AB, malî kriz nedeniyle büyük güven kaybı ile karşı karşıya. Halkın siyasetçilere olan öfke ve güven kaybından en çok faydalananlar ise AB karşıtı siyasi partiler.
2009 yılındaki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde hissedilen Avrupa karşıtı eğilim, euro krizi ile AB içinde daha da güçlendi. Yapılan son anketler, Avrupa'da, Birlik’e olan güvenin AB tarihinin en düşük seviyelerinde olduğunu gösteriyor.
Washington merkezli araştırma kuruluşu Pew Research Center tarafından 7 AB üyesi ülkede yapılan bir araştırmaya göre, AB yanlısı vatandaşların oranı artık sadece yüzde 45 dolaylarında. Oysa bu oran bir önceki yıl yüzde 60’larda seyrediyordu. Araştırmaya Almanya, Fransa, İspanya, İngiltere, Polonya ve Çek Cumhuriyeti’nden 7 bin 600 kişi katıldı.
Birçok Avrupalı gözlemci AB’ye olan güvenin giderek azalmasını, euro krizine bağlıyor. Pew Research Center araştırmacıları ise bu değerlendirmede bir adım daha öte gidiyor ve işin euronun kurtarılmasını çoktan aştığını, sorunun AB'deki bütünlüğün ciddi oranda bozulmuş olmasında yattığına dikkat çekiyor.
Araştırmacılar, Avrupa’nın hedefindeki ortak siyasi birliğin tehdit altında olduğuna işaret ediyor ve değerlendirme raporunda "Son 50 yılı aşkın bir süredir uğraşılan Avrupa Birliği projesi, euro krizinin en büyük kurbanıdır" ifadesine yer veriliyor.
Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Elmar Brok ise Avrupa karşıtlarının giderek seslerinin yükselmesinde malî krizin yanında, krizin ortaya çıkardığı sosyal sorunlar gibi daha derin sebeplerin de olduğunu düşünüyor. Brok "Bu gelişme, aynı zamanda siyasetin güven kaybetmesi sorunu ile de yakından ilişkilidir. Bunu sadece Avrupa ile sınırlandırmamak lazım. Bu gelişmeler, demokratik siyasetçilerin, yürütülen politikalarla halkın güvenini yeniden kazanmak zorunda olduğunu gösteriyor" diyor.