Enfeksiyon hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Önder Ergönül’e göre, domuz gribinin mevsime bağlı olarak gelişen gripten bir farkı yok.
GRİP NEZLE GİBİ DEĞİL
Domuz gribi dediğimiz influenza A H1N1 için kullanılan bir tanımlama. 2009 yılındaki pandemide bu tabir kullanıldı. O zamana kadar kullanılmıyordu. Daha sonra da normal griplerden ayırt edilemez bir şekilde devam etti. Bugün domuz gribidir, değildir ayrıştırması çok doğru değil. Zaten domuz gribi daha ağır ya da daha kötü bir tablo değildir. Hatta hafif seyrettiği için bir bakıma da inandırıcılığını yitirmiştir. Klinik anlamda herkesin bildiği grip hastalığından bir farkı yok. Domuz gribinin sanki çok kötü gibi hastalıkmış gibi algılanması sanırım isminden kaynaklanıyor. Evet, Adana’da birtakım ölümler yaşandı. Şu anda çok yüksek bir ölüm oranı yok. Gribe bağlı ölümlerin olması çok normal çünkü nezle gibi basit bir hastalık değildir. Grip hakikaten ölüme sebep olacak bir sürecin başlangıcı olabilir.
TOKALAŞMAYIN
Özellikle 65 yaş üstü ve 2 yaş altındaki çocuklarda grip çok ağır seyrediyor. Gebeler, bakımevi ve huzurevinde kalanlar, kronik böbrek yetmezliği olanlar, kalp damar hastaları, kronik astımlılar, bağışıklık sistemi baskılanmış olanlar, kanser ve şeker hastaları, aşırı şişmanlar risk grubunda yer alıyor. Özellikle alışveriş merkezleri, sinema, tiyatro gibi kalabalık yerlerde, toplu ulaşım araçlarında hastalığın bulaşma riski yüksek. Domuz gribi olarak bilinen H1N1 virüsüne karşı ellerimizi sık sık yıkamalı ve hasta olan kişilerden uzak durmalıyız. Çünkü kişisel olarak uygulayacağınız en iyi yöntemlerden biri olan el yıkamak fazlasıyla önem taşıyor. Virüslerin en fazla bulaştığı yollardan biri de tokalaşma, bu nedenle bu dönemlerde tokalaşmalardan kaçınmalıyız. Hastaysak aile bireylerine ve yakınlarımıza bulaştırmamak için fazla temas halinde olmamamız gerekiyor.
ANTİBİYOTİK KULLANILMAZ
Bu süreçte bağışıklık sisteminizin güçlü olması gerekiyor. Bunun için de sağlıklı beslenmeniz ve uyku düzeninizin sağlam olması çok önemli. Dozunda egzersiz yapılmasının yanı sıra stres kontrolü de bağışıklık sisteminizi güçlendirir. Grip hastalığında antibiyotik kullanılmaz çünkü grip bir virüstür. Özel olarak vitamin de almak gerekmez. Sebzelerden ve meyvelerden alacağınız vitaminler yeterli olur. Gerçekten influenza A tipi grip olduğu düşünülüyorsa doktorun tavsiyesiyle buna yönelik bir ilaç kullanılabilir. Yoka ana tedavisi istirahat, dinlenmek ve destekleyici tedavi uygulamaktır. Ihlamur ya da adaçayı içerek bu hastalığı engelleyemezsiniz. Ancak hastalığa eşlik eden boğaz ağrınız varsa bu tür içecekler sizi rahatlatır.
AŞI YAPTIRABİLİRSİNİZ
Bu noktada aşının önemi devreye giriyor. Ancak aşının yararı toplumda yeteri kadar bilinmiyor. Bunda basının da etkisi var. Çünkü basın iki görüş varmış gibi lanse etti. Birkaç tane popüler olma sevdalısı profesör aşı hakkında açıklama yapıyor, sorumsuzca ileri geri konuşuyor. Hal böyle olunca aşı oranları da düşük oluyor. Yan etkisi varmış gibi abartılarak yalan söyleniyor. Oysa grip aşısının kanıtlanmış çok ciddi bir yan etkisi yok. Çin’de milyonlarca insan üzerinde yapılan çalışmaların sonuçları var. Grip aşısı yaptırmak geç kalmış sayılmazsınız. Özellikle risk grubunda
olanların yaptırmasında çok büyük fayda var.
Kaynak : Akşam - Sibel Ateş Yengin