Gezi Parkı olaylarının ekonomiye yansıması konusunda farklı görüşler öne sürülmeye devam ediyor.
Uzmanlar olayların patlak verdiği günlerde ABD Merkez Bankası'nın tahvil alımları ile ilgili kritik kararının açıklandığına dikkat çekerek, piyasalardaki çalkantılarda her iki olayın da baskı oluşturduğunu düşünüyor. Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Öztürk, Gezi olaylarının doğrudan faiz ve borsalara etkisini ölçmenin mümkün olmadığını belirtirken, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Süleyman Yaşar, Türkiye'nin güçlü kamu maliyesi ile iç ve dış şokları yumuşatarak atlattığını söyledi. Gezi Parkı eylemlerinin başladığı 27 Mayıs'ı borsa 90 bin 546 puandan tamamladı. Hararetin arttığı 31 Mayıs'ı da 85 bin 990 puandan kapadı. Taksim'de kalabalığın arttığı dönemde hisse satışlarındaki yoğunluk dikkat çekti. 3 Haziran'da BIST ilk seansa yüzde 6,5 kayıpla 80 bin 463 puandan girdi, günü de yüzde 10,47 kayıpla 76 bin 983 puandan noktaladı. Endeks, Erdoğan'ın eylemcilerle bir araya geldiği 12 Haziran'da ise yüzde 2,45 değer kazandı ve 76 bin 880'i gördü. Ancak bu artış kısa vadeli oldu. BIST, 13 Haziran'ı yüzde 0,51 kayıpla 76 bin 488 puandan uğurladı. Hükümetin plebissit önerisi sunduğu, protestocuların bir bölümü ile anlaşmaya vardığı, polisin Gezi Parkı'nda kalmakta direnen marjinal gruplara müdahale ettiği 16 Haziran'ın ertesinde de borsa yüzde 1,77 değer kaybetti, günü 78 bin 946 puandan tamamladı. Bu bilançoyu büyütecine alan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Gezi olaylarının hisse senedi piyasalarına 1,35 milyar dolara mal olduğunu açıkladı.
Öte yandan ABD Merkez Bankası FED'in Başkanı Ben Bernanke'nin tahvil alımlarını sınırlanacağını, 2014 ortalarında sonlandırılacağını ilan ettiği 20 Haziran'da BIST yüzde 6,82 değer yitirip 73 bin 461 puana çekildi.
Söz konusu dönemde borsanın yanında döviz piyasası da oldukça hareketlendi. 27 Mayıs'ta ABD Doları 1,8455 TL, Euro 2,3882 TL idi. Şiddetin tırmandığı 31 Mayıs'ta dolar 1,8732 TL, Euro 2,4266 TL'ye dayandı. 3 Haziran'da ABD Doları 1,8907 TL, Euro 2,4629 TL'yi buldu. Pankart gerginliğinin yaşandığı 11 Haziran'da ABD Doları güne 1,8943 TL, Euro 2,515 TL'den başladı. Sonrasında Merkez Bankası, ek parasal sıkılaştırma önlemine başvurdu. Buna uyumlu ABD Doları 1,891 TL, Euro 2,5091 TL oldu.
Başbakan Erdoğan'ın eylemcilerin taleplerini dinlediği 12 Haziran'ı ABD Doları 1,8773 TL, Euro 2,5022 TL'den kapattı. Hem Merkez Bankası'nın müdahalesi hem Erdoğan'ın eylemcilerle görüşmesi ile artışlar bir miktar frenlendi. 13 Haziran'da ABD Doları 1,8654 TL, Euro 2,4819 TL'ye çekildi. Olayların kısmen önü alınsa da Bernanke'nin tahvil alımlarına dair açıklaması ile 20 Haziran'da ABD Doları 1,94 TL'ye, Euro 2,55 TL'ye tırmandı.
Bu arada güvenli liman olarak görülen altın fiyatı da bir hayli oynadı. 24 ayarın gram fiyatı 27 Mayıs'ta 82,8 lira iken, 31 Mayıs'ta 86,2 liraya ulaştı. Bu meblağ 3 Haziran'da 85,4, 12 Haziran'da 84,9 TL, 13 Haziran'da 84,3 TL, 17 Haziran'da 83,9 lira idi.
Diğer yandan Mayıs ayında 4,6'ya tekabül eden faiz oranları da Haziran ayında 8,6'yı gördü.
"EN BÜYÜK MALİYET, ÜLKENİN İMAJININ SARSILMASI"
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Zaman Gazetesi Yazarı İbrahim Öztürk, Gezi olaylarının doğrudan faiz ve borsalara etkisini ölçmenin mümkün olmadığını kaydetti. Bununla birlikte özellikle uluslararası arenada oluşturulan imaj sarsılmasını daha çok önemsediğini vurgulayan Öztürk, "Çünkü bu olaylar FED'in kararları ile aynı döneme denk geldi. Her halükarda Türkiye'de böyle bir kayıp olacaktı. Bu kadar mı olacaktı? Onu ölçmek mümkün değil." dedi.
Gezi Parkı olaylarında negatif algının olmasının ekonomi ile ilgili tepkiyi artırdığını da ifade eden Öztürk, "Türkiye'nin Gezi Parkı olayları için esas ödediği bedel imaj kaybı, erozyonu ile ilgili. Yoksa borsa ve faiz cephesinde olaylar bu kadar olmasa da buna yakın seviyelerde olacaktı. Türkiye bu tepkiyi vermeye açıktı. Yani 'Hay Allah bu nereden çıktı?' diye bir durum yok. FED, bu kararları aldığında zamana yayılarak gelen sıcak paranın bir anda ve sert şekilde çıkacağı biliniyordu. Ama ilginçtir o çıkış, başka bahaneler eklendiğinde daha sert ve agresif oluyor, daha fazla zarar veriyor." şeklinde konuştu.
Bununla birlikte bazı uyarıları yapmaktan da geri kalmayan Öztürk, şöyle devam etti:
"Benim için bu olayların en büyük maliyeti ülkenin uluslararası arenada imajının sarsılmasıydı. Türkiye ile ilgili algılamalar eskiye döndü. İmaj kaybının bedeli ölçülemez. Türkiye için en ağır olan şey budur. Yoksa kayıplar ne borsa ile ne faizle ölçülebilir. Çok yabancı arkadaşlarım ‘iyi misin, hayatta mısın' diye aradı. Basit bir ağaç eylemi, şiddet olayı olarak dünyaya yansıdı. Türkiye, o anlamda basiretsiz duruşla böyle bir konjonktürde çok fazla malzeme verdi panik havası için. O hava yavaşlamıyor. Siyasi basiretsizlik ve dünyadanın o damarı Türkiye'nin aleyhine beslenmeye devam ediyor, derinleşmeye devam ediyor."
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Süleyman Yaşar da Gezi Parkı olaylarının FED Başkanı Ben Bernanke'nin açıklamaları ile birleştiğine işaret etti. Yaşar, “3 Haziran'da Gezi Parkı olaylarından yararlanan faiz lobisi BIST'ta yüzde 10,4 oranında crash oluşturdu. Bu crashın ardından hisse senedi fiyatlarında meydana gelen gerileme bir yerde Bernanke'nin açıklamaları ile de birleşti ve Türkiye ekonomisine olumsuz etki yaptı.” dedi. Olayların ekonomiye maliyetleri ile ilgili net bir rakam ortaya koyulamayacağını aktaran Yaşar, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bernanke'nin açıklamalarının ardından gelişmekte olan ülkelerden para çıkışı oldu. TL'nin değer kaybı diğer ülkelere göre sınırlı kaldı. Hindistan, Endonezya ve Brezilya çok etkilendi. Türkiye, kamu bütçesi güçlü ve dayanıklı olduğu için çok etkilenmedi. Yani burada Bernanke ve Gezi Parkı etkisi birleşti ancak Türkiye, bütçe açığı olmadığı için, kamu borç yükü gerilerde olduğu için durumdan diğer ülkelere göre daha sınırlı oranda etkilendi. Eğer bütçe açığı Hindistan, Endonezya, Brezilya gibi olsa, borç yükü onların seviyesinde olsa yüzde 70-80 gibi ekonomimiz bu olaylardan çok daha olumsuz etkilenirdi. Benzer olay 2006'da da oldu. O dönem ekonomi olaylardan daha çok etkilenmişti. Türkiye mali disiplini devam ettirdiği takdirde bu tip olaylardan fazla etkilenmez. Çünkü bu tip olaylardan etkilenen kamu borç yükü, bütçe açığı olan ülkeler."
Süleyman Yaşar, Türkiye'nin güçlü kamu maliyesi ile iç ve dış şokları yumuşatarak atlattığını sözlerine ekledi.