Spor Toto Süper Lig'in iddiamlı ekiplerinden Fenerbahçe'nin Kaptanı Emre Belözoğlu, Fenerbahçe'nin şampiyonluklar yaşamak için ruhunun yeteceğini söyledi.
Geçtiğimiz sezonu ikinci sırada tamamlayan ve 2013 - 2014 sezonunda Şampiyonlar Ligi'nde mücadele etmek için ön ele maçları oynayan sarı - lacivertli ekibin kaptanı Emre Belözoğlu. Fenerbahçe Gazetesi'nin 116. sayısına verdiği röportajda, yeni sezon ve hedefleriyle ilgili iddialı açıklamalar yaptı.
2013-2014 futbol sezonunun başlamasına kısa bir kala Fenerbahçe Futbol Takımı kaptanı Emre Belözoğlu ile yeni sezonu, hayallerini ve Fenerbahçe'ye dair birçok konuda konuştu. Emre Belözoğlu'nun röportajının detayları şöyle:
Dünya'nın en büyük 3 liginde oynamış tek Türk futbolcu olarak böyle bir kariyerin sana kattığı tecrübeler nelerdir? Türkiye nasıl bir lig?
Bu yüzden her zaman kendimi şanslı hissediyorum ve bu hayatı bana bahşeden Allah’a sürekli şükrediyorum. Edindiğim bu tecrübeleri genç arkadaşlarıma ve öğrenmeye açık insanlara elimden geldiğince aktarmaya çalışıyorum çünkü tecrübe aynı zamanda hata ile sabit bir şey. Ben de kariyerim boyunca ne kadar doğrular yapsam da tabi ki hatalar da yaptım. Bu anlamda kendimi geliştirmeye açık tuttum. Avrupa’da Türkiye Ligi’ne göre çok daha zorlu bir futbol anlayışı var. Yabancı oyuncu kalitesine baktığınızda, bahsettiğimiz 3 ligde Türkiye’ye oranla çok daha kaliteli yabancı oyuncular var. Bu işin gerçeği. Türkiye’de de zamanla daha da gelişen, zorlaşan, dünya standartlarını yakalamaya çalışan bir lig var. Takımlar artık çok ciddi transferler yapıyorlar, büyük bütçeler ayırıyorlar. Pasta çok büyüdü, herkesin iştahını kabarttı. Herkes büyük takımlara karşı kazanmak istiyor.
"FENERBAHÇELİ EMRE OLARAK ANILMAK İSTİYORUM"
Her futbolcunun hayalleri vardır. İstediği takımda forma giymek, Avrupa'ya gitmek ya da şampiyonluklar yaşamak. Sen bunların hepsini gerçekleştirdin. Peki başka bir hayalin var mı ya da içinde kalan bir ukde?
En büyük amacım çocukluğumda hayalim olan Fenerbahçe formasıyla futbolu bırakmak. 'Fenerbahçeli Emre' olarak anılmak istiyorum. Bu camianın evladı olarak futbolu bıraktıktan sonra da yine bu büyük kulübün başarısı için görev almak istiyorum. Sarı lacivert formamızı terletiyorum hakkını vermeye çalışarak, o formanın hakkını da vermeliyiz çünkü Fenerbahçe formasının ruhu vardır, kutsaldır. Allah bana hayallerimin ötesinde bir futbol hayatı nasip etti. Bundan dolayı da her zaman Allah'a şükrediyorum.
2012-2013 sezonu acısıyla tatlısıyla geride kaldı. Geçtiğimiz sezonun devre arasında o çok sevdiğin formana kısa bir ayrılığın ardından tekrar kavuştun. Fenerbahçe'yi diğer takımlardan ayıran şeyler neler sana göre?
Son 2 senedir yaşanan sürece baktığımızda aslında çok fazla düşünmeye gerek yok. Fenerbahçe merkezli bir süreç yaşandı. Bu camianın ne kadar büyük bir birliktelik oluşturduğunu ve bu taraftarın nasıl gayret gösterdiğini düşünürsek Fenerbahçe'nin diğer takımlara olan farkı ortaya çıkar. Fenerbahçe'nin yaşamış olduğu bu süreci başka bir takım yaşasaydı şu an ayağa kalkamazdı. Biz her zaman dik durduk. Her an yarışın içinde olduk ve en önde olmaya çalıştık. Yaşadığımız süreçteki duruşumuz diğerlerine olan farkımızı bir kez daha ortaya koydu.
Uzun bir süre Topuk Yaylası'nda kamptaydınız. Yeni hoca, yeni takım arkadaşları, farklı antrenman metotları vardı. Kamp nasıl geçti, oradaki hava nasıldı?
Öncelikle Topuk Yaylası'ndan başlamak lazım, dünyada hiçbir kulübün böyle bir tesisi ve imkânları yok. Ben de ne kadar tecrübeli olursam olayım böyle bir tecrübeyi ilk defa Fenerbahçe'de yaşıyorum. Bu da Fenerbahçe'nin kalitesini ortaya çıkarıyor. Büyük konuşmayayım ancak herhalde dünya üzerinde böyle bir ortamı olan, böyle iyi hava şartları olan bir tesis yoktur. Takımımız ağır bir tempoya girdi. Bu ağır temponun faydalarını sezon boyunca göreceğimizden kuşkum yok. Tabi ki her hocanın kendine göre farklı stilleri var. Aykut Kocaman ile de çok iyi çalışmalarımız olmuştu şimdiki hocamız Ersun Yanal ile de gayet iyi şekilde çalışmalarımız böylesine güzel bir tesiste kamp yapıp da takımın havasının iyi olmaması düşünülemez. Arkadaşlığımız çok iyi, bu arkadaşlık uyum içinde çalışmamızı sağlıyor. Takımdaki her isim karakter olarak mükemmel. Ruhumuzu ortaya koyarsak mücadele edeceğimiz tüm kulvarlarda şampiyon olacağımıza inanıyorum.
Yabancı kontenjanı hakkındaki görüşlerin nelerdir?
Hiçbir zaman sınırlamadan yana olmadım ama ligimizin kalitesinin artması adına yabancı oyuncularla ilgili belli kriterlerin gelmesi gerektiğini düşünüyorum. Belki sadece Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş adına değil de diğer takımlara da kaliteli yabancı oyuncu çekecek bir sistem getirilebilir. Onun dışında Türk futbolcular bu 6+0+4 kontenjanını iyi değerlendirmeliler. İşin gerçeği Türkiye'de birçok takımın yöneticisi Türk oyuncularına çok fazla güvenmiyorlarmış ki, bu sisteme tepkilerini ortaya koydular. Bu durumun diğer yüzüne bakacak olursak eğer, Türk futbolcuların da şapkalarını önüne koyup neden yabancı oyuncuların tercih edildiğini düşünmeleri lazım. Ülkemizde son dönemde iyi Türk oyuncular yetişmiyor. Bundan dolayı da Türk oyuncuların kendilerini tartmaları, nerede olduklarını görmeleri adına çok önemli bir sistem. Onlar adına avantaj olan bu sistemi en iyi şekilde değerlendirip kendi camialarına çok iyi hizmet etmeleri gerekiyor.
Takımda Alper Potuk, Salih Uçan gibi Türk futbolunun gelecek vadeden iki yıldızı var. Oynadıkları mevki itibariyle 'Yeni Emre' olabilecek bu genç oyuncular hakkındaki düşüncelerin nelerdir?
Salih bizim çok genç yaşlarda transfer ettiğimiz ve geçen senede bir genç oyuncuya göre gerçekten beklenenin üstünde bir performans ortaya koyan ve o özgüvenini devam ettiren bir kardeşimiz. İnşallah bu forma altında çok büyük başarılara imza atacaktır. Ona takım olarak çok güveniyoruz. Alper de benim son dönem de Türkiye Ligi'nde izlediğim ve en çok etkilendiğim oyuncu. Hem de karakter olarak çok naif ve de çok düzgün bir kardeşimiz. O da bu formanın değerini ve önemini daha ilk günden itibaren kavradı. Taraftarımızın içi rahat olsun Fenerbahçe'mizin geleceği bu anlamda emin ellerdedir. Biz de burada ağabeyleri olarak oynadığımızda yanlarında, oynamadığımızda ise dışardan elimizden geldiğince destekleyerek her zaman yanlarında olacağız. Bu bir hizmet yarışıdır, asıl olan Fenerbahçe’dir, Fenerbahçe’ye hizmettir. Yarın bir gün biz buradan ayrıldığımızda kendi mevkilerinde bu ülkenin en iyi Türk oyuncuları olarak bu takımın içinde olacaklarından dolayı ben çok mutluyum, umutluyum.
"FENERBAHÇE'NİN HEDEFİ HER ZAMAN YARIŞTIĞI TÜM KULVARLARDAKİ KUPALARI ALMAKTIR"
Kamp süresince aslına bakarsan akıllarda 'Acaba Avrupa'ya gidebilecek miyiz?' sorusu vardı ve nitekim bu duruma dair bir basın toplantısı düzenlediniz. Başkan Aziz Yıldırım'ın açıklamasından sonra oradaki hava nasıldı ve sen o an neler hissettin?
Çok sevindik tabi ki çünkü her futbolcu sezon başında kendine göre bir hedef koyar. Fenerbahçe'nin futbolcusuysanız hedefiniz her zaman yarıştığınız tüm kulvarlardaki kupaları almaktır. Başka bir hedefiniz olamaz. Buna Avrupa kupası da dahil, hatta geçen sene bunu başarmaya çok yaklaşmıştık. Bu oyunun bir prestiji, dünya literatüründe bir dili var. Bunlar da Avrupa arenasında oynanan maçlardan geçiyor. Futbolcular hem taşıdığı formanın hem de kendi değerini artması adına buralarda kendini göstermek ister. Avrupa kupalarında oynayamamak içimizde bir yaraydı ama inşallah şimdi böyle bir süreç yaşanmayacak. Başkanımızın yaptığı basın açıklaması, CAS'ın verdiği yürütmeyi durdurma kararı bizi çok mutlu etti, yeni ümitlere vesile oldu. İnşallah Şampiyonlar Ligi'ne katılıp geçen sene Avrupa Ligi’nde yaşamış olduğumuz başarıyı tekrarlamak istiyoruz. Bunun için çok güzel bir şans yakaladık.
Avrupa'ya gitmenizle birlikte yapılan kura çekiminde Avusturya'nın Red Bull Salzburg takımıyla eşleştiniz. Tur hakkındaki düşüncelerin nelerdir?
Çok iyi bir takımla eşleştik. Her zaman sezon öncesindeki eleme maçları çok sıkıntılıdır, bunun tecrübesini hep beraber yaşadık. Onların ligi daha önce başladığı için fizik olarak daha hazır durumda olacaklar. Ne olursa olsun bu turda Fenerbahçe favoridir. Favoriler her zaman kazanamaz ancak ne zamanki diğer takım kadar mücadele ederse işte o zaman farklı bir tablo ortaya çıkar.
Fenerbahçe taraftarının ortak söylemi: 'Fenerbahçe hayat biçimi, hayatımızı Fenerbahçe'ye göre şekillendiriyoruz.' Taraftarınız için neler söylemek istersin?
Bizleri birbirimizden ayırmaya çalışan her türlü güce karşı son 2-3 senedir çok ciddi bir duruş gösterdik. Bu camianın arkasında bu taraftar durmasaydı futbolcular olarak çok sıkıntı yaşardık. 12 numaramız bizim ayakta durmamıza vesile oldu. Rahmetli İslam Ağabey'in söylediği gibi: 'Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz.' Taraftarlarımız zor süreçte bu cümlenin içini fazlasıyla doldurdular. Hangi maçı kazanırsak kazanalım biliyorum ki taraftarımız yine sokaklara çıkıp kutluyor. Herkes bu camiaya kendini ait hissediyor. Bilsinler ki biz futbolcular da öyle hissediyoruz. Bu camia, bu taraftar her şeyin en güzeline layık. İnşallah gerek kupada, gerek ligde, gerek Avrupa'da şampiyonluklar yaşayarak onları mutlu edeceğiz.