Piyasa oyuncuları, ekonomideki girdaptan ancak Merkez Bankası'nın faiz artışıyla çıkılabileceğini savunuyor.
Piyasalar adeta uçurumun kıyısında.. Yeni haftaya rekorla başlayan Dolar/TL ve Euro/TL'de sular durulmuyor. Mayıs ayından bu yana yükselişin yüzde 25'i bulduğu Dolar/TL kuru haftanın ilk işlem gününde 2.2505 seviyesini görürken, Euro/TL kurunda 3,0465 seviyesi görüldü, döviz sepetinde ise 2,65 sınırına yaklaşıldı.
Kur artışının ekonomide giderek artan maliyetinden endişe edilirken, enflasyon başta olmak üzere makro ekonomik göstergelerin olumsuz etkilenmesi bekleniyor. Piyasa oyuncuları, bu girdaptan ancak Merkez Bankası'nın faiz arttırmasıyla kurtulanabileceğini kaydediyor. Kurumların PPK öncesi faiz beklentilerine bakıldığında, politika faizinde yükseliş bekleyen iki kurumdan biri olan Morgan Stanley, yüzde 4,5 seviyesindeki politika faizinde 50 ile 100 baz puan arasında artış bekliyor. TEB ise politika faizinde yaklaşık 50 baz puan artış bekliyor. Nomura, Goldman Sachs ve RBS politika faizinin sabit kalacağını fakat koridorun üst bandında artışa gidileceğini öngörüyor. RBS üst bantta 100-200 baz puan, Morgan Stanley 200 baz puan, Nomura ve Goldman Sachs ise 50 baz puanlık artış bekliyor. Fakat siyasilerden gelen faiz artışına gidilmemesi gerektiğine ilişkin söylemler, TCMB'nin faiz artırmayacağı algısının güçlenmesine neden oluyor.
''POLİTİKANIN BASİTLEŞTİRİLMESİ LAZIM''
Ata Portföy Yönetimi Genel Müdürü Mehmet Gerz, bugünkü Merkez Bankası toplantısından 100 baz puan üzerinde faiz artışı ve politikanın basitleştirilmesini beklediğini belirtti. Yüzde 4,5 olan haftalık oranının anlamını kaybettiğini kaydeden Gerz, oranın kaldırılmasını ya da yükseltilmesini beklediğini dile getirdi. Dolar/TL'de moral bozulan seviyelere gelindiğini kaydeden Gerz, döviz kuru konusunda güvenli adımlarla moral sağlanmasının gerektiğini bildirdi. Türkiye'nin ekonomik politikasında ciddi reform gerektiği düşüncesinde olduğuna dikkat çeken Gerz, ''Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısı önemli bir eşik. Geçmişteki paradigmaların biraz kaldırılıp, yeni dönemde yeni zorluklar var ve daha basit, daha yüksek faiz politikasıyla seçime kadarki zorlu döneme bir önlem olarak başlaması gerektiğini düşünüyorum.'' değerlendirmesinde bulundu. Merkez bankasının gecelik faizinin piyasa gerçekleriyle uygunluğunu kaybettiğini kaydeden Gerz, faiz artışına gidilirse güven geldiği için 10 yıllık tahvil faizlerinin daha da aşağı gelebileceğine dikkat çekti. 2006'da Durmuş Yılmaz deneyimini hatırlatan Gerz, ''2006 yılında Durmuş Yılmaz, Merkez Bankası Başkanı olduğunda faizleri indirmişti sonra kurlarda çok sert bir yükseliş oldu. Onun üzerine önden yüklemeli ciddi faiz artışları yaparak onun önünü almıştı. Merkez Bankası o deneyime bir bakmalı. Öyle bir dönemde olduğumuzu düşünüyorum. O açıdan yarın 25-50 baz puanlık adımlarla faiz artışı yaparsa etkili olmayabilir. Şu an piyasa 100-150 baz puan arası artış bekliyor. Merkez Bankası, piyasa beklentisine uygun bir faiz artışı yapmalı ve de haftalık 4,5 olan faizi günün koşullarına uyumlu bir hale getirmeli'' dedi. Yüzde 4,5 seviyesindeki politika faizinin belirsizlik yarattığına dikkat çeken Gerz, seçimlere giderken işlerin zorlaştığı böyle bir ortamda Türkiye'nin karmaşık bir para politikası ile riske girmemesi gerektiğini belirtti. Gerz, Merkez Bankası'nın koridorun üstünü artırıp basitleştirip haftalığı ya kaldırmalı ya da gerçeklere uyumlu hale getirmesi gerektiğini söyledi.
''HAZİNE'NİN YÜKLÜ EUROBOND İHRACI YAPMASI GEREKİYOR''
ROK'larla oynamanın rezervleri gerçek anlamda artırmadığını bildiren Gerz, onun yerine Hazine'nin yüklü bir Eurobond ihracı yapması gerektiğine dikkat çekti. Gerz, ''İki hafta önce Endonezya 4 milyarlık Eurobond sattı. 4,5 kat talep geldi. Dünyada dolar bazlı gelişmekte olan ülke tahvillerine talep var. Bunu kullanıp Hazine'nin 2,3 milyar dolarlık ihraçla Merkez Bankası'nın rezervlerine katkı yapması lazım'' diye konuştu. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in roadshowa gideceğini kaydeden Gerz, pazarlama faaliyetinin etkisini kullanarak Eurobond satılmasının gerekli olduğunu ifade etti.
''ŞUBAT AYINDA FAİZ ARTIŞI GELEBİLİR''
Finans Portföy Genel Müdürü Tolga Kotan, bugünkü toplantıda faiz artışı beklemediklerini, Şubat ayında olabileceğini belirtti. TL tarafının zayıflaması karşılığında harekete geçebileceğini kaydeden Kotan, görüşünde olduklarını bildirerek başka mekanizmaları kullanabileceğini söyledi. Döviz rezervleriyle ilgili mekanizmayı düzenleyerek bu tür aksiyonlar yapabileceği görüşünde olduğunu kaydeden Kotan, üç milyar dolarlık döviz satışının yeterli olmadığını ifade etti. Merkez Bankası'nın bunun yanında faiz artışı dahil diğer mekanizmaları da devreye sokması gerektiğine dikkat çeken Kotan, gelişmekte olan ülke para birimlerinden TL'nin daha fazla değer kaybettiğini belirterek Merkez Bankası'nın bu adımı atmasıyla TL'de negatif ayrışmanın önüne geçebileceğini belirtti. Üst bant tarafında piyasa beklentilerinin 50-100 baz puan arasında değiştiğini kaydeden Kotan, para biriminde son dönemde değer kayıplarını telafi edecek bir durum olursa 150'nin üzerinde 200 hatta 300 baz puanlık artırımların olabileceğini söyledi. Öte tarafta yavaşlayan bir ekonomi olduğunu bildiren Kotan, şimdilik artış gelmesinin mümkün olmadığını belirtti.Dünyadaki global sistem değişmediği sürece, Türkiye'nin de dahil olduğu gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinin değer kazanımlarının zor olduğunu dile getiren Kotan, faiz artışının TL'deki daha fazla değer kaybını sınırlayacağını söyledi.
''KURDAKİ YÜKSELİŞ DAHA FAZLA ZARAR VEREBİLİR''
Notus Portföy Yönetici Ortağı ve Genel Müdürü Murat Sağman, Merkez Bankası'nın faiz artışı yapmasa bile sonraki toplantılar için yönlendirme yapmasını beklediğini belirtti. Yükselen kurların enflasyona negatif yansıyacağına dikkat çeken Sağman, diğer gelişmekte olan ülkeler reel faiz verirken, Türkiye'nin reel faiz vermediğini ifade etti. Sağman ''En önemli örnek Brezilya. Brezilya'da enflasyon yüzde 6,5-7 civarında, faizi yüzde 10,5. Bizim faizimiz yüzde 7,75 enflasyonumuz da yüzde 7,5-8. Onun için bence faiz 150-200 baz puan arasında artmalı. Faiz artarsa büyümeye negatif etkisi olacaktır ama kurun değer kaybetmesi mi büyümeyi negatif etkileyecek, faizin 150-200 baz puan artması mı etkileyecek düşünmek lazım. Merkez Bankası bunun kararını verecektir. Kurun bu kadar yükselmesi ekonomi için hiç iyi değil'' diye konuştu.
Piyasada son yaşanan hareketlerden sonra Merkez Bankası'nın faiz artırabileceğini bildiren Sağman, Merkez Bankası'nın gittikçe faiz arttırmayarak daha geç kalacağını, ileride daha fazla maliyetli olacağını düşündüğünü ifade etti. Sağman, ''Eğer daha sonra yapacağım diye düşünüyorsa bence bir an önce yapması lazım. Çünkü son yaşadığımız hareketlilik ekonomimize negatif yansıyacak. Zor bir karar, büyümeyi etkileyebilir. Kurun bu kadar yükselmesi daha fazla zarar verebilir. En çok veri setine sahip olan Merkez Bankası mutlaka doğru karar verecektir diye düşünüyorum. Çünkü zaman geçtikçe bunların hepsi bizim alehimize işliyor'' değerlendirmesinde bulundu.