Merkez Bankası bu akşam olağaüstü toplanarak piyasaları rahatlatacak tedbrileri açıklayacak. Uzmanlar ise Merkez'in aldığı karar sonrası olası senaryolar üzerinden farklı farklı yorumlarda bulundu.
FED kararları, yurtiçinde yaşanan yüksek siyasi tansiyon ve spekülatif baskılar yüzünden rekor üstüne rekor kıran dolar karşısında Merkez Bankası dün olağanüstü toplanma kararı aldı. Bu akşam yapılacak toplantıda Merkez Bankası Para Politikası Kurulu yakın dönem gelişmelerini değerlendirip fiyat istikrarı için gerekli politika tedbirlerini alacak. Toplantıda alınacak kararlar ise saat 00:00'da düzenlenecek basın duyurusu ile açıklanacak.
MERKEZ İKİ SİLAHINI BİRDEN ÇEKİYOR
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı Enflasyon Raporu'nun tanıtımı amacıyla bu sabah düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmasında Merkez'in yaşanan baskıya karşı iki silahını kullanacağını söyledi. Toplantıda tek politika faizini de değerlendirileceğini açıklayan Başçı, "Döviz satışları faizle desteklenirse daha etkili olabilir. Sadece döviz satışıyla çalışıyorduk, bundan sonra faiz ve döviz aracı ile çalışacağız" ifadelerini kullandı.
Başçı'nın bu açıklamalarına hükümet kanadında da tam destek geldi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Merkez Bankası'nın aldığı kararlar üzerinde genelde yorum yapmadığını ifade ederek, ''Biz bu arkadaşlarımıza güveniyoruz. Eminim ülkemiz için en doğru kararı vereceklerdir" dedi.
Yaşanan tüm bu gelişmeler sonrasında ise piyasalarda beklenti havası oluştu. Toplantı kararının duyulmasının ardından dolar dün öğlen saatlerinden itibaren düşüş eğilimine girerek an itibariyle 2.27 seviyelerine kadar geriledi.
Merkez'in aldığı olağanüstü toplantı kararı ve Başçı'nın yaptığı ''faiz ve döviz aracı ile çalışacağız'' ifadelerini ekonomistler haber7 için yorumladı...
BÜYÜMEYE NEGATİF ETKİ YAPAR
Eski Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ufuk Söylemez: Faiz artırım konusunda bana göre geç kalındı. Merkez'in alacağı faiz kararı bana göre etki anlamında sınırlı olacak. 275 baz puan gibi bir artış beklentisi var ancak bana göre bu artıştan beklenen yarar hasıl olmayabilir. Bu işlerin büyük bölümü beklenti odaklı psikolojik harekettir. Faiz artırım karşısında döviz fiyatlarında geçici olarak bir duraklama olsa da genel eğilim nedeniyle faiz artırımları dövizdeki artışı geriye çeviremez. Faiz artırımı öte taraftan ekonomik büyümeye de negatif etki yapar. Türkiye'nin önümüzdeki sene 3,3 görünen büyüme rakamını olumsuz etkiler. O yüzden yineliyorum faiz artırımı beklenen etkiyi göstermeyecektir.
BAŞARI MODELİNİ BERTARAF ETMEMELİ
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilimler Akademisi Prof. Dr. Seyfettin Erdoğan: Prensip olarak faizlerin arttırılmasına karşıyım. Bence Merkez Bankası faizleri arttırmaması gerekir. Çünkü faizleri bir defa arttırdığınızda sürekli arttırmak zorunda kalırsınız. Şöyle söylemek gerekirse; Merkez faizleri artırdığı zaman kurların ateşi söner, kurların ateşi yine artığında yine faiz artırırsınız ve bu iş kısır döngüye dönüşür. Bu durum Türkiye ekonomisinde ciddi sıkıntılara yol açar. Öte taraftan faiz artışı borçlanma maliyetini artırabilir, yatırım harcamalarını artırabilir, uzun yıllardan sonra ortaya çıkan enflasyon ve mali disiplin başarısını da zedeleyebilir. Fakat şunu da söylemek lazım, dünya ekonomilerindeki gidişi, Türkiye'deki makro parametreleri en güzel okuyan Merkez Bankası'dır. Merkez çok geniş parametreleri göz önünde bulundurarak kararlar verir. Şahsen faiz artırımına karşı çıksam da Merkez'in vereceği faiz kararını da doğru bulurum. Merkez şayet böyle bir karar alırsa faizlerin 50 baz puan artırılması gerekir. Aksi takdirde hiç beklenmedik oranlarda artırım olursa olumsuz bir algı oluşturabilir ve piyasaların altüst olmasına yol açabilir. Bu noktada Merkez Bankası dik durmalı ve güvenilirliğini zedelememeli yakaladığı başarı modelini de bertaraf etmemeli.
MERKEZ TÜM ALTERNATİFLERİ DENEDİ
Marbaş Menkul Değerler Araştırma Müdürü Üzeyir Doğan: Merkez Bankası'nın sabah yaptığı toplantıdan anlaşıldığı kadarıyla akşamki olağanüstü toplantıdan faiz artırım kararı çıkacak. Benim öngörüm bu akşamki toplantıdan üst bantta 150 maksimumda ise 300 baz puan artış olacağı yönünde... Faiz artırımının ülke ekonomisine etkisine gelince tabiki de yaşanacak olası bir artış ekonominin yavaşlaması anlamına geliyor. Büyüme hızında bir miktar daha olumsuz etki yapacaktır. Ancak bunun şu şekilde yorumlamak lazım; aynı etki kur arttığında da yaşanıyor. Burada hassas bir dengeyi kurmak lazım. Ne kadarlık kur artış, ne kadarlık faizle büyüme üzerinde etki yapıyor. Merkez Bankası açıkçası şu ana kadar tüm alternatifleri denedi ve son aşamaya geldi. Son aşama ise faiz artırımı o yüzden piyasalar tümüyle bu noktaya odaklanmış durumda.
GEREKEN HAMLEYİ YAPIYOR
Gedik Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Taner Özarslan: Faizi piyasa belirler. Bu dönemde siyasi arenadaki tansiyon artışı yüzünden olması gerekenden daha fazla bir para çıkışı gerçekleşti. Reel sektörünün ciddi anlamda borç kapatma ihtiyacı oluştu. Bunların üstüne bir de cari açık eklenince Türk parası aşırı değer kaybetti. Merkez Bankası Türk tarafındaki aşırı kaybı dengeleyebilmek için belki ekonomik tarafta yapmaması gereken bir hamleyi yapıyor ve faizleri arttırıyor. Ek Parasal Sıkılaştırma günleri için öngörülen yüzde 9'luk faize rağmen dolarda beklenen düşüş gerçekleşmedi bu da piyasanın 9'luk bir faizi beğenmediği anlamına geliyor. Benim algıladığım piyasa 10'un üzerinde bir faizin kendisine doların yükselmemesi açısından yeterli görüyor. Merkez Bankası Başkanı'nın bugün yaptığı konuşmaya bakılırsa Merkez'in birinci önceliğinin fiyat istikrarı olduğu ortaya çıkıyor.
30 MART'A KADAR YENİDEN BAŞARABİLİR
Uluslararası Ekonomi Uzmanı Prof. Dr. Yusuf Bayraktutan: Bazı kesimler manipüle ederek fazileri yukarıya doğru taşımak istiyordu. Ancak cari açık gibi temel bir problemi olan Türkiye ekonomisi için Merkez Bankası'nın politika değişikliği ile birlikte Mayıs'tan beri dolar-TL paritesinde yukarı yönlü hareket başlamıştı. Yukarı yönlü baskı faiz artırımını kaçınılmaz kılmıştı. Onun içindir ki; yüzde 5 olan OVP bir hayli aşıldı yüzde 7 gibi bir rakam oluştu. Dolayısıyla bunu önlemenin kaçınılmaz hali geldi faiz artırımı gibi görülüyor. Burada 200 baz puanlık bir artış ile dolardaki yukarı yönlü baskının engellenebileceği görülüyor. Ama tabiki Türkiye'nin yüzde 4 ve daha fazla büyümeye ihtiyacı var. Faiz oranlarındaki yukarı yönlü hareket büyüme dinamiklerini zayıflatacak. Türkiye çok yakın birkaç yıllık deneyimi içinde faiz oranlarında birkaç yüz baz puanlık ayarlamayı yapıp sonra onu koşullar normale döndüğünde yeniden geri çekmeyi başarmıştır. Aynı şey 30 Mart'a kadarki bu yüksek tansiyon sürecinde Fed kararları da dikkate alınarak yeniden yaşanabilir. Ben şahsen Merkez Bankası'ndan faiz artırımı olmasa bile inovatif para politikası yaklaşımı ile yeni bir mekanizma üretileceğini de bekliyorum.
kenan.biter@haber7.com