Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Başbakan'ın faiz indirimi sözlerini desteklediğini bildirdi
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, "Faizlerin olması gereken zamanda Türk ekonomisinin kaldırabileceği oranlara inmesinin, üretimimizi, yatırımımızı ve tüketimimizi destekleyici etkisi olduğuna inanıyorum. Sonuç olarak Başbakanımızın bu sözünü destekliyorum" dedi.
Zeybekci, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi'nin ev sahipliğinde düzenlenen toplantıda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Doların seçim sonrasındaki seyrine ilişkin Zeybekci, ihracatı destekleyici, ithalatı cazip olmaktan çıkartıcı bir seviyenin, 2,15-2,25 aralığının kendileri için iyi olduğunu söyledi.
TCMB'nin doları bu seviyelerde tutmak için elinde yeterince enstrüman olduğunu dile getiren Zeybekci, bu aralığın korunması gerektiğinin altını çizdi.
Nihat Zeybekci, teşvik sistemine ilişkin bir soru üzerine ise şunları kaydetti:
"2013 yılında Türkiye'nin hizmet ihracatından sağladığı gelir 46 milyar dolar civarında. Biz bu noktaya 10 yılda 10 milyar dolarlardan geldik. Bakanlığımızın 2013'te verdiği desteklerin toplamı 930 milyon liradır. Türkiye'nin vermesi gereken desteklerin toplamda ihracatımızın yüzde 1'i olması gerektiğine inanıyoruz. Bunun da doğrudan ihracata destek, yani ihracatımızın geleceğini inşa edici destekler şeklinde olması gerektiğine inanıyoruz. Tarım Bakanlığımızın yapması gereken destekleri Ekonomi Bakanlığımızın yapmasını yanlış buluyoruz. Onun için önümüzdeki dönemde desteklerle ilgili çok daha geniş bir çalışmamız var. Bunu da tabii ki sektörlerimizle beraber yapacağız."
- "2014 yılı Türkiye için çok olumlu olacak"
Zeybekci, 2014 yılına ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, Türkiye'yi her şeyiyle çok olumlu bulduğunu söyledi. Sektörün içinden geldiğini anımsatan Zeybekci, "Türkiye'deki tüm ekonomik gelişmelerin olumlu ve olumsuz dalgalarının hepsini hissederek geldim. 2014 yılı her alanda Türkiye ekonomisi için son derece pozitif bir dönem olacak" diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın faizlere ilişkin açıklamasının sorulması üzerine ise Zeybekci, şunları kaydetti:
"Hiçbir ülkenin vatandaşı, özellikle o ülkenin Başbakanı veya Ekonomi Bakanı, o ülkede faizlerin yüksek olmasından dolayı mutlu olmaz. Yüksek faiz demek düşük yatırım, düşük üretim demek. Yani ekonominin olması gereken tüm artılarının üzerinde olumsuz bir göstergedir yüksek faiz. Şu anda Türkiye'nin bu süreçte TCMB'nin elinde yeterli bir aralığın olduğuna inanıyorum. TCMB, yüzde 12 ile yüzde 10 seviyelerinde oynayabilir ve 'borç verme faizlerini fiili olarak yüzde 10 uyguluyorum' diyerek zaten böyle bir rahatlamayı yapabilir diye düşünüyorum. Ama Türk ekonomisi rahatladığında TCMB bunları değerlendirecektir. Faizlerin olması gereken zamanda Türk ekonomisinin kaldırabileceği oranlara inmesinin, üretimimizi, yatırımımızı ve tüketimimizi destekleyici etkisi olduğuna inanıyorum. Sonuç olarak Başbakanımızın bu sözünü destekliyorum."
Bunun TCMB'ye müdahale anlamına gelmediğini ve sadece kendi görüşlerini aktardıklarını ifade eden Zeybekci, Türkiye'deki yatırımın nelerden etkileneceğini gayet iyi bilen insanlar olarak faizlerin "olağanüstü hal dönemi" geçtiğinde aşağı yönlü düşüş beklentisinin tüm ekonomide var olduğunu söyledi.
Bakan Zeybekci, TCMB'nin faiz indirimine gitmesiyle bağımsızlığının yok olup olmayacağına ilişkin bir soruyu ise şöyle yanıtladı:
"17 Aralık süreciyle başlayan dönemde Türkiye ekonomisi üzerinde oynanan spekülatif hareketlere TCMB olağanüstü toplantı yaparak cevap vermişti. Bu beklentilerin üzerinde bir faiz artışıydı. O dönemde biz bunu Türkiye'nin katlandığı bir maliyet olarak görüyoruz. Bunun bir an önce düzeltilmesini istemek bir Başbakan'ın en doğal beklentisidir. Başbakanımız bugüne kadar TCBM'ye hiçbir zaman emir vermemiştir. Bizim de öyle birşey söylememiz söz konusu değildir. Türkiye'de faizlerin düşmesiyle Türkiye'nin katlandığı bu maliyetin aşağı düşmesini beklemek son derece masumane bir taleptir. Ancak bunun ne zaman ve ne kadar olacağını belirlemek TCMB'nin yetkisindedir. Kanunlar böyle söylüyor. Başbakanımızın bu yöndeki açıklaması son derece haklıdır. Faizlerin yükselmesini Türk ekonomisi için iyi bulmamam da ayrı bir olaydır."
- "Türkiye 2023'te ilk 10'da olmasa bile 2030'da ilk 8'de olur"
Mayıs ayından itibaren Türkiye'de herkesin beklemeye geçtiğini ve Türkiye'nin tedirgin edildiğini anlatan Bakan Zeybekci, "Yapılmak istenen de buydu zaten. Türkiye'nin bu ileri yürüyüşünün rahatsız ettiği kesimler vardı ki Türkiye engellenmek istendi. Bu beklentiler de inşallah hızlı bir şekilde geçer" ifadelerini kullandı.
Zeybekci, 2023 hedeflerinin ulaşılabilirliği hakkında da değerlendirmelerde bulunarak, artık Türkiye'nin sadece oyuncu olduğu bir ekonomiden oyunun kurallarını belirlediği bir ekonomiye geçiş sürecinde olduğunu vurguladı.
"Türkiye bu evrimi tamamlayabilirse, 2023'te ilk 10'da olmasa bile 2030'da ilk 8'de olur. Avrupa'da ilk 2 büyük ekonomiden biri olmaya en önemli adaylardan biriyiz bu coğrafyada. Çünkü Türkiye inanılmaz bir hazinenin içerisinde oturuyor" diyen Zeybekci, bu potansiyeli olan ve bu geleceği vadeden tek ülkenin Türkiye olduğunu söyledi.
Türkiye'nin koyduğu tüm hedeflerin ülkenin kendi imkanlarıyla iç dinamikleriyle yakalayabileceği hedefler olmadığını vurgulayan Zeybekci, en büyük sorununun "düşük tasarruf" olduğunu belirtti.
Zeybekci, Türkiye'nin hedeflerine doğru gidebilmesi için kendine ortaklar, yeni imkanlar ve kaynaklar bulmak zorunda olduğunun altını çizerek, "Yoksa Türkiye'nin kendi kabuğu içerisinde, kendi tasarruflarıyla, kendi ihracatıyla yapabildiği şey bu kadardır. AB-ABD Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı'nın (TTIP) Türkiye olmadan imzalandığında Türk ekonomisinin olumsuz etkilenmesi kaçınılmazdır. Onun için Türkiye eş zamanlı olarak ABD ile STA imzalarsa uğrayacağı zararı minimize edecek. Türkiye kesinlikle ABD ile STA imzalamalı diye düşünüyoruz" diye konuştu.
Mayıs-haziranda ABD'li mevkidaşıyla bir görüşmeleri olacağını bildiren Zeybekci, görüşmede olmazsa olmaz gündem maddelerinden birinin TTIP olacağını belirtti.
Gümrük Birliği ile yaptıkları görüşmelerde gümrük birliği kapsamı dışında tutulan alanlar da olduğunu dile getiren Zeybekci, bunları görüşmeyi de gündemlerine aldıklarını ve bunun da çok önemli bir gelişme olduğunu söyledi.
- "Artık 2023'ün başlama düğmesine basılmıştır"
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch'in Türkiye'nin kredi notunu "BBB-" olarak teyit etmesini ve not görünümünü de "durağan"da bırakmasına ilişkin değerlendirmesinde Nihat Zeybekci, şunları kaydetti:
"Geçtiğimiz günlerde Türk bankalarının yurt dışı borçlarıyla ilgili bir yorum yapılmıştı. Bunun yakın gelecekte sıkıntı yaratabileceğine ilişkin bir görüş vardı. Ben bu görüşe katılmıyorum. Türkiye'deki imkanları, kaynakları tam olarak bilmedikleri, Türk şirketlerimizin, özel sektörümüzün bu konuda ne kadar muhafazakar ve tedbirli olduğunu bilmemelerinden kaynaklanıyor. Bu kadar çalkantıların içinden geçen Türkiye'nin bir yerlerinin kırılmış olması lazım diye düşünüyorlardı. Birşey olmadı… Türkiye bu süreçleri yaşadı ve hiçbir şey olmadan 30 Mart'ı geçti. Şu anda Türkiye ekonomik olarak çok başka başlangıçların eşiğindedir. Artık 2023'ün başlama düğmesine basılmıştır.
Diğer taraftan kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'ye gelince biraz ketum davrandığını düşünüyorum. Aynı şekilde yerlerde sürünen veya hakikaten darmadağın olan bir Yunanistan'a, İspanya'ya karşı ne kadar cömert davrandıklarını, teşvik edici, provoke edici, o tarafa sermaye yönlendirici davrandıklarını da biliyoruz. Ama yine de onların bu eleştirilerini de Türkiye ekonomisi için önemli buluyoruz."
- "Türkiye enerji sağlayıcı, enerji transfer eden ülke haline gelmek istiyor"
Türkiye'nin gelecekte enerjiyle ilgili ihtiyacını sürdürülebilir şekilde özellikle düşük maliyetle garanti altına almak için çalışmalar yaptığının altını çizen Zeybekci, şöyle devam etti:
"Gerek Kuzey Irak gerek kardeş ülkelerimizle olan ilişkilerimizde en önemli gündem maddemiz enerji maliyetlerini aşağı çekmek. Ama bunu çekerken tek başına oralardan enerji alıcı olmak istemiyoruz. Onlarla beraber dünyada enerji aktörü olmak istiyoruz. Kuzey Irak ile Türkiye, Türkmenistan ile Azerbaycan ile Kazakistan ile Türkiye enerji sağlayıcı, enerji transfer eden ülke haline gelmek istiyor. Sürdürülebilirlikten kastım bu. Çok uzun vadeli satın alma anlaşmaları yapmak değil. Çok uzun vadeli birliktelik anlaşmaları yapmak. Onun için Türkiye gerek Güney Akım Projesi gerek TANAP ile ilgili çok önemli adımlar atıyor."