25 yıl sonra Amerikan Doları büyük ihtimalle hala dünyanın rezerv parası olacak bunun en büyük göstergelerinden biri de dolaşımda bulunan basılı dolarların yarısının ABD dışında olması olarak gösteriliyor.
Şu anda dolaşımda 1,2 trilyon basılı ABD doları bulunuyor. Bu miktarın yüzde 77’si ise 100 dolarlık banknotlar halinde basıldı. Fed ekonomisti Ruth Judson’ın verilerine göre ise 100’lük banknotların yarısından çoğu, tam olarak üçte ikisi ülke dışında bulunuyor.
Yani dolaşımda bulunan ABD paralarının miktar olarak yarıya yakını, bir başka deyişle 610 milyar dolar dünyada diğer ülkelerde bulunuyor.
“ABD dolarına olan ilgi artacak” diyen ConvergEX piyasalar başstratejisti Nicholas Colas bu durumun dünyada “altın, petrol ve silahların dolarla satıldığı sürece” değişmeyeceğini iddia etti.
“Sonuç olarak paranın güvenilir olması gerekir” diyen Colas, ABD’nin tarihe bakıldığında borcunu ödeme konusunda en başarılı ülke olduğunu söyledi.
Merkez Bankası, 2012 yılında Başbakan'ı dinleseydi bu kadar dalgalanma olmayacaktı.
Kafası karışanlar soruyor: "Peki dolar ne zaman beklenen seviyelere gerileyecek?" İşte uzmanların dolarla ilgili dikkat çektiği o tarih...
Faiz Lobisi'nin düne kadar 'kur baskısı yüzünden KOBİ'ler batacak' diye bağırdığını şimdi ise tam tersi bir tutum ile 'aşırı faizden KOBİ'ler batacak' diye farklı bir söylem geliştirdiğini söyleyen Yaşar, ''Bu adamların ekonomiyle alakaları yok. Bunların amacı farklı. Amaçları hükümeti düşürmek.
Merkez Bankası'nın aşırı yüksek faiz artışı ile gerçekleştirdiği müdahalenin hemen sonrasında dövizde yaşanan ufak çaplı düşüşlerin ardından dolar ve Euro kademeli olarak yine belli bir seviyenin üzerine çıktı.
Geçtiğimiz günlerde Merkez Bankası'nın olağanüstü toplanarak aldığı faiz artırımı kararından sonra dolar 2.26 seviyelerinden 2.18'e, Euro ise 3.09 seviyelerinden 2.98'e kadar gerilemişti. Ancak dövizdeki bu düşüş çok kısa sürdü. Yaşanan kısa süreli düşüşün ardından kademeli şekilde tekrardan yükselişe geçen dolar yeniden 2,27 seviyelerine dönerken Euro ise 3 TL'nin üzerine çıkarak 3.06 seviyesine yükseldi.
Öte taraftan Morgan Stanley'in yayınladığı rapora göre Kırılgan 5'li içinde dolara karşı en fazla değer kaybeden para biriminin Türk Lirası olduğu belirtildi. Rapora göre TL'de dolara karşı değer kaybı yüzde 21,13 olurken bunu yüzde 19,85 ile Endonezya Rupisi, yüzde 14,89 Brezilya Reali, yüzde 14,16 ile Güney Afrika Randı ve yüzde 11,6 ile Hindistan Rupisi takip etti.
Hal böyle olunca vatandaşın da kafasında ''Yapılan onca faiz artırımına karşılık Dolar'da gerçekleşmesi beklenen düşüş bu kadar mı?'' olacaktı şeklinde sorular oluşmaya başladı.
Konuyla alakalı görüşlerine başvurduğumuz ekonomistler ise iki tarihe dikkat çekti. Ekonomistler, Merkez'in aşırı faiz artırımı kararından sonra dolarda dengenin oturacağı dönemle ilgili 30 Mart'ı işaret ederken, Kırılgan 5'li de dolar karşısında en fazla değer kaybeden para birimin Türk Lirası olmasının sebebini ise 17 Aralık'a bağladı.
DOLAR'DAKİ DÜZELME 1-2 AYI BULABİLİR
Bugün yaşananların aynısının 2006 yılında da yaşandığını söyleyen Ekonomist Süleyman Yaşar, küresel düzeyde düzelme olmadan Türkiye'de de düzelme olmasının beklenemeyeceğini ifade ederek, "2006'da bu süreç 1-2 ay kadar sürmüştü. Aynı şey bugün içinde geçerli. Tabi burada Çin'in durumuda önemli. Çin'deki yavaşlamanın Hindistan, Brezilya gibi gelişmekte olan ülkelere etkisi olacaktır. Öte taraftan Amerika'nın borç tavanı sorunun da çözülmesi gerekiyor.'' dedi.
2 LİRA VE ALTINA İNEBİLİR
Merkez Bankası'nın faizleri çok yüksek oranda artırdığına dikkat çeken Yaşar, piyasalarda söz konusu düzelmenin tam anlamıyla oluşmasından sonra doların 2 liraya düşebileceğini belirtirken seçimlerin tam anlamıyla atlatılmasından sonra ise doların 2 liranın dahi altına inebileceğini öne sürdü. Yaşar, söz konusu 2 TL altı seviyelerinin ise 1 yılı bulabileceğini de sözlerine ekledi.
MERKEZ, ERDOĞAN'I DİNLESEYDİ BÖYLE OLMAYACAKTI
Geçtiğimiz günlerde FED'in açıkladığı tahvil alımı azaltma kararının söylenenlerin aksine Türkiye'yi fazla etkilemeyeceğini söyleyen Yaşar, konuyla ilgili çok çarpıcı noktalara dikkat çekti.
Türkiye'nin mali disiplinin diğer gelişmekte olan ülkelere göre çok sağlam olduğunu o yüzden bu tarz dış şokların diğer gelişmekte olan ülkelerdeki gibi Türkiye'de de krize yol açamayacağını söyleyen Yaşar, ''Birileri Türkiye'nin kamu maliyesini bilmedikleri için eski Türkiye zannediyor. Ancak böylesi bir dış şok Türkiye'de kriz çıkartmaz. Kırılgan 5'lide dolar karşısında en fazla değer kaybeden paranın Türk Lirası olmasının ise en başlıca sebebi '17 Aralık operasyonu'. Ancak içerideki siyasi gerilimin yanı sıra ithalatın etkisi de çok büyük. Çünkü çok büyük bir ithalat fazlası var. Buradan da anlaşılacağı üzere kur aşırı değerli. Bana göre doğru kurda durulursa dış denge sağlanır. Mayıs ayında 1.75 idi dolar kuru ama bu da yanlıştı orada durmaması gerekiyordu. Başbakan Erdoğan 2012 yılının Haziran ayında Merkez Bankası'na ''Faizler çok yüksek faiz indirimi yapması gerekiyor fakat Merkez Bankası beni dinlemiyor'' şeklindeki sözleri ile sitem etmişti. 2012 yılında Başbakan'ı dinleselerdi bu kadar kurda dalgalanma olmayacaktı.'' diye konuştu.
'LOBİ'NİN AMACI HÜKÜMETİ DÜŞÜRMEK
'Faiz Lobisi'nin düne kadar 'kur baskısı yüzünden KOBİ'ler batacak' diye bağırdığını şimdi ise tam tersi bir tutum ile 'aşırı faizden KOBİ'ler batacak' diye farklı bir söylem geliştirdiğini söyleyen Yaşar, ''Bu adamların ekonomiyle alakaları yok. Bunların amacı farklı amaçları hükümeti düşürmek.'' dedi.
KARAR ETKİSİNİ ZAMANLA GÖSTERECEK
Dövizdeki durumun tek başına Türkiye ile ilgili bir durum olmadığını, ABD Merkez Bankası'nın tahvil alım kararları ile ilgili stratejilerinin de hesaplara katılması gerektiğini söyleyen Uluslararası Ekonomi Uzmanı Prof. Dr. Yusuf Bayraktutan ise ''FED tahvil alımlarında daha da azatlıma gidince tüm gelişmekte olan ülkeler gibi Türkiye'de etkilendi. Türkiye'nin tabi ilave olarak bir de iç siyasi riskleri bulunuyor. O yüzden Merkez Bankası'nın aldığı karar etkisini zamanla gösterecektir. Bunun hemen olması beklenemez. Çünkü önümüzde 30 Mart seçimleri var. Ancak o tarihten sonra siyasi tartışmaları geride bıraktığımızda dövizde sağlıklı bir seyir izleyebileceğiz. Finans kuruluşları dahi henüz Merkez Bankası kararları doğrultusunda kendini ayarlayabilmiş değil. Öte taraftan siyasi belirsizlikten ötürü Kırılgan 5'li de TL dolar karşısında en fazla değer kaybeden para birimi oldu. Çünkü 5'li deki diğer ülkelerin siyasi riskleri yok'' şeklinde konuştu.
CİDDİ GÜVENSİZLİK VAR!
Siyasi gerilimin düşmeden dövizde düşüşün gerçekleşmesinin imkânsız olduğunu söyleyen Ekonomist Dr. Deniz Gökçe de 30 Mart ve sonrasına dikkat çekti. Doların düşeceğine yönelik ciddi bir güvensizlik oluştuğunu bu yüzden de iç piyasada yerliler tarafından dövize yönelik çok ciddi bir talebin oluştuğunu belirten Gökçe, '' En azından bitmese dahi ciddi anlamda siyasi tartışmaların hafifleyeceği 30 Mart sonrasında dövizde yaşanan dengelenme daha net olacak. Türk Lirası'nın dolar karşısındaki kaybının yüksek seviyelerde olmasının en büyük sebebi 17 Aralık ve sonrasında yaşanan süreçtir. Çünkü o tarihe kadar yüzde 11 olan seviyeler o tarihten itibaren yüzde 30'lara kadar çıktı'' dedi.
MERKEZ ÇOK DOĞRU BİR ZAMANDA MÜDAHALE ETTİ
Merkez Bankası'nın faiz kararının zamanlamasının çok doğru olduğunu ve Merkez Bankası'nın faizleri artırıp dolara müdahale etmemesi halinde FED kararlarının etkisi ile doların 2,50 ve üstü seviyelere kadar çıkabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Seyfettin Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü; "Merkez çok doğru bir zamanla ile kurları bu düzeyde tuttu. Eğer müdahale etmeseydi hem rakamlar yükselecekti ve dövize sık sık müdahale etmek durumunda kalacaktı. Merkez'in kararı doları kısmi regüle etti. İç piyasadaki belirsizlikler sona erdiğinde dövizde belli düzelmeler olacaktır. İnşallah önümüzdeki seçimlerden bir koalisyon çıkmaz, çünkü koalisyon hükümeti oluştuğunda ekonomide yeniden siyasi istikrarsızlık ortaya çıkacaktır. İşsizlik artacak, faizle para kazanma dönemlerine geri dönülecektir."
DÖVİZİN DENGEYİ BULMASI ÇOK ZOR
Dövizin dengeye oturmamasının çok farklı nedenleri olduğunu bunların başında ise ABD'den gelen veriler ve Türkiye'deki politik belirsizliğin olduğunu söyleyen Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, "Böylesi bir dönemde yurt dışından döviz girişi beklemek çok gerçekçi olmaz. Buna karşılık tam tersine döviz kuru çok yüksek dahi olsa bir an önce kendini Türkiye dışına atmaya çalışan yabancı yatırımcılar var. Ayrıca döviz borçlarının çok yüksek olması sebebiyle de bir an önce borçlarını kapatmaya çalışan yerli finans ve finans dışı kesimlerin döviz talep ettiğini görüyoruz. O yüzden dolarla ilgili yakın bir gelecekte belki yukarı yönlü hareketini sürdürmez ama aşağı yönlü yeni bir denge noktasını da bulmasının çok zor olduğunu düşünüyorum. Seçim süreçleri sona ermeden bu belirsizlik ortamı ortadan kalkmayacak." dedi.