İran'dan 47 milyar dolarlık ithalat yapan BOTAŞ ve TÜPRAŞ'ın 17 Aralık operasyonuna sessiz kalması bir tarafa Türkiye'de İran'a milyar dolarlık ihracat yapan ABD'li şirketlerden de ses seda çıkmıyor.
Ülkehaber'den Hakan Göksel'in haberine göre; Halkbankası'nın yürüttüğü İran ile ithalat ve ihracat trafiğinden huzursuz olan finans devleri bugünlerde çok mutlu! Nedenine gelince Türkiye Merkez Bankası Rezervlerinin neredeyse yarısına karşılık gelen para trafiğinin Halkbankası üzerinden yürütülmesi tehlikeye girdi. Son 5 yılda Halkbankası üzerinden yürütülen miktar iştah kabartan türdendi.
Sadece 5 yıllık ticaret hacmine bakmak bile pastanın ne denli büyük olduğunu ortaya koyuyor... 2008- 2013 yılları arasında Türkiye İran'dan 47 milyar dolarlık (bugünkü karşılığı yaklaşık 100 milyar TL) ithalat yaptı. Bu rakam Merkez Bankası'ndaki rezervin 3'te birine karşılık geliyor...
47 Milyar dolarlık ithalat içerisinde yaklaşık yüzde 90'lık bölümü petrol ve doğalgaz ihracatı oluşturuyor. Bu rakam 42 milyar dolara tekabül ediyor. Yaklaşık yüzde 60'lık kısmı olan 25 milyar doları petrol, kalan yüzde 40'lık 17 milyar dolar olan kısım ise doğalgazdan oluşuyor. Petrolü TÜPRAŞ, gazı BOTAŞ ithal ediyor.
Buna karşılık Türkiye'nin İran'a ihracatı hiç de küçümsenecek türden değil. İran'ın Türkiye'den ihracı 24 milyar dolar (Eski parayla yaklaşık 48 katrilyon). Nominal bazda bakıldığında; toplam ticaret hacmi 71 milyar dolar finans hareketliliği anlamına geliyor...
HEM ARBARGO KOYUYORLAR HEM PAZARDAN VAZGEÇMİYORLAR
Halkbankası üzerinden İran'a yapılan ihracatta önemli bir ayrıntı var ki dikkat çekiyor. 1979 yılında beri çeşitli bahanelerle sürekli ambargolara maruz kalmış, yaptırım uygulanmış İran pazarından ne BM, ne AB ülkeleri ne de ABD vazgeçmiyor...
AB'nin en büyük iki ülkesi Almanya ve Fransa yasaklı ülkenin dev alt yapı projelerini aldı. Tahran ve Tebriz'deki 1 milyar Euro'dan fazla metro projelerini Alman firmaları üstlenirken, ambargo kanuni boşluklarla delindi. Hazar Gölü'ne kadar gidecek hızlı tren projeleri gibi büyük yatırımları da yine Alman ve Fransız firmalarının oldu.
ABD SESSİZ SEDASIZ İRAN'LA TİCARET YAPIYOR
ABD ise sessiz sedasız ambargo uyguladığı İran'la ticaret fırsatını da kaçırmıyor. ABD, Türkiye'de kurduğu şirketler üzerinden İran'a ticaret yapıyor. Bu şirketler arasında iki tanesi var ki Türkiye'nin İran'a yaptığı ihracatta aslan payını alıyor...
Türkiye'nin İran'a altın ihracatı kamuoyunda ön plana çıktı. Oysa altın ihracatını Türkiye çok kısa bir dönem yaptı. 2012-2013 Haziran ayını kapsayan dönemde bu ihracat gerçekleşti. Bir yılda Türkiye'nin altın ihracatının bedeli 9 milyar dolardı...
24 milyar dolar ihracatın 9 milyar dolarını Türkiye yaptı. 5 milyar dolarlık pay ise çeşitli şirketler tarafından gerçekleştirildi. Kalan 10 milyarlık pastayı ise iki Amerikan şirketi paylaşıyor.
TÜRKİYE ÜZERİNDEN TİCARET YAPAN ABD ŞİRKETLERİ HANGİLERİ?
10 milyarlık ihracatı gerçekleştiren iki ABD şirketi var. İki şirket de ABD'nin dev şirketlerinden... Şirketler operasyonlarını Türkiye üzerinden yürütüyor. Şirketlerden biri Cargill diğeri Bunge Gıda...
Cargill
1960 yılında Türkiye'deki faaliyetlerine yerli ortakları ile başlayan Cargill 1986 yılında ortaktan ayrılarak tek başına Cargill olarak faaliyetlerine devam etti. 280 kişiden fazla çalışanı ile Istanbul - Bağlarbaşı, Bursa - Orhangazi, Adana ve Ankara lokasyonlarında faaliyet gösteriyor. 1992 yılında açılan Cargill merkez ofisi Istanbul'da bulunuyor. Cargill, Türkiye'de Nişasta ve nişasta bazlı ürünlerin üretimi ve satışı, hububat ve yağlı tohum ticareti, endüstriyel ürünler, finansal yatırımlar alanında faaliyet gösteriyor...
Cargill'in Türkiye'deki yatırımları şöyle:
2000 Orhangazi'deki mısır işleme tesisleri tamamlanarak üretime geçti. 1999 Rota Denizcilik ve Ticaret A.Ş., ile kurulan iş ortaklığı ile birlikte, Yarımca'da tahıl ambarı ve liman tesisleri kurularak çalışmaya başladı.
2002 Dünya genelinde Cerestar firması satın alındı. Bu çerçevede, Tükiye'de de Cerestar'a ait olan Pendik Nişasta Sanayi hisselerinin %50'si Cargill'e geçti.2013 Cargill, Suudi Arasco Firması ile Suudi Arabistan Krallığı'nda yeni bir nişasta ve tatlandırıcı ortak girişimi oluşturmak için imza attı.
Bunge Gıda
Diğer bir Amerikan şirketi olan Bunge Gıda ise 2000 yılı itibariyle Türkiye'de faaliyete geçti. Şirket gerek iç piyasadan, gerek ithal olarak tedarik ettiği yağlı tohumları işliyor ve dağıtımını gerçekleştiriyor ayrıca, pirinç, mısır ve buğday özelinde ticari faaliyetlerde bulunuyor.
Yerli üretim ve ithal yağlı tohumları (Ayçiçek, Kanola, Soya, Keten tohumu) başta Trakya olmak üzere, Güney Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde bulunan şirkete ait tesislerde ve uzun süreli işletme hakkı sistemi ile çalıştığı tesislerde işliyor.
İKİ ŞİRKETİN ORTAK ÖZELLİĞİ
İki şirketin de ortak özelliği dikkat çekiyor. İkisi de gıda alanında faaliyet gösteriyor. Her ikisi de ABD şirketi üstelik şirketler İran'a uygulanan ambargonun istisnai kısmını giren ürünleri üretiyor ve pazarlıyor...
Temel gıda ve ihtiyaç maddeleri üreten şirketler 10 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiriyor. Ambargoyu koyan ABD'nin şirketleri pazara girmek için Türkiye'de şirket kurup uyanık davranıyor...
ZARRAB VE BABEK
İran ile ticarette iki kilit isim var. Kamuoyunda en çok onlar tartışılıyor. Lüks yaşamlarının yanı sıra medyatik olmaları da gözlerden kaçmıyor. Özellikle 17 Aralık operasyonuna adı karışan iki isimden biri Rıza Zerrab, aynı zamanda sanatçı Ebru Gündeş'in eşi... Son dönemde lüks yaşamı ile dikkatlerden kaçmadı.
RIZA ZARRAB KİM?
Zerrab üzerine çok şey yazıldı söylendi. Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) Zerrab konusunda hazırladığı rapor basına sızdı. O raporda Zerrab için şu ifadeler yer aldı...
"İstanbul Kapalıçarşı'da döviz altın ticareti yapan ve sanatçı Ebru Gündeş ile evli olan İran asıllı TC vatandaşı Rıza Sarraf'a yönelik çalışmalar neticesinde, uygulanan ekonomik ambargo sebebiyle bankacılık sistemi üzerinden Türkiye'ye para gönderemeyen İranlı banka ve şahsılara aracılık yapıyor. İran'daki Bank-e Parsiyan, Bank-e Keshavarzi, Bank-e Pasargad, Bank-e Karafarin, Bank-e Sarmaye, Bank-e Saman ile irtibatının bulunuyor,
Birleşik Arap Emirlikleri Dubai'de faaliyet gösteren ve dünya genelinde para transferleri gerçekleştirebilen 'Al Salam exchange'in ortağı olduğu biliniyor. Dubai'de işleriyle babası Hosseyin Sarraf ve kardeşi Mohammad Sarraf'ın ilgileniyor.
İran'dan Dubai'ye aktarılan paraları bankaları üzerinden Türkiye ve Çin'e gönderdiği, İran'a yönelik ambargo kararlarının uygulaması sebebiyle Çin'de bulunan Postal Saveings Bank Of Chine, Kunlun Bank ve Huaksi Bank ayrıca Hindistan'da Bank of Baroda ile çalıştığı, Halk Bankası ve Ziraat Bankası yetkileri ile Ocak 2013'te görüştüğü tespit ediliyor."
MİT raporundan çıkan sonuç Zerrab'ın İran ile Türkiye arasındaki ticarette süreci takip ettiği ve karşılığında komisyon aldığı ortaya çıkıyor. İran ile Türkiye arasındaki ithalat 47 milyar dolar, ihracat 24 milyar dolar olunca komisyon da hayli yüksek çıkıyor.
Zarrab'ın Türkiye'de bulunması Ebru Gündeş ile evli olması da ticaretin Türkiye ayağını takip ettiğinin bariz işareti olarak karşımıza çıkıyor.
KİM BU BABEK ZENCANİ?
Ticaretin İran ayağını yöneten isim ise Babek Zencani. İşadamı olan Zencani'nin fonksiyonu da Zarrab'tan farklı değil. O da ambargo altındaki İran'ın petrol ticaretini yürütmek için faaliyette bulunuyor. İran vatandaşı olarak petrolü İran petrol şirketlerinden alıp Türkiye'ye ihraç edilmesini aracılık yapıyor.
Babek geçtiğimiz günlerde ne iş yaptığını kendi açıkladı. Yaptığı açıklamada "İran Merkez Bankası'na ve Ulusal Petrol Şirketi'ne uygulanan ambargoya rağmen onlara yıllarca para aktardım. Ambargoyu delerek, kendi şirketlerimin kara listeye alınmasını göze aldım. Eğer Amerikalıların eline düşseydim kendimi Guantanamo'da bulurdum" ifadelerini kullandı.
Tutuklanması halinde İran'ın Etiyopya'ya döneceğini öne süren Zencani, "Ambargoya rağmen İran Merkez Bankası'na ve Petrol Bakanlığı'na iki milyar dolar aktarmayı başardım. Ancak bazıları bunu aleyhime kullanarak benimle hesaplaşmaya gidiyorlar" diye yazdı.
Ambargoyu delerek kendisini büyük risk altına attığını savunan Zencani, "Şirketlerimin kara listeye alınması riskine hatta Avrupa'ya girişimin bile yasaklanması pahasına bu işi yaptım" diyerek kendi işlevini özetledi.
NE OLDU DA HER ŞEY TERSİNE DÖNDÜ?
Türkiye'nin İran ile olan ticaretinde ne oldu da işler tersine döndü sorusu herkesin aklını kurcalıyor. Yıllarca hem Türkiye'nin hem de İran'ın lehine çalışan çark bir anda neden sekteye uğradı sorusunun cevabı İran'da gizli.
İran seçimlerden sonra kimyasal silahları konusunda anlaşmaya varması ve nükleer çalışmalarını barışçıl amaçlarla yürüteceğini açıklaması dengeleri değiştirdi. İran yönetimindeki yumuşamaya güvenen ABD de ambargo kurallarını ve yaptırımlarını hafifletmek için çalışıyor. AB ülkeleri Almanya ve Fransa'nın altyapı ve ulaştırma işlerinde çoktan İran'la anlaşmalar yaptığı biliniyor.
Tüm bu olan biten içerisinde bugüne kadar çarkı yasal sınırlar içerisinde yürüten Türkiye ve Halkbankası devreden çıkarılmak isteniyor. Babek Zencani'nin Rıza Zerrab'ın bir anda suçlu ilan edilmesinin arka planında da bu gerçek yatıyor. Zerrab ve Zencani'nin iş takipçiliğine son veriliyor.
Nominal bazda 71 milyar doları bulan bu ticaretin bedeli 10 TL bile olmayan ayakkabı kutuları ile yıpratma çalışmaları ise gözlerden kaçmıyor. Bankanın kutularla hiçbir ilişkisi olmamasına rağmen banka önüne kutular atılıyor. Rüşvet ve yolsuzluk ile ilişkilendirilmeye çalışılıyor. 2008 yılından beri İran ile ticarette en ufak bir açık vermeyen banka farklı metotlarla devre dışı bırakılmaya çalışılıyor...