Açılmaz düğümler Allah’ın iradesiyle açılır

Her müşkülât O’nun kudretiyle hallolur. Ve açılmaz düğümler O’nun iradesiyle açılır. Ve kalbler O’nun zikriyle mutmain olur.

Açılmaz düğümler Allah’ın iradesiyle açılır

İ’lem ey gafletli, sağır ve kör olarak, zulmetler içinde esbaba ibadet eden ahmaklar!

Cenâb-ı Hakkın vücub-u vücud ve vahdetine, kâinatın mürekkebâtı ve zerrâtının elli beş vecihle yaptıkları şehadetlerin bir vechini yazacağım. Şöyle ki:

Eşyanın icadı, ya nefislerine veya esbaba olan isnadı, hayret ve istiğrabı muciptir. Bu da red ve inkârı icap eder. Bu dahi dalâletleri intaç eder. Bu ise ıztırâbât-ı ruhiye ve teşevvüşat-ı akliyeye sebep olur. Bu da ruhları ve akılları firar ettirmekle Vâcibü’l-Vücuda iltica etmeye mecbur eder. Zira her müşkülât O’nun kudretiyle hallolur. Ve açılmaz düğümler O’nun iradesiyle açılır. Ve kalbler O’nun zikriyle mutmain olur. Bu hakikati şöyle bir muvazeneyle izah edeceğim. Şöyle ki:

Mevcudatın fâili, yani eşyayı vücuda getiren, ya vacip ve vahiddir veyahut da mümkün ve kesirdir. Fâil vacip ve vahid olduğu takdirde, ne külfet var, ne de garabet var. Olsa bile vehmî olur. Esbaba isnad edildiği takdirde, külfet ve garabet vehmîlikten çıkar, kat’î ve hakikî bir şekilde tahakkuk eder. Çünkü, kusur ve zâfiyetten hâli olmayan esbab-ı kesireden hiçbir sebep, bir müsebbebi omuzuna kaldıramaz. Ve birşeyin icadında gayr-ı mütenahî esbabın iştiraki lâzımdır. Meselâ, balarısı herşeyle alâkadar olduğundan, eğer icadı esbaba isnad edilirse, semâvat ve arzın iştirakleri lâzımdır.

Maahaza, kesretin vahidden suduru, vâhidin kesretten sudûru kadar zahmet değildir, daha kolaydır. Meselâ, bir kumandanın efrad-ı kesireye verdiği intizam ve yaptırdığı işleri, o efrad-ı kesire, kendi başlarına büyük bir müşkilâttan sonra yapabilirler.

Maahaza, icadın esbaba isnadında lâyüad külfet, garabet olmakla beraber, pek çok muhâlâta zemin teşkil ediyor.

1. Herbir zerrede Vâcibü’l-Vücudun sıfatlarının farzı lâzımdır.

2. Ulûhiyette gayr-ı mütenahi şeriklerin iştiraki lâzım gelir.

3. Herbir zerrenin hem hâkim, hem mahkûm olması lâzım gelir; kubbeli binalarda birbirine dayanmakla düşmekten kurtulan taşlar gibi.

4. Şuur, irade ve kudret gibi sıfatların her zerrede bulunması lâzım gelir. Çünkü, hüsn-ü san’at bu sıfatları iktiza eder.

Mesnevî-i Nuriye, s. 79

LÛ­GAT­ÇE:

i’lem: Bil ki.

zulmet: Karanlık.

esbab: Sebepler.

vücub-u vücud: Varlığı vücub derecesinde zorunlu olan Allah.

vahdet: Birlik.

mürekkebât: Bir kaç maddeden, elemandan yapılmış olan.

istiğrab: Garipsemek.

ıztırâbât-ı ruhiye: Ruhî ıztıraplar.

teşevvüşat-ı akliye: Aklî karışıklıklar, bulanıklıklar.

esbab-ı kesire: Çok sayıdaki sebepler.

kesret: Çokluk.

sudur: Sadır olma, meydana gelme.