Ünal Aysal'dan Terim'e yanıt

Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, teknik direktör Fatih Terim'in açıklamaları sonrası NTV Spor'a konuştu. Terim'e cevap vermeyi düşünmediğini ifade eden Aysal, "Bu konu bizim için kapandı" dedi.

Ünal Aysal'dan Terim'e yanıt

Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, Fatih Terim'in 1.5 saate yakın süren açıklamalarını takip etti. Aysal'ın deneyimli teknik adama cevap verip vermeyeceği merak konusuydu.

NTV Spor'a konuşan Aysal, açıklama yapmayı düşünmediğini söyledi. Aysal, "Gerekenleri daha önce kulüp televizyonunda söylemiştim. Hoca da söz hakkını kulandı. Cevaba ihtiyaç yok, biz bu konuyu kapattık" diye konuştu.

Fatih Terim Aysal'ı fena bombaladı

Fatih Terim sessizliğini bozdu. İlk eleştirisi de Galatasaray Başkanı Aysal'a oldu. Ünlü teknik adam "Galatasaray’da bana yaşatılanlardan dolayı bazılarına hakkımı helal etmiyorum" dedi. Terim, Galatasaray'a dönebileceğini söyledi.

Milli Takım Teknik Direktörü Fatih Terim, sessizliğini bozdu. Terim, Galatasaray'dan ayrılmasıyla ilgili ilk kez konuştu.

Fatih Terim düzenlediği basın toplantısına, "Kimileri için susmam konuşmamam kimileri için de anlatmam yönünde görüşleri olduğunu biliyorum" sözleriyle başladı.

İŞTE O AÇIKLAMA:

* Bu toplantıyı organize ederken artılarını eksilerini fazlasıyla tarttım. Yani buna karar vermek çok kolay olmadı. Başka platformda konuşmayacağımı da söylememe rağmen öne almamın nedenlerini anlatacağım. Kimileri için susmam, kimileri için de artık konuşmam gerektiği yönünde görüşleri olduğunu biliyorum. Doğal olarak ben Galatasaray’ı düşünmek ve zarar vermemek için titiz davrandıysam, ben böyle davranırken gündemin hiç değişmediğini gördüm. Gördükçe de üzüldüğümü ve yaralandığımı gördüm. Benim de değerlerim ve kıymet verdiğim bir ailem var.

'AYSAL'IN RÖPORTAJI BENİ AÇIKLAMAYA MECBUR KILDI'

* Hep beni eleştirdiniz. Bugüne kadar suskunluğumu şikayet etmek, açıklamalar yapıp gündem değiştirmemekte, ben Galatasaray’a zarar vermemek için çalıştım. İtibarsızlaştırma çalışmasından Terim’e zarar geliyor mu diye düşünen kimse yok. Şu an konuşarak yanlış yapıyorsam da bana bir kere de kendimden zarar gelsin diye konuşmaya karar verdim. Normal olarak Divan Kurulu’nda konuşacaktım. Ancak bunu öne alma sebebim çok açık. Yoksa Divan’da, kurul yönetimine konuşma ricası yapacaktım. Kendilerine de kapalı bir oturumda ağabeylerimizde bir bilgilendirme toplantısı gibi benim tarafımdan bu olaya bakı açık nasılsa onu dillendirmeyi düşünmüştüm ancak Aysal’ın bir gazeteci ile yaptığı program beni beklememe mecbur kıldı.

*Kurumsallıkta bir karar alınır. Ancak bizde öyle olmadı. İş bittikten sonra herkes yoluna gider. 1,5 ay önce alınan bu kararın doğrulunu kabul ettirecek onlarda serviste ve iddiada bulunuldu.

* Şimdi Galatasaraylılara sesleniyorum. Bir haklı haksız arayışına girmeyin. 60 yaşındayım ve beni 40 yıldır tanıyorsunuz. Beni bir kez olsun yüz yüze gelmeden bile tanıyanlar var. Zor bir insan olabilirim. Egolarım pek çok insandan fazla da olabilir. Değişmem demedim hiçbir zaman. Ancak yaşamını toplumsal ve ailevi değerlerin üzerine kurmuş, hala eğitim alan, Galatasaray geleneklerini pek çok kişiden daha fazla özümsemiş birine bunları söyleyemezsiniz.

'G.SARAY ALİ SAMİ YEN'DİR METİN OKTAY'DIR'

* 40 yıldır Galatasaray’a hizmet eden biri olarak şunu öğrendim; Hür irademle seçtiğim başkan ve yönetimi hedef gösterecek, arkasından konuşacak bir eylem içinde olmamayı öğrendim. Bu nedenle bir süredir hemen hemen her açıklamada geçirilen ismime, hak etmediğim ve yaşamadığım halde yaşanmış gibi yaşamadığım şeyleri doğruymuş gibi gösterilen olaylara açıkçası cevap verecek olmaktan hicap duyuyorum, çok üzülüyorum. Bu kulübün bir divan üyesi olarak Galatasaray başarılı olmak için her şey yapmak değildir. Galatasaray Ali Sami Yen’dir, Metin Oktay’dır.

* Gelelim yaşadıklarımıza…

* Sayın Aysal’ın da ifade ettiği gibi iletişim problemi yaşadık. Ben derdimi başkanla bire bir konuşmak istedim hep. Yaşadıklarımızı televizyonda öğrenmemek istedim. Velev ki biz dostuz, velev ki iletişim sorunları var. Biz bütün bunlara rağmen yine karşılıklı oturur ve yolları ayırırdık. Ben de başarılar dilerdim, eşyalarımı toplar çıkardım.

'40 YILDIR BÖYLESİNİ GÖRMEDİM'

* Tam burada aklıma küçük bir not geldi. 2. Gidişimde Özhan Canaydın’a istifa etmem gerektiğini söyledim. Teke tek oturduk, ben bunu açıklayamam dedi. Sayın başkanım ben açıklarım dedim. Ben gelemem oraya dedi, ben koluna girdim ve onu götürdüm. Rahmetli başkanım yanımda otururken açıkladım. Tam 10 sene geçmiş. Hiçbir yerde duydunuz mu? Hayır. Allah rahmet eylesin. Madem Galatasaray kültüründen bahsediyoruz. Antrenmanı bitirip odasına giden hocasına basın yoluyla görevden alındığını bildiren, aynı anda televizyon kanalımızda da hayali bir anlaşmayı bildiren bir anlayış benim 40 yıldır Galatasaray’da gördüğüm bir uygulama değildir. Bu benim hayatım boyunca rastladığım bir şey değildir. Galatasaray Kulübü bu değildir. Bu benim Galatasaray’da tanımadığım bir davranış şeklidir.

* Sonuç olarak ne telefon kayıtları kaldı ne de olmayan şeylerin anlatılması kaldı. Ne yapayım ben de şimdi telefon konuşmalarını mı çıkarayım. Bu bize yakışır mı?
Eleman meselesi, Albayrak ve Dürüst’ün ayrılması, maç öncesi primin futbolcu ile istişare edilmesi, geçmiş olsun denmesi gereken bir yerde sadece futbolcuların kutlanması… Daha neler neler…

'BAZILARINA HAKKIMI HELAL ETMİYORUM'

* Şimdi bunların herhangi birinden sonra benim yerimde kim olsa istifa ederdi. Tam aksine ben 4. yıldızı takmadan gitmeyeceğim dedikçe her şeyin şiddeti arttı. Sanırım şimdi geriye bakınca bazı şeyleri daha iyi anlıyorum. Sayın Aysal’ın TV programında söylediği Antalya maçı açıklamalarının bir kez daha izlenmesinde fayda var. Maç sonrasında net bir şekilde görevimin başında olup direneceğim demiştim. Her zor durumda bana ihtiyaç duyulan, çağırıldığım her anda koşulsuz, hiç sorgusuz elimiz taşın altına sokmaktan geri kalmadığım bana yaşatılanlardan dolayı bazılarına hakkımı helal etmiyorum. Suçlu suçsuz aramak anlamsız. Bugüne kadar yapılanları Galatasaraylılar affediyorsa ben de ediyorum. Bu süreç içerisinde beni tanıyan, daha önemlisi hiç konuşmadığım halde beni anlayan, beni her platformda destekleyen herkese teşekkür ediyorum.

SORULAR:

Milli Takım'la sözleşme imzalayacak mısınız?
Milli Takım'a Mayıs ayına kadar söz verdim. Henüz bu sözümün haricinde bir şey yapmadım.

12 Nisan'da TFF ile görüştüğünüz ve anlaştığınız söyleniyor doğru mu?
Böyle bir şey söz konusu değil. Bunu söyleyenler ispat etmek zorundadır. Ben görevimin başındayken görüşülen teklif edilen, yabancı hocaları niye sorgulamıyorsunuz? Antalya maçı öncesi telefonda aldığım sesten, daha önceki maçlardan kulağımı gelen isimlerden... Ah o telefonun dili olsa. Antalya ve Beşiktaş maçının devre arasında 4. yıldızı takmadan gitmeyeceğimi ifade ettim. Gelelim imza meselesine çünkü o çok rahatsız etmiş. O formalite bir imzaydı. İşin özü değilde süsü mü sorun oldu. Ki Sayın Demirören o kağıdı herkese gösterdi. Bırakın bunu hocasının sözüne nasıl inanmaz bir insan. Daha neyi sayayım size.

TEKLİLFİ BAŞBAKAN ERDOĞAN'DAN MI ALDI

Milli Takım için teklifi Başbakan Erdoğan'dan mı aldınız?
Arkadaşlar Sayın Başbakan'la bilginiz dahilinde ve bazen bilginiz haricinde Türk sporuyla ilgili konuşuyoruz. Kendisinin gönlünden geçenin de taşın altına elimi sokmamı istediğini biliyorum bundan da gurur duyuyorum ama bunun dışında başka bir şey yok. Ne zaman Milli Takım'da o süs imzasını attık, birdenbire olaylar başka bir hal almaya başladı. Yönetim kurulunun sözleşme uzatma kararını kulübün internet sitesinden öğrendim. Resmi site benim G.Saray'la 2 yıllık sözleşme imzaladığımı yazdı. Sonra değiştirildi. 10 gün içinde bana getirilen bir sözleşme var mı? Bu konuda bir bilgi var mı? Bence sebebi camia ve taraftar baskısıydı. Benim durumumda olsa ne hissedersiniz? Empati yapın. Her şeye göz yummuşsunuz. Basına gönderilen SMS'lere, kapalı kapılar ardında söylenenlere, başka hocaların ismine, resmine... Çok samimi söylüyorum. Rahmetliler (Metin Oktay, Ali Sami Yen) bile bunları yaşasaydı, isyan ederdi. Ben imzayı 1974'te attım. Üstünde ne var diye bakmadım. Sayın Dürüst, sayın Aysal ve ben 3 senelik mukavele imzaladık. Göreve geldik. Aynı akşam evime gönderilen bir yönetici kendisi de sıkılarak "Başkan her yıl başarılı olmak kaydıyla 1'er senelik sözleşme haline dönüştürdük" dedi. Birinci günde haysiyetim kırılan varsa o da benim.

Yönetim Kurulu’ndan 1 gün önce Arıboğan’ın sizi aradığı doğru mu?
Madem öyleyse karar zaten alınmıştı. Böyleyse Kurul boşuna toplanmış oluyor. Oy birliği ile alınan kararın başka birinin kararı ile alındığı ortaya çıkıyor. Başkan aradı aramadı, ulaştı ulaşamadı, mesele bu değil. Zaten istenmeyen bir durum vardı mesele bu. Buna uygun bir kılıf aranıyordu demek ki şartlar o zaman oluştu.

Galatasaray'a tekrar döner misiniz?
Hayat bu, neden olmasın.

'HAKKINIZI HELAL EDİN'

Son sözüm, beni ben yapan Fatih Terim’i ‘imparator’ diye bağrına basan, iyi günümüzde kötü günümüzde yanımızda olan Galatasaray taraftarına. Ne sizden, ne Galatarasaray’dan ayrılmadım ayrılmam. Ne sizi ne Galatasaray’ı bırakmadım, bırakmam. Elimi kalbime koyuyorum. Galatasaray taraftarının benim için yaptıklarına teşekkür ediyorum. Galatasaray’da 40 yılda hakkım varsa helal ediyorum, siz de bana hakkınızı helal ediniz."