Türkiye'nin son 10 yıldaki performansı mercek altına alındı.
Economonitor'da Alessandro Magnoli Bocchi ile Mert Yıldız imzasıyla yayımlanan makalede, Türkiye'nin son 10 yıldaki performansı irdelendi.
Makaleye göre, gelecek beş yıllık dönemde Türkiye'nin büyümesinin yüzde 5,1'den (10 yıllık ortalamada) yüzde 3,9'a gerilemesi bekleniyor. Benzerleriyle kıyaslandığında hala Türkiye'nin sağlam bir performans gösterdiği söylenebilir.
Enflasyon ile politika oranlarının, sırasıyla yüzde 6 ve yüzde 8 olmak üzere, yükselmesi bekleniyor. Bu bağlamda Dolar/TL kurunun ise 2,1'den 2,4'e yükselmesi muhtemel. Küresel likiditedeki düşüş, karmaşık para politikası, Avrupa'daki düşük büyüme ve orta gelir tuzağı en büyük riskler olarak öne çıkıyor.
1- Son 10 yıllık süreçte GSYH tüketim ve yatırımların desteğiyle ortalamada yüzde 5,1 oranında büyüdü. Bu süreçte ekonomik performansın temel sürükleyecisi hanehalkı tüketimi idi, büyümeye yüzde 3,1 oranında katkı yaptı.
GSYH'nin yüzde 23'ünü oluşturan yatırımların büyümeye katkısı yüzde 1,7 olurken, ihracat yüzde 25, ithalat ise yüzde 28'ini oluşturdu. Hükümet harcamaları yüzde 10'unu oluştururken büyümeye katkısı ortalamada yüzde 0,5 olarak kaldı.
2- 2013 yılında manşet enflasyon yüzde 7,4 seviyesine yükseldi. 2012 yılında yüzde 6,2 olarak gerçekleşmişti.Haziran 2013'den beri Dolar/TL yaklaşık yüzde 15 oranında değer kaybetti. 2014'ün ilk yarısında enflasyonda yükseliş eğilimi devam etti, Mayıs ayında yüzde 9,7 seviyesine yükseldi. Yılın ikinci yarısı itibariyle düşmesi beklenen enflasyonda yıl sonu hedefi yüzde 7,2.
3- Son yıllarda faiz oranları ciddi düşüş gösterdi.
2013 yılı sonun politika faizi yüzde 4,5 seviyesindeydi, 2012 yılındaki yüzde 5,5 seviyesinden gerilemişti. 2014 yılında yüzde 10 seviyesine yükseldi.
Ocak 2014'de Merkez Bankası faiz oranlarında 450 baz puanlık artışa gitti. Mayıs ile Haziran aylarında faiz oranlarını sırasıyla 50 ve 75 baz puan düşürdü. 1 Temmuz 2014 itibariyle 10 yıllık tahvil faizi yüzde 8,62 seviyesinde bulunuyor.
Merkez Bankası, faiz oranlarını daha fazla indirme hususunda politik baskı altında bulunuyor. Görece yüksek enflasyona rağmen yıl sonunda faizlerin yüzde 7 seviyesine inmesi bekleniyor.
4- Getiri eğrisi yassı.. Bütçe dengesi/GSYH 2004 yılındaki yüzde -4.8 seviyesinden 2013 yılında yüzde -1.5 seviyesine geriledi. Kamu borcu ise 2004 yılında yüzde 59 seviyesinden 2013'de yüzde 36'ya geriledi. Hem bütçe açığı hem de kamu borcu istikrarlı ve makro istikrar için risk teşkil etmeyecek seviyede bulunuyor.
5- Düşük bütçe açığı ile borç düzeyi göz önünde bulundurulduğunda orta vadede temel finansal risk gözükmüyor.
6- Yüksek seviyedeki cari açığın finansmanında kısa vadeli portföy akışları artıyor.
2013 yılında cari açığın GSYH'ya oranı yüzde 7,9 seviyesindeydi, 2012 yılında ise yüzde 6,1 idi. 2014 yılındaki büyümedeki düşüşle cari açığın yıl sonunda yüzde 6,5'e düşmesi öngörülüyor.
7- Dolar/TL kuru 2012'deki 1,791 seviyesinden 2013 sonunda 2,138'e çıktı. Mayıs 2013'de FED'den gelen azaltım endişeleri ve ülke içi huzursuzluklar nedeniyle TL yaklaşık yüzde 15 değer kaybetti.
Ocak 2014'de, artan politik tansiyon, Türkiye'nin istikrarına ilişkin endişeler ve gelişmekte olan ülkelerde hakim olan hava nedeniyle Dolar/TL 2,4 seviyesine yükseldi.
Nisan 2014'de AKP'nin yerel seçimlerden zaferle çıkmasıyla Dolar/TL 2,1 seviyesine geldi. 1 Temmuz itibariyle Dolar/TL 2,12 seviyesinde bulunuyordu.
Ağustos ayındaki cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde kur volatil kalmaya devam ederken, yılı 2,12 seviyelerinde tamamlaması öngörülüyor.
8- GSYH büyümesine ağırlıklı olarak küresel likidite öncülük etti.
9- Düşük büyüme kapıda, enflasyon ise yüksek ve volatil.
10- 2015-19 yılları arasında ihracat odaklı sektörler iyi iş çıkaracak. Gelecek 5 yılda ekonominin yeniden dengelenmesi ve gelişimi, ihracat odaklı sektörleri destekleyecek.