Türkiye’de şimdiye kadar verilen rekabet cezaları 800 milyon TL civarındayken, yalnızca bankacılık soruşturmasında bu yıl 1.2 milyarlık ceza verildi
Rekabet Kanunu’na aykırılığın yaptırımları ağırlaştıkça Rekabet Kurulu’nun rekabeti ihlal eden şirketlere kestiği cezalar da her geçen gün katlanarak artıyor. Üstelik ceza yalnızca şirketlere değil, çalışanlara da verilebiliyor. Şirket değerlemeleri üzerinde rol oynayacak büyüklüğe ulaşan cezalar, 2011’de tavan yaparken, henüz 2013’ü yarılamadan ise geçmişteki tüm cezaların toplamını aşacak miktara ulaştı. 2000’lerin başında Rekabet Kurulu’nun verdiği cezaları usul eksiklikleri ile iptal eden Danıştay’ın son yıllarda bu tutumunu değiştirmiş olması, Kurul’un özgüveninin artmasını sağladı.
Türkiye ve dünyadaki rekabet cezalarını değerlendiren ACTECON Rekabet ve Regülasyon Danışmanlık firması Ortağı Ali Ilıcak, rekabet ihlaline dayanak gösterilen delillerin kime ait olduğu konusunda şirket sahibi-yönetici-çalışan ayrımı yapılmadığından, işin doğal bir parçası zannedilerek kaleme alınan e-postadaki birkaç satırın bile şirketlerin yüklü miktarda ceza almasına sebep olabildiğini söyledi. Ilıcak, “Çözüm Rekabet Kurumu ani bir baskınla kapılarını çalmadan evvel şirketlerin mevcut riskleri belirlemesi ve kurumsal uyum bilincini oturtmasından geçiyor” dedi.
Cezaların dağılımına bakıldığında, en çok ceza alan sektörlerin bankacılık, otomotiv ve telekomünikasyon olarak karşılarına çıktığını ifade eden Ilıcak, “Ayrıca iki ayrı soruşturmada yöneticilere de ceza verildi. Son yıllarda rekor seviyeye ulaşan bu cezalar, Rekabet Kurumu’nun uygulamasının artık iyice oturmasından ve yargının vize vermesinden kaynaklanıyor” şeklinde konuştu.
Türkiye’de şimdiye kadar verilen toplam ceza miktarı bu yıla kadar 800 milyon TL civarındayken, bu yıl yalnızca bankacılık soruşturmasında verilen 1.2 milyar TL cezanın toplam miktarı 2 milyar TL’nin üzerine çıkardığını belirten Ilıcak, Avrupa’da ise bu rakamın 19 milyar Avro’nun üzerinde olduğunu söyledi. Ali Ilıcak, Rekabet Kurulu’nun şirketlere yine de Avrupa Birliği’ne kıyasla insaflı davrandığının söylenebileceğini kaydetti.
Türkiye’de büyük adımlarla ilerleyen rekabet politikası karşısında şirketlere nefes aldıracak yöntemin rekabet uyum programları ve pişmanlık müessesesi olduğunu ifade eden Ilıcak, şunları kaydetti: ”Karteli rakibinden önce Rekabet Kurumu’na haber veren şirketin hiç ceza almadan kurtulduğu pişmanlık mekanizması, artık Avrupa’da neredeyse tüm soruşturmaların çıkış noktasını oluşturuyor. Amerika’da ise bu cezaların yanında bir de hapis cezası var. Rekabet ihlallerinden dolayı 300’e yakın şirket yöneticisinin hapse girdiği Amerika’da şirketler, tüketicilerin toplu olarak açtıkları tazminat davalarından daha çok çekiniyor.”
Türkiye’de yükselen rekabet cezaları karşısında çözümünün, Kurum’un önerdiği şekilde uygulanan Rekabet Uyum Programları olduğunu söyleyen Ilıcak, böylelikle uzmanlık gerektiren bu hukuki ve iktisadi alanda daha önceden destek alan şirketlerin, rekabet kurallarına cezalarla merhaba diyenlere göre daha avantajlı durumda olduklarını belirtti.