Financial Times: "Türkiye, Brezilya, Mısır.. Tüm bunlar bir tesadüf olamaz!"

Financial Times yazarlarından Stefan Wagstyl, Türkiye ve Brezilya'daki gösterileri gelişmekte olan ekonomilerde görülen protesto eylemlerinin ışığında değerlendiriyor.

FT: Türkiye, Brezilya, Mısır, tüm bunlar bir rastlantı olamaz

“Artan refah her zaman daha özgürlükçü bir siyaset getirmiyor” başlığını taşıyan yazı, “Dünyanın gelişmekte olan pazarları daha önce görülmemiş protestoların pençesinde” tespitiyle başlıyor ve şöyle devam ediyor: Bugün Brezilya, birkaç gün önce Türkiye'ydi. Ondan önce de Rusya, Endonezya, Hindistan ve Güney Afrika. Bu ülkelerin hepsi son bir yılda büyük gösterilere sahne oldu. Ondan önce de Arap Baharı vardı. Farklı siyasi, ekonomik ve sosyal koşullara sahip ülkeler arasında benzerlikler kurmak tehlikeli. Rusya lideri Vladimir Putin geçen yıl üçüncü kez seçilmiş olsa da, otoriter rejimi Brezilya, Türkiye, Hindistan ve hatta Endonezya'da görülen demokratik çoğulculuğa pek benzemiyor. Türkiye ve Ortadoğu'da anahtar önemde rol oynayan İslamcı güçler, başka yerlerde kayda değer değil. Güney Afrika Apartheid rejiminin zehirli mirasının acısını çekiyor. Brezilya ve Rusya'da göstericilerin hedefi resmi düzeydeki yolsuzluk. Hindistan ve Endonezya'da ise sorun kesilen yakıt yardımlarıydı.

TESADÜFTEN FAZLASI

Financial Times yazarı, gelişmekte olan ülkelerdeki bu farklı sorunlara karşın, bu protesto dalgasının bir tesadüften fazlası olduğu görüşünde. Gösterilerin diğer gösterileri beslediğini belirten Waghstyl, 1960'ların sonunda Avrupa'da görülen eylemler ve 1989-1991 yılları arasında Doğu Avrupa'da görülen komünizm karşıtı gösterilerin hızla sınırları aştığını hatırlatıyor.

“Yetkililer bilgiyi bastırmak için hızla hareket geçebiliyor. Körfez ülkeleri Arap Baharı sürecinde bunu yaptılar. Ama mobil iletişim ve internet eylemcilere avantaj sağladı” diyen yazar şöyle devam ediyor: Eylemler, ekonomik sıkıntı çekildiği bir dönemde yapılıyor. Gelişmekte olan ekonomiler kalkınmış dünyadan daha hızlı büyüyor ama onlar da, Arap ülkelerinde gençler arasındaki işsizlikten, Brezilya'daki yetersiz kamu hizmetleri ve Hindistan'da sübvansiyonların büyüttüğü bütçe açığına, mali zorluklarla yüz yüze. Suudi Arabistan'ın başını çektiği birkaç petrol zengini ülke protestoları büyük kamu harcamalarıyla bastırabilir ama diğer hükümetler taviz vermek zorunda.

UZUN SÜRELİ İKTİDARLARIN SONUCU

Stefan Wagstyl gösterilerin bir nedeninin de, eylemlerin görüldüğü ülkelerde uzun süredir iktidarda bulunan hükümetlerin gençlere miadını doldurmuş gibi görünmesi olabileceğini belirtiyor ve Putin'in 2000, Erdoğan'ın 2002, Brezilya'da da İşçi Partisi'nin 2003'ten bu yana iktidarda bulunduğunu hatırlatıyor. Güney Afrika'da da Afrika Ulusal Kongresi'nin 1994'ten bu yana ülkeyi yönettiğini belirtiyor.

Yazı şöyle sona eriyor: Güney Afrika, Brezilya, Türkiye ve Rusya'da kişi başına düşen yıllık gelir 12-18 bin dolar düzeyinde. Bu düzey yükselen orta sınıfın daha fazlasını talep ettiği bir seviye. Temel ihtiyaçları büyük oranda giderilince, daha geniş bir çerçeveden bakmaya başlıyor, daha iyi kamu hizmeti, sosyal özgürlükler, siyasi katılım ve polis zulmüne son verilmesini istiyorlar. Tarih bu taleplerin ekonomik kalkınmanın normal, doğal sonuçları olduğunu gösteriyor. Ama hiç şüphesiz tarih geleceği belirlemiyor.

Rusya ve Çin gibi hammadde zengini ülkeler siyasi özgürleşmeye direnmekte başarılı olabilirler ki bazı Körfez ülkeleri bunu başardı. Sosyal, siyasi ve ekonomik özgürleşme yanlıları için hiçbir şey garanti değil. Ama zaman onların yanında.