti önemli, 76 milyonun bu hizmeti alması gerekiyor. 76 milyon vatandaşımız bu hizmeti alırken de bir aksaklığın olmaması gerekiyor. Yani ben A ilinde otururken hizmetler çok iyi, B ilinde otururken hizmetler çok kötü derseniz bu çok adil bir hizmet sistemi olmaz. Dolayısıyla şunu söylüyoruz biz, özellikle meslek memurları ile ilgili öğretmenler, doktorlar, hemşireler, mühendisler adil ve eşit bir şekilde, ihtiyaçlar çerçevesinde dağıtılması gerekiyor. Bizim söylediğimiz bu. Buna sendikalar karşı çıkmıyorlar.”şeklinde konuştu.

SÖZLEŞMELİYE ÇAKILI KADRO

Geçmiş yıllarda çakılı kadro şeklinde sözleşmeli personel yöntemi ile giderilmeye çalışıldığını kaydeden Çelik, o zamanda farklı sorunların meydana geldiğini belirtti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, “Bir personeli atıyorsunuz bir ilimize, onun bir insan olduğu, onun bir sosyal varlık olduğu, onun tayin isteme hakkının olduğu gibi bütün unsurları ortadan kaldırıyorsunuz. Buraya atandınız burada kalacaksınız yaklaşımı sürdürülebilir değil. O halde kurallarını koymamız gerekiyor. Bazı bakanlıklar bu kuralları koymuşlar, diyorlar ki rotasyon uyguluyorum. Ne demek bu 5 yılını, 3 yılını dolduran memurlarda yer değiştirilmesi yapılıyor. Bu bakanlıklara değil de genel bir şemsiye, genel bir çatı düzenlemesi yapılsın, o çerçevede bu sistem yürüsün, diyoruz. Bu rotasyon 3 milyon kamu çalışanını yada 5 milyon kamu çalışanını direkt olarak ilgilendiren bir tablo olarak takdim ediliyor ki bizim değerlendirmemiz bu değil. Yani Ankara'daki bir tabu memurunun Erzurum'a gönderilmesi şeklinde, işkence şekline dönüştürülen bir takdim söz konusu değil. Bu zaten Gümrük Bakanlığı'nda var, Milli Eğitim'de var, Emniyette var birçok yerde var. Ama buna bir çatı sistemi getirmekte yarar var.” dedi.

EMEKLİLİKTE YAŞA TAKILANLAR

Prim gün sayısı dolup da yaş bekleyen vatandaşların sorunlarına da değinen Çelik, konunun önemine dikkat çekerek, konunun rastgele ele alınmasından yakındı. Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz eğer emeklilikteki kriterleri bir bütün olarak dikkate almazsak, bunlar üzerinde sık sık oynarsanız sosyal güvenlik sisteminizi perişan edersiniz. Bizim sosyal güvenlik sistemimiz 1950'lerde 60'larda hem prim gün hem yaş kriterimiz vardı. Ama o zaman emekli sayımız yok idi. Ne zaman emekli sayımız artmaya başladı, bu dönemlerde siyasi müdahaleler oldu ve prim gün sayısı ile yaşı aramaktan yaş kriterini çıkarttılar. İnsanlar prim gün sayısı ile emekli edilmeye başladı. Bu kriterler dünyanın her yerinde birlikte aranan kriterlerdir. Yani sadece prim gün sayısı ile kimseyi emekli etmezler. Mesela Almanya'da 67 yaş kriterine gelmiş. Şimdi Türkiye bunu 90'lı yılların başında kaldırınca bir anda çok sayıda kişi emekli oldu. Onun için bizim şuanda aktif pasif sayımız sıkıntılı. Yaklaşık olarak 18 milyon 500 bin çalışanımız var, 10 milyon 500 bin emekli var. Yani 2'ye 1 bile olmuyor. O ise gelişmiş ülkelerde 4 çalışana 1 emekli var. Şimdi bu sürdürülebilir bir tablodur; 4 çalışana bir emeklimizin olması. O halde bizim 40 milyon çalışanımız olması gerekiyor, bu sosyal güvenlik sistemini sağlık bir şekilde yürütebilelim."

ŞİMDİ YAŞ VAR

Hesaplanmadan sırf popülizm uğruna, seçim uğruna, geçici olarak insanları memnun etme uğruna Türkiye sosyal güvenlik sisteminde sıkıntılarla karşı karşıya kaldığını savunan Çelik, 1999 yılında bunun görüldüğünü ve bir müdahale yapıldığını anımsattı. "4447 sayılı yasa ile; '1 Ocak 2002'den sonra işe başlayacak olanlar 60 yaşında emekli olacaklar.' Fakat onun öncesinde işe başlayanlara da kademeli demişler. Yani yaş kriterini bir anlamda tekrar geri getiriliyor. Şimdi bu arada kalan vatandaşlarımızın sıkıntıları var. Burada yanlış nedir, yeni bir uygulama getiriyorsanız, yeni işe başlayanlara şamil olması gerekir. Bu düşünülmemiş çünkü devletimiz çok zora girmiş. İster istemez mevcut çalışanlarda dahil edilmiş. Şimdi karşımızda 'biz yaşa takıldık, yaş kriteri yoktu, şimdi yaş var. Bizde bizden öncekiler gibi yaş kriteri aramadan emekli olmak istiyoruz' bu tabiî ki mümkün değil. Neden mümkün değil, bu yeniden 1991'e geri dönmek olur. Türkiye'yi yeniden karanlık bir tabloya atmaktır. Böyle bir şey söz konusu değil.” diye konuştu.