1959 yılında başlayan lig mücadelesinde 56. sezon yarın oynanacak Medical Park Antalyaspor - Kayseri Erciyesspor maçıyla başlıyor.
18 takımla oynanacak yeni lig yeni heyecanlara, yeni mutluluklara ve yeni hüzünlere gebe. Sezon sonunda bir takım şampiyonluk sevincini yaşarken üç takım da lige veda edecek. Kimileri Avrupa kupalarına katılmanın mutluluğunu katacak 34 haftalık maceraya, kimileri de son anda ligde kalmanın korku ve heyecanla karışık neşesini. Futbol Federasyonu Başkanı Orhan Şeref Apak'ın girişimleriyle kurulan ve o dönemdeki adı "Millî Lig" olan Türkiye Profesyonel Birinci Ligi'nin ilk maçı 21 Şubat 1959'da İzmir'de İzmirspor ile Beykoz arasında oynandı. İzmirspor'un 2-1 kazandığı maçın 11. dakikasında meşin yuvarlağı rakip filelere gönderen Özcan Altuğ, lig tarihine "ilk golü atan futbolcu" olarak geçti. O sezon 16 takımla oynandı. Takımlar 8'er kişilik iki gruba bölündü ve bu gruplara "Kırmızı", "Beyaz" isimleri verildi. İki grubun birincileri final oynayacak ve şampiyon belirlenecekti. Beyaz Grup'un lideri Fenerbahçe ile Kırmızı Grup'un lideri Galatasaray finale adlarını yazdırdı. İlk maçı 1-0 kaybeden Ignac Molnar yönetimindeki Fenerbahçe, rövanşı 4-0 kazanarak Türkiye 1. Ligi'nin ilk şampiyonu unvanını elde etti. 1959-1960 sezonundan itibaren grup sistemi kaldırıldı ve lig bugünkü haliyle oynanmaya başlandı. "Millî Lig" adı kısa bir süre sonra "Türkiye 1. Ligi" olarak değiştirildi. Ligde 1987-1988 sezonuna kadar galibiyete 2 puan verilirken, o sezondan itibaren galibiyete 3 puan verilmeye başlanmasıyla gol ortalamalarında büyük artış görüldü. 90'lı yıllarda iletişim teknolojileri ve TV yayıncılığı alanında yaşanan gelişmeler de Türk futbol liglerine sıçrama yaptırdı. Özel televizyon kanallarının kurulmasının ardından şifreli yayınlara geçilmesi, Türk futbolu için büyük bir gelir kapısı açtı. Galatasaray'ın UEFA Kupası'ndaki başarısı, Millî Takım'ın 2002 yılında Dünya Kupası'nda, 2003 yılında ise Konfederasyon Kupası'nda üçüncü olması, 2008 Avrupa Şampiyonası yarı finali, Türk futbol tarihinin önemli gelişmeleri olarak kayıtlara geçti. 2002-03 sezonunda adı Türkiye Süper Ligi olarak değiştirilen lig, 2005-10 sezonları arasında Turkcell'in sponsorluğu ile birlikte Turkcell Süper Lig adı altında oynandı. Organizasyonun adı 2010-11 sezonundan itibaren Spor Toto Süper Lig oldu. 1959'da Milli Lig'le başlayan lig tarihimizde 51 sezon boyunca Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor dışında şampiyon çıkmamıştı. Ancak 2010 sezonunda Bursaspor bu geleneğe son vererek ligimizin beşinci şampiyonu olmayı başardı. Lig tarihinde Galatasaray'ın 19, Fenerbahçe'nin 18, Beşiktaş'ın 11, Trabzonspor'un 6, Bursaspor'un da 1 şampiyonluğu bulunuyor. Şimdi gelin ligin başladığı günden bu yana neler yaşanmış, geçmişteki sezonlara bir göz gezdirelim.
İki grup üzerinden oynanan ilk sezonda Fenerbahçe'nin şampiyon olduğunu yazının başında belirtmiştik. İkinci sezonda yeni bir şampiyonla tanıştık. 20 takımlı ligde 38 maçta 65 puana ulaşan Andras Kutik'in Beşiktaş'ı ipi göğüslerken, 88 gol atarak siyah-beyazlılardan 20 gol daha fazla kaydeden Fenerbahçe 60 puanla ikinci sırada kaldı. Adalet ve Hacettepe ise 2. Lig'e düşen takımlar oldu. Üçüncü sezonda Fenerbahçe ikinci kez şampiyonlukla kucaklaştı. Yine 20 takımla oynanan ligde Galatasaray'la kıyasıya bir yarışa girişen sarı-lacivertli takım, Laszlo Szekely'nin teknik direktörlüğünde ipi rakibinin 1 puan önünde göğüsleyerek mutlu sona ulaşırken, bir önceki sezonun şampiyonu Beşiktaş 6 puan geride, üçüncü sırada kalmıştı. Adana Demirspor küme düşerken, Altay ve Altınordu play-off oynayarak ligde kalmayı başardı. 1961-62 sezonu Türkiye'ye yeni bir şampiyon daha getirdi. Galatasaray, Fenerbahçe'nin dört puan önünde ilk şampiyonluğunu elde ederken, Beşiktaş yine üçüncü sırada yer alıyor ve ligin üç büyük geleneği değişmiyordu. O sezon ligden düşen takım olmamış, son üç sıradaki Vefa, Ankara Demirspor ve Şeker Hilal play-off sonunda devam etmeyi başarmıştı. Bu sezonun bir başka özelliği ise ilk üç sezondaki şampiyon Macar teknik adamlar hegemonyasına son veren Gündüz Kılıç'ın, şampiyonluk yaşayan ilk Türk teknik adam olmasıydı. Ertesi sezon da yine Gündüz Kılıç yönetiminde ipi göğüsleyen Galatasaray, üst üste iki kez şampiyon olmayı başaran ilk takım olarak geçiyordu kayıtlara. Bu defa lig 22 takımla ve iki grup üzerinden oynanıyor, Kırmızı Grup'u Galatasaray, Beyaz Grup'u Beşiktaş ilk sırada tamamlıyordu. İkinci tur, iki grubun ilk 6 sırasını alan 12 takımla oynandı ve Galatasaray, Beşiktaş'ın 1 puan önünde ipi göğüsledi. Üçüncü sırada ise yeni bir takıma yine yer yoktu. Fenerbahçe şampiyonun 9 puan gerisinde o sırayı parsellemişti. Karagümrük, Şeker Hilal, Vefa ve Yeşildirek ise küme düşüyordu. Bir başka Türk teknik adamın şampiyonluk yaşayabilmesi için 12 sezon daha beklemek gerekecekti.
1963-64 sezonunda yeniden normal lige dönüldü. 18 takımlı sezonda iki takım arasında büyük bir çekişme yaşandı ve Yugoslav Miroslav Kokotoviç yönetimindeki Fenerbahçe, Beşiktaş'ın 1 puan önünde üçüncü şampiyonluğuyla kucaklaştı. Galatasaray ise şampiyonun 11 puan gerisinde kalmasına rağmen üçüncü sırayı yine "üç büyük" dışında bir takıma bırakmadı. Beyoğlu ve Kasımpaşa ise lige veda eden takımlardı. 1964-65 sezonunda lig ilk defa 16 takımla oynandı. Fenerbahçe sadece 1 kez yenildiği sezonu 47 puan toplayarak Beşiktaş'ın 6 puan önünde dördüncü kez şampiyon olarak tamamladı. Takımın başında bu defa İngiliz Oscar Hold vardı. Galatasaray 39 puanla üçüncü sıraya yeni bir takımın girmesine izin vermezken, Altınordu küme düşen tek takımdı. 1965-66 sezonunda Yugoslav Ljubusa Spajic yönetimindeki Beşiktaş 48 puan toplayarak ikinci şampiyonluğunu elde ederken, ikinci sırada 42 puanlı Galatasaray vardı. Ligin ancak 8. sezonunda üç büyüğün dışında bir takım ilk üçe girmeyi başarmış, 38 puan toplayan Gençlerbirliği, Fenerbahçe'nin 6 puan önünde üçüncü sırayı almıştı. Şekerspor ve Beykoz ise lige veda eden takımlardı.
Ertesi sezon Beşiktaş Spajic'in teknik direktörlüğünde alıştığı koltuğu bırakmadı ve 45 puan toplayarak üçüncü şampiyonluğunu elde etti. Fenerbahçe iki puan gerisinde ikinci, Galatasaray ise dört puan arkada üçüncü sıradaydı. İstanbulspor, İzmirspor ve Karşıyaka o sezon lige mendil salladı. 1967-68 sezonunda yarış yine Beşiktaş ile Fenerbahçe arasında yaşandı. Ama bu defa ipi göğüsleyen taraf 49 puanlı Fenerbahçe oldu. Sarı-lacivertliler, kendilerine ligin ilk sezonunda şampiyonluk yaşatan Ignac Molnar'la bir kez daha mutlu sona ulaşmıştı. Beşiktaş, şampiyonun 7 puan gerisinde ikinci sırada kalmış, Galatasaray ise 13 puanlık farka rağmen üçüncü sırayı kimselere bırakmamıştı. Bu şampiyonluk Fenerbahçe'nin beşinci şampiyonluğuydu ve sarı-lacivertliler iki rakiplerine kısa sürede önemli bir fark atmış durumdaydı. Ancak 1968-69 sezonunda 46 puanla şampiyon olan Galatasaray'ın bu farkın açılmasına izin vermeyeceği de ortaya çıkmıştı. O sezonun en çarpıcı yanı Yugoslav Toma Kaleperovic yönetimindeki Galatasaray'ın şampiyonluk için çekiştiği takımın Eskişehirspor olmasıydı. Es-Es fırtına gibi estiği sezonda Galatasaray'ın üç puan gerisinde kalmış ama ilk kez bir Anadolu takımı ligi ikinci sırada bitirmeyi başarmıştı. Şekerspor ve İzmirspor ise sezonun küme düşenleriydi. 1969-70 sezonunda yine bir ilk yaşandı. Rumen Traian Ionescu Fenerbahçe'nin şampiyonluğu olağan bir sonuçtu ve sarı-lacivertliler bu mutluluğu altıncı kez yaşıyordu. Ama ikinci ve üçüncü sırada Eskişehirspor ile Altay'ın yer alması, Galatasaray'ın sekizinci, Beşiktaş'ın ise dokuzuncu sırada kalması o güne dek görülmüş bir şey değildi. O sezonun küme düşenleri ise Gençlerbirliği ve Altınordu olmuştu.
Galatasaray bu dibe vuruşun acısını, sonraki üç sezonda çıkarmayı başardı. İngiliz Brian Birch'ün çalıştırdığı sarı-kırmızılı takım, 1970-71'de Fenerbahçe'nin, 1971-72'de Eskişehirspor'un, 1972-73'te ise yine Fenerbahçe'nin önünde ipi göğüsleyerek lig tarihinin üst üste üç sezon şampiyonluk elde eden ilk takımı olmayı başardı. Sarı-lacivertliler böylece 6 kez şampiyon olan Fenerbahçe'yi de yakalamış oluyordu. Bu üç sezonda Beşiktaş bir kez bile ilk üçe giremiyor ve giderek rakiplerinin gerisinde kalıyordu. Ancak Galatasaray üst üste üç sezon elde ettiği şampiyonluk için tam 13 sezon beklemek zorunda kalacaktı. Bu arada 1970-71'de Adana Demirspor ve Vefa, ertesi sezon Karşıyaka ve İstanbulspor, sonrasında ise PTT ve Şekerspor küme düşüyordu. 1973-74 ve 1974-75 sezonlarında Brezilyalı futbol efsanesi Didi'nin çalıştırdığı Fenerbahçe, üç yıl uzak kaldığı şampiyonlukla üst üste iki kez kucaklaştı.1973-74'te Beşiktaş uzun süredir uzak kaldığı şampiyonluk yarışına yeniden katılıyor, ancak Fenerbahçe, siyah-beyazlıların 3 puan önünde mutlu sona ulaşıyordu. Üçüncü sırada ise tarihinde ilk kez Boluspor yer almıştı. Son üç sezonun şampiyonu Galatasaray, Eskişehirspor'un da arkasında ancak beşinci sırayı alabiliyor, Vefa ve Mersin İdman Yurdu ise lige veda ediyordu.
1974-75 sezonunda Fenerbahçe, en yakın takipçisi Galatasaray'ın 5 puan önünde şampiyonluğu elde ederken, üçüncü sırada Eskişehirspor yer alıyor, Beşiktaş ise beşincilikle yetiniyordu. O sezon lige çıkan Trabzonspor 30 puanla 9. olurken, hiç kimse bordo-mavili takımdan kısa bir süre sonra gelecek şampiyonlukları beklemiyordu. Ama Trabzonspor, şampiyon Fenerbahçe'den bile az gol yemiş ve başarılı bir savunmanın neler yapabileceğini ertesi sezon göstermek üzere sinyallerini vermişti. O sezon düşen takımlar ise Samsunspor ve Kayserispor'du. 1975-76 sezonunda Türk futbolunda bir ihtilâl yaşandı. 17 sezonda Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş dışında şampiyon görmeyen Türkiye Ligi o sezon yepyeni bir büyükle tanıştı. Ahmet Suat Özyazıcı'nın teknik direktörlüğünü yaptığı Trabzonspor, ikinci sezonunu yaşadığı ligde en yakın rakibi Fenerbahçe'ye 3 puanlık fark atarak şampiyon oldu. Fenerbahçe 40, Trabzonspor ise Galatasaray ve Adanaspor gibi 36 gol atmıştı ama kalesinde sadece 14 gol görmek, bordo-mavililere tarihlerindeki ilk şampiyonluğun kapısını açmıştı.Galatasaray'ın üçüncü olduğu sezonda Ankaragücü ve Balıkesirspor düşüyor, Beşiktaş ise küme düşen takımların 2 puan önünde 11. sırada kendisine yer bulabiliyordu.
Trabzonspor, bu başarının tesadüfi olmadığını 1976-77 sezonunda bir kez daha şampiyon olarak kanıtladı. Bordo-mavili takım bu defa da Fenerbahçe'nin 4 puan önünde yer almış, 41 golle ligin en fazla gol atan takımı olurken, kalesinde de sadece 12 gol görmüştü. Altay'ın üçüncülüğü elde ettiği sezonda Beşiktaş dördüncü, Galatasaray beşinci oluyor, Giresunspor ve Göztepe küme düşüyordu.
1977-78 sezonunda 1 puan farkla Trabzonspor'un önünde şampiyonluğa ulaşan Toma Kaleperoviç'in Fenerbahçe'si, rakibinin serisine son verdi. Kaleperoviç, Galatasaray'dan sonra Fenerbahçe'yi de şampiyon yapan teknik adam olarak tarihe geçerken, Trabzonspor o sezon da şampiyon olsa, bugün üst üste 6 şampiyonlukla yanına bile yaklaşılmayacak bir rekorun sahibi olabilirdi. Üçüncülüğü Galatasaray'ın elde ettiği sezonu Beşiktaş beşinci sırada tamamlıyor. Ankaragücü ve Mersin İdmanyurdu ise küme düşüyordu. 1978-79'dan itibaren Trabzonspor üç kez daha şampiyon oldu. O sezon Özkan Sümer yönetiminde sadece 1 kez yenilen ve kalesinde yalnızca 7 gol gören bordo-mavili takım Galatasaray'ın 1 puan önünde 42 puanla mutlu sona ulaşırken, üçüncü sırayı 38 puanla Fenerbahçe elde ediyor, Beşiktaş 9. sırada kalırken, Kırıkkalespor, Boluspor ve Samsunspor küme düşüyordu.
1979-80 sezonunda 39 puan toplayan Trabzonspor dördüncü şampiyonluğuna Fenerbahçe'nin 4 puan önünde, Ahmet Suat Özyazıcı yönetiminde ulaştı. 33 puan toplayan Zonguldakspor tarihinin en başarılı sonucunu alarak üçüncü sırayı elde ederken, Galatasaray 9, Beşiktaş ise 11. sırada sezonu tamamlıyordu. Sezonun düşenleri ise Diyarbakırspor, Kayserispor ve Göztepe olmuştu. 1980-81 sezonunda ilk iki sırada Anadolu takımları vardı. Özkan Sümer'in Trabzonspor'u 39 puanla şampiyon olurken, 34 puanlı Adanaspor, Galatasaray'ı averajla geride bırakıyor, Beşiktaş 5. sırayı alırken, 29 puanlı Fenerbahçe averajla ligde kalıyordu. Rizespor 29 puanla küme düşerken, lige veda eden diğer iki takım Mersin İdman Yurdu ve Orduspor oluyordu. 1981-82 sezonunun şampiyonu Beşiktaş, mutlu sonla tam 14 sezon sonra kucaklaştı. Eski oyuncusu Yugoslav Djordje Miliç yönetimindeki siyah-beyazlı takım ligi Trabzonspor'un 1 puan önünde 44 puanla şampiyon olarak tamamlarken, Fenerbahçe 41 puanla üçüncü sırayı alıyor, Galatasaray ise 32 puanla 11. sırada kalıyordu. O sezon düşen takımlar Diyarbakırspor, Göztepe ve Eskişehirspor olmuştu. 1982-83 sezonunda Fenerbahçe dört yıl beklediği şampiyonlukla bir kez daha buluştu. Yugoslav Branko Stankoviç'in çalıştırdığı sarı-lacivertliler Trabzonspor'a 2 puan fark atarak zirvede yer alırken sezonu Galatasaray üçüncü, Beşiktaş ise beşinci sırada tamamlıyordu. O sezonun düşenleri ise Altay, Gaziantepspor, Samsunspor ve Mersin İdman Yurdu'ydu.
1983-84 sezonu Trabzonspor'un şampiyonluğuyla tamamlandı. Ahmet Suat Özyazıcı yönetimindeki bordo-mavili takım, lige çıktığından bu yana 10. sezonunda 6. şampiyonluğunu elde etmişti ama bu aynı zamanda onların mutlu sonla son buluşması olacaktı. Trabzonspor'un 50 puan topladığı ligde Fenerbahçe 45 puanla ikinci, Galatasaray 44 puanla üçüncü, Beşiktaş aynı puanla dördüncü sırada yer alıyordu. Karagümrük, Adanaspor ve Adana Demirspor ise o sezon lige veda etmişti.
1984-85 sezonu inanılmaz bir çekişmeye sahne oldu. Fenerbahçe ile Beşiktaş sezonu 50'şer puanla bitirdi ve ligin şampiyonu ilk kez averajla belirlendi. 65 gol atıp 25 gol yiyen Yugoslav teknik direktör Todor Veselinovic'in Fenerbahçe'si, 49 gol atıp 19 gol yiyen Beşiktaş'ın önünde ipi göğüsledi. Trabzonspor 42 puanla üçüncü, Galatasaray 36 puanla beşinci olabilmiş, Boluspor ve Antalyaspor ise küme düşmüştü.
1985-86 sezonu tıpkı bir önceki gibi geçti. Bir sezon önce şampiyonluğu averajla Fenerbahçe'ye kaptıran Beşiktaş, bu defa Galatasaray'a averajla üstünlük sağlayarak mutlu sona ulaşmıştı. Her iki takımın da 56'şar puanı vardı ancak Beşiktaş 65 gol atıp 21 gol yerken, o sezon hiç yenilmeyen Galatasaray 57 gol atıp 20 gol yemişti. Stankoviç ise Fenerbahçe'nin ardından Beşiktaş'ı da şampiyon yapan teknik direktör olarak kayıtlara geçmişti. Fenerbahçe, Samsunspor ve Sarıyer'in ardından beşinci oluyor, Trabzonspor ise ligdeki ilk sezonun dışında en kötü derecesini yaparak yedinci sırada kalıyordu. Sezonun düşenleri ise Kayserispor, Orduspor ve Sakaryaspor'du.1986-87 sezonu bir başka hasretin sonu oldu. Son şampiyonluğunu 1973'te elde eden Galatasaray, 13 sezonluk bekleyişin ardından Alman futbol efsanesi Jupp Derwall yönetiminde Beşiktaş'ın 1 puan önünde mutlu sona ulaştı. Sarı-kırmızılılar bir sezon önce namağlup olmalarına rağmen averajla kaptırdıkları şampiyonluğun acısını çıkartmış, üçüncülüğü ise Samsunspor almıştı. Trabzonspor ve Fenerbahçe dört ve beşinci olarak sıralanıyor, Diyarbakırspor ve Antalyaspor lige veda ediyordu.
Galatasaray, hasret yıllarının ardından üst üste ikinci şampiyonluğunu 1987-88 sezonunda elde etti. Sarı-kırmızılı takımın ulaştığı 90 puan da bir rekordu. İkinci Beşiktaş 78, üçüncü Malatyaspor 62, dördüncü Samsunspor ise 60 puan toplayabiliyordu. Trabzonspor 6, Fenerbahçe 8. sıralarda kalmış, Zonguldakspor, Gençlerbirliği, Kocaelispor ve Denizlispor küme düşmüştü. 1988-89 sezonunda çifte rekor kırıldı. Yugoslav Todor Veselinoviç yönetimindeki Fenerbahçe 93 puan toplayarak şampiyon olurken, o güne kadar ulaşılan en yüksek puana erişmişti. Sarı-lacivertlilerin attığı 103 gol ise bir başka rekor olarak kayıtlara geçti. İkinci Beşiktaş, Fenerbahçe'nin 10 puan gerisinde kalmış, Galatasaray ise ancak 69 puan toplayabilmişti. Ligden düşenler ise Kahramanmaraşspor, Rizespor ve Eskişehirspor'du.
Beşiktaş, İngiliz teknik adam Gordon Milne yönetiminde 1989-90 sezonundan itibaren üst üste üç kez şampiyon olarak, daha önce Galatasaray ve Trabzonspor'un elde ettiği başarıya ortak oldu. 1989-90 sezonunda 75 puan toplayan siyah-beyazlı takım en yakın takipçisi Fenerbahçe'ye 5 puan fark atarken, Trabzonspor ve Galatasaray üç ve dördüncü sıraları paylaşıyor, Sakaryaspor, Adana Demirspor, Samsunspor, Altay ve Malatyaspor küme düşüyor, 18 takımlı ligde takım sayısı da 16'ya indiriliyordu.Baştan da belirttiğimiz gibi ertesi sezon da Beşiktaş'ın tek yenilgi ve 69 puan toplayarak şampiyonluğa ulaşmasıyla tamamlandı. İkinci sırada kalan Galatasaray, sezonu siyah-beyazlıların 5 puan gerisinde tamamlamış, Trabzonspor şampiyonun 18 puan arkasında üçüncü olabilmişti. Fenerbahçe ise Sarıyer'in ardından beşinci sırada kalmıştı. Zeytinburnu, Karşıyaka ve Adanaspor o sezon lige veda eden takımlardı.
1991-92 sezonunda Beşiktaş bu defa Fenerbahçe'ye 5 puan fark atarak ve üstelik bir sezon öncesindeki tek yenilgilik başarısını daha da geliştirip namağlup olarak şampiyonlukla kucaklaşıyordu. Siyah-beyazlılar,sezonu yenilmeden şampiyon olarak tamamlayan ilk takım unvanıyla da kayıtlara girmişti. Galatasaray'ın üçüncü, Trabzonspor'un dördüncü sırada tamamladığı sezonda Samsunspor, Adana Demirspor ve Boluspor ligden düşüyordu.
1992-93 sezonunda müthiş çekişmelerden birisi daha yaşandı ve Alman Karl-Heinz Feldkamp idaresindeki Galatasaray ile Beşiktaş ligi aynı puanda bitirdi. 66'şar puan toplayan iki takımdan Galatasaray 74 gol atıp 21 gol yediği için, 68 gol atıp 23 gol yiyen Beşiktaş'ı averajla arkasında bırakarak şampiyonluğa ulaştı. Trabzonspor'un üçüncü sırayı elde ettiği sezonu Fenerbahçe, Kocaelispor'un ardından beşinci sırada bitirebildi. Konyaspor, Aydınspor ve Bakırköyspor ise o sezonun tutunamayanları oldu.
1993-94 sezonunda Galatasaray bu kez Fenerbahçe ile kıyasıya bir yarışa girdi ve rakibinin 1 puan önünde 70 puan toplayarak üst üste ikinci kez şampiyonluğu yakalamayı başardı. Takımın başında bir başka Alman hoca, Rainer Hollmann vardı. Trabzonspor'un üçüncü, Beşiktaş'ın dördüncü sırada tamamladığı sezonun sonunda Karabükspor, Karşıyaka ve Sarıyer küme düşüyordu.
1994-95 sezonunda Alman teknik adamların hegemonyası devam etti. Bu kez 79 puan toplayan Christoph Daum'un Beşiktaş'ı, Trabzonspor'un 3 puan önünde şampiyonluğu elde etti. Galatasaray'ın üçüncü, Fenerbahçe'nin dördüncü bitirdiği sezon dört büyüklerin hegemonyası altında geçmiş, o sezon Adana Demirspor, Zeytinburnuspor ve Petrolofisi lige veda etmişti.
1995-96 sezonunda yarış oldukça dramatik bir biçimde sonlandı. Brezilyalı Carlos Alberto Parreira'nın çalıştırdığı Fenerbahçe, geride kaldığı yarışta Trabzonspor'u Avni Aker'de yenmeyi başarıyor ve 84 puanla mutlu sona ulaşıyordu. Trabzonspor 82 puanla ikincilikte kalarak 11 sezon sonra ayağına gelen şampiyonluk fırsatını tepmişti. Beşiktaş ve Galatasaray'ın üç ve dördüncü sıraları alması, ligin klasik sezonlarından birinin yaşanmasına yol açıyor, Karşıyaka, Eskişehirspor ve Kayserispor da küme düşüyordu.
1996-97 sezonundan itibaren ligde Fatih Terim ve Galatasaray fırtınası esti. Galatasaray bu sezonda üç rakibini de açık ara geride bırakmayı başardı. Sarı-kırmızılılar 82 puanla şampiyon olurken, Fenerbahçe 74, Beşiktaş 73, Trabzonspor da 72 puanda kalmıştı. Bu açık ara şampiyonluk adeta bir rekorun da habercisi gibiydi. Nitekim Galatasaray, sonraki üç sezonu da şampiyon olarak tamamlayacak ve üst üste 4 kez şampiyon olarak bir rekor kıracaktı. O sezonun küme düşenleri ise Sarıyer, Denizlispor ve Zeytinburnuspor olmuştu.
1997-98 sezonunda Terim'in Galatasaray'ı, yine Fenerbahçe'nin önünde ancak bu defa 4 puan farkla, 75 puan toplayarak bir kez daha mutlu sona ulaştı. Trabzonspor'un üçüncü tamamladığı sezonda Beşiktaş, ancak İstanbulspor ve Samsunspor'un ardından 6. olabiliyor, Kayserispor, Şekerspor ve Vanspor ise lige mendil sallıyordu.
1998-99 sezonu yine Galatasaray'ın şampiyonluğu ile noktalandı. Ancak sarı-kırmızılı takım bu defa oldukça zorlanmış, Beşiktaş'ın ancak 1 puan önünde 78 puanla zafere ulaşmıştı. Fenerbahçe ve Trabzonspor'un ilk dördü tamamladığı klasik sezonda Sakaryaspor, Çanakkale Dardanelspor ve Karabükspor küme düşmüştü.
1999-2000 sezonu, yine Galatasaray'ın şampiyonluğuyla sonuçlandı ve hem sarı-kırmızılı takımın hem de Fatih Terim'in rekoru olarak tarih sayfalarındaki yerini aldı. 79 puanlı Galatasaray'a Beşiktaş ancak 4 puan yaklaşabilmiş, üçüncülüğü Gaziantepspor'un elde ettiği sezonu Fenerbahçe dördüncü, Trabzonspor ise altıncı sırada bitirebilmişti. O sezonun düşenleri ise Altay, Göztepe ve Vanspor'du.
2000-2001 sezonunda Galatasaray'ın hegemonyasına Mustafa Denizli'nin Fenerbahçe'si son verdi. Dört yıl bekleyen sarı-lacivertliler, 76 puan toplayarak Galatasaray'ın 3 puan önünde şampiyon oluyor, Beşiktaş ve Trabzonspor, üçüncü sırayı alan Gaziantepspor'un arkasında sıralanabiliyordu. Siirt Jetpaspor, Erzurumspor ve Adanaspor ise o sezonun tutunamayanları olmuştu.
2001-2002 sezonu yine aynı iki takımın şampiyonluk yarışına sahne oldu. Bu defa kazanan, 78 puan toplayıp Fenerbahçe'yi 3 puan gerisinde bırakan Mircea Lucescu'nun Galatasaray'ıydı. Beşiktaş'ın üçüncü olarak tamamladığı sezonda Trabzonspor tarihinin en başarısız dönemini geçirerek 14. sırada kalıyor, Çaykur Rizespor, Antalyaspor ve Yimpaş Yozgatspor ise küme düşüyordu. Küme düşen iki takımla Trabzonspor'un arasındaki puan farkı sadece üçtü.
2002-2003 sezonu 7 yıllık bir aradan sonra Beşiktaş'ın yüzüne güldü. Siyah-beyazlılar sadece bir kez yenildikleri sezonda 85 puan topladı ve en yakın takibi Galatasaray'ın 8 puan önünde şampiyonlukla kucaklaştı. Bu şampiyonluk, kulübün 100. kuruluş yılında gelmesi açısından da oldukça anlamlıydı. Lucescu ise şampiyonluk yaşamasına rağmen kendisini gönderen Galatasaray'a cevabını Beşiktaş'ı mutlu sona ulaştırarak vermiş oluyordu. Gençlerbirliği, Gaziantepspor ve Malatyaspor, zirvedeki ikilinin arkasından sıralanıyor, Fenerbahçe'ye altıncılık, Trabzonspor'a ise yedincilik düşüyordu. O sezon lige veda eden takımlar Altay, Göztepe ve Kocaelispor olmuştu.
2003-2004 sezonunda Fenerbahçe, 1996'da kaçırdığı şampiyonluktan bu yana yarışta hep gerilerde kalan Trabzonspor'la çekişti ve rakibinin 4 puan önünde 76 puanla mutlu sona ulaştı. Daum, Beşiktaş'tan sonra Fenerbahçe'de şampiyonluk yaşamıştı. Beşiktaş'ın üçüncü sırada tamamladığı sezonda Galatasaray ancak Gaziantepspor ve Denizlispor'un ardından altıncı sırayı alabilmiş, Bursaspor, Adanaspor ve Elazığspor ise küme düşmüştü.
2004-2005 sezonunda merak edilen, Galatasaray'ın 100. yılında şampiyon olup olamayacağıydı. Ancak o sezon da bir kez daha Fenerbahçe ile Trabzonspor çekişti ve Daum yönetimindeki sarı-lacivertliler 80 puan toplayarak bordo-mavililerin 3 puan önünde şampiyon oldu. Galatasaray ve Beşiktaş'ın bu ikiliyi takip etmesiyle bir Türkiye klasiği daha yaşanırken, Sakaryaspor, İstanbulspor ve Akçaabat Sebatspor lige veda etti.
2005-2006 sezonunda Fenerbahçe yine yarışın içindeydi ama bu defa Galatasaray'ın iki puan gerisinde kaldılar. Denizlispor ile oynadıkları son maçı kazanmaları sarı-lacivertlileri şampiyon yapacaktı ama o karşılaşmanın berabere bitmesi, 83 puanlı Galatasaray'ı şampiyon yapmış, Fenerbahçe ise 81 puanla ikinci sırada kalmıştı. Lig tarihinde Belçikalı bir teknik direktör ilk kez şampiyonluk yaşıyor, bu onur da Eric Gerets'in oluyordu. Beşiktaş ve Trabzonspor zirvedeki ikilinin yaklaşık 30 puan gerisinde kalmış, Malatyaspor, Samsunspor ve Diyarbakırspor ise küme düşmüştü.
2006-2007 sezonunda, Fenerbahçe'nin 100. kuruluş yılında şampiyon olup olamayacağı sorusuna cevap arandı. Bir sezon önce dramatik bir biçimde şampiyonluğu Galatasaray'a kaptıran Fenerbahçe'nin bu defa şakası yoktu. Brezilyalı efsane Zico yönetimindeki sarı-lacivertliler 70 puan toplayarak şampiyonlukla kucaklaşacaktı. Beşiktaş, Galatasaray, Trabzonspor üçlüsü ilk dört klasiğini tamamlıyor, Antalyaspor, Kayseri Erciyesspor ve Sakaryaspor ise lig trenine el sallıyordu.
2007-2008'de Galatasaray bir şampiyonluk daha kazandı. Karl-Heinz Feldkamp'la başladığı sezonu Cevat Güler'le tamamlayan sarı-kırmızılı takım, 79 puan toplayarak ezeli rakibi Fenerbahçe'ye 6 puanlık fark attı. Beşiktaş, Fenerbahçe ile aynı puana sahip olmasına rağmen üçüncü sırada kalmış, Sivasspor ve Kayserispor ise Trabzonspor'un önünde dördüncü ve beşinci sıraları almıştı. Bu sezonun düşenleri ise Manisaspor, Rizespor ve Kasımpaşa'ydı.
2008-09, Beşiktaş'ın şampiyonluk yılı olarak kayıtlara girdi. Mustafa Denizli, Galatasaray ve Fenerbahçe'nin ardından Beşiktaş'la da mutlu sona ulaşmayı başarmıştı. İkinci sırada sürpriz bir takım, Sivasspor vardı. Trabzonspor, Fenerbahçe ve Galatasaray ise tarihinin en başarılı sonucunu elde eden Sivasspor'un ardında sıralandı. Konyaspor, Kocaelispor ve Hacettepe ise sezonun kaybedenleri oldu.
2009-10 sezonu Türk futbol tarihi açısından bir devrimin dönemiydi. O güne kadar sadece dört şampiyon çıkartabilen ligimiz, Ertuğrul Sağlam yönetimindeki Bursaspor'un mutlu sona ulaşmasıyla yeni bir şampiyonla daha tanıştı. Son ana kadar Fenerbahçe ile çekişen Bursaspor, sarı-lacivertli takımın evinde Trabzonspor'la berabere kalmasıyla sezonu 75 puanla şampiyon olarak tamamladı. Fenerbahçe'nin 74 puanla ikincilikte kaldığı sezonda Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor da bu ikilinin ardında sıralandı. Sezonun küme düşen takımları ise Diyarbakırspor ve Denizlispor'un yanı sıra sezon başında ligden düşürülmesine karar verilen Ankaraspor oldu.
Süper Lig'in 2010-11 sezonu da tarihe geçen sezonlardan birisi oldu. Fenerbahçe ile Trabzonspor arasındaki inanılmaz çekişme, iki takımın ligi 82 puanla bitirmesiyle sonuçlandı. İkili averajda rakibine üstünlük sağlayan Aykut Kocaman yönetimindeki Fenerbahçe bu sayede şampiyon olurken, üçüncü sırayı alan Bursaspor bu ikilinin 21 puan arkasında kaldı. Gaziantepspor'un dördüncü, Beşiktaş'ın beşinci bitirdiği sezonu Galatasaray 46 puanda ve sekizinci tamamladı. Bucaspor, Konyaspor ve Kasımpaşa ise küme düştü.
Bir önceki sezonu son derece kötü tamamlayan Galatasaray, adeta küllerinden doğarak 2011-12 sezonunu şampiyon olarak bitirdi. Ancak önce değişen statüden söz etmek gerekiyor. Futbol Federasyonu o sezonu 34 haftalık normal dönemin ardından Süper Final adı altında farklı bir uygulamayla oynattı. 34 haftalık periyotta 77 puan toplayan Galatasaray ile 68 puanlı Fenerbahçe, 56 puanlı Trabzonspor ve 55 puanlı Beşiktaş, Süper Final Şampiyonluk Grubu'nu oluşturdu. 50'şer puana sahip Eskişehirspor, İstanbul Büyükşehir Belediyespor, Sivasspor ve Bursaspor da Süper Final Avrupa Ligi Grubu'nda yer aldı. Son üç sırada kalan Samsunspor, Manisaspor ve Ankaragücü küme düşerken, Süper Final gruplarındaki takımlar, topladıkları puanlar ikiye bölünerek yeni bir yarışın içine girdi. Süper Final Şampiyonluk Grubu'nu 48 puanla tamamlayan Galatasaray şampiyonluğa ulaşırken, 47 puanlı Fenerbahçe ikinci, 33'er puanlı takımlardan Trabzonspor üçüncü, Beşiktaş ise dördüncü sırayı elde etti. Fatih Terim Galatasaray'ın başında beşinci şampiyonluğunu yaşarken bu alanda Ahmet Suat Özyazıcı ile paylaştığı unvanın da tek başına sahibi oldu.
Sarı-kırmızılı takım, geçtiğimiz sezon da bu başarısını tekrarladı ve ligin en fazla şampiyon olan takımı unvanını tek başına taşımaya başladı. Sezonun 3. haftasında liderlik koltuğuna oturan Galatasaray, o koltuktan bir daha hiç inmedi ve sezon sonu geldiğinde 71 puana ulaşarak en yakın takipçisi Fenerbahçe'nin 10 puan önünde ipi göğüsledi. Daha önce şampiyonluk yaşamış takımlardan Beşiktaş'ın üçüncü, Bursaspor'un da dördüncü sırada tamamladığı sezonu, Trabzonspor dokuzuncu basamakta bitirebildi. Mersin İdman Yurdu, Orduspor ve İstanbul Büyükşehir Belediyespor ise lige veda eden takımlar oldu.
Ve şimdi Spor Toto Süper Lig'de yeni bir sezon daha başlıyor. 19 kez şampiyonluk yaşayan Galatasaray, 18 kez mutlu sona ulaşan Fenerbahçe, 11 şampiyonluğu bulunan Beşiktaş, 6 şampiyonluğa sahip Trabzonspor ve 1 kez şampiyon olan Bursaspor bu sayıyı artırmak için ter dökecek. Eskişehirspor, Sivasspor, Gençlerbirliği, Gaziantepspor, Kayserispor, Kardemir Karabükspor, Medical Park Antalyaspor, Akhisar Belediye Gençlik ve Spor, Sanica Boru Elazığspor, Kasımpaşa ve bu sezon lige yükselen Kayseri Erciyesspor, Çaykur Rizespor ve Torku Konyaspor ise tarihi yeniden yazmak için çaba harcayacak. Bakalım 56. sezonda gülen takım hangisi olacak?
ÜST ÜSTE ŞAMPİYONLUK REKORU GALATASARAY'IN
Ligimizde üst üste şampiyonluk rekoru Galatasaray'a ait. Sarı-kırmızılı takım, Fatih Terim'in Teknik Direktörlüğü üstlendiği 1996-97, 1997-98, 1998-99 ve 1999-2000 sezonlarında üst üste 4 kez şampiyonluğa ulaşarak tarihi bir başarı yakaladı. Üç sezon üst üste şampiyon olma başarısına ise Galatasaray'ın yanı sıra Trabzonspor ve Beşiktaş sahip. Galatasaray 1970-73, Trabzonspor 1978-81, Beşiktaş da 1989-92 arasında üst üste üçer kez ipi göğüsleyerek tarihe geçti. 1967-1968 sezonunda Fenerbahçe, 1976-1977'de Trabzonspor, 1992-1993'te ise Galatasaray üç büyük kupayı birden (Lig, Türkiye ve Cumhurbaşkanlığı) kazanan takımlar oldu. Ligi domine eden dört büyük takımın, uzun süreli şampiyonluk hasretleri de bulunuyor. Şampiyonluğu İstanbul dışına taşıyarak futbolda yeni bir dönem açan ve bu sevinci tam 6 kez yaşayan Trabzonspor, 1983-84'ten bu yana bir daha şampiyonluk göremedi. Beşiktaş, 1966-67'den itibaren 14, Galatasaray 1972-73'ten itibaren 13 sezon şampiyonlukla buluşamadı. Fenerbahçe'nin şampiyonluk hasreti ise 1988-89'un ardından sadece 7 sezon sürdü.
BEŞİKTAŞ'IN DERBİ REKORU
Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş arasında oynanan derbilerde bir sezonda oynadığı dört derbi maçını birden, üstelik hiç gol yemeden kazanan tek takım 2002-2003 sezonunda Beşiktaş oldu. Beşiktaş 2002-2003 sezonunda, Fenerbahçe'yi 1-0 ve 2-0, Galatasaray'ı 1-0 ve 1-0'lık skorlarla mağlup etti. Lig tarihinde en fazla puan farkıyla şampiyonluğa ulaşan takım ise Galatasaray. Sarı-kırmızılı ekip 1987-88 sezonunda 90 puanla mutlu sona ulaşırken, ikinci sıradaki Beşiktaş 78 puanda kaldı. Aradaki 12 puanlık fark şimdiye dek şampiyonla ikinci arasındaki en fazla puan farkı olarak kayıtlara düştü. İlk üçte dört büyükler 135 kez yer alırken, bu dereceye sadece 22 kez girebilen diğerleri ise şöyle: Eskişehirspor 5, Bursaspor 3, Samsunspor, Altay, Gaziantepspor, Gençlerbirliği 2, Adanaspor, Vefa, Göztepe, Boluspor, Zonguldakspor, Malatyaspor, Sivasspor.
SEZONLAR, GOLLER VE EN FARKLI SKORLAR
Ligde bir sezonda en fazla gol, 1987-88 sezonunda 380 maçta 1032 golle kaydedildi. En az gol ise 1973-74 sezonunda atıldı. Takımlar 240 maçta fileleri toplam 405 kez havalandırdı. Ligde gol ortalaması en yüksek sezon ise 2000-2001 oldu. 306 maçta toplam 1017 gol atılırken, maç başına düşen 3.32 ortalama, lig tarihine "en bereketli sezon" olarak geçti. En az gol ortalamasının gerçekleştiği sezon ise 1969-70 oldu. 240 maçta toplam 419 gol atılırken, maç başına düşen ortalama gol sayısı 1.74'te kaldı.
Ligde şimdiye dek en farklı skorlu galibiyeti Beşiktaş elde etti. Siyah-beyazlılar, 55 sezonu geride kalan ligde, 1989-1990 sezonunda İstanbul'da Adana Demirspor'u 10-0 yenerek, tarihi bir galibiyete imza attı. Ligin en çok gol atılan maçı ise 1991-1992 sezonunda oynanan Fenerbahçe-Gaziantepspor müsabakası oldu. Fenerbahçe'nin 8-4 kazandığı maç, 12 kez filelerin havalandığı en gollü karşılaşma olarak tarihe geçti.