Cumhurbaşkanlığı seçimini tek bilen araştırma şirketi Andy-Ar’ın Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Acar'a göre, şu anda seçmenlerin yüzde 14'ü kararsız. Bu kesimin üçte biri ise, MHP ile HDP arasında gidip geliyor.
Andy-Ar önde gelen araştırma şirketlerinin büyük yanılgı yaşadığı son cumhurbaşkanlığı seçimini en yakın bilen araştırma şirketi oldu.
Andy-Ar daha önceki seçimlerde de isabetli tahminlerde bulunmuştu.
Andy-Ar nisan ayı başında 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri'ne ilişkin bir anket yayınladı. Oy tercih tahminlerinin yanı sıra toplumun bazı konulardaki algısını ölçen bir araştırmayı da geçtiğimiz günlerde tamamladı. Araştırma halen raporlama safhasında. Andy-Ar Sosyal Araştırmalar Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Acar, her iki kişiden birinin ‘’HDP barajı geçmeli’’ dediğini belirttiği algı araştırmasının bazı bulgularını Al Jazeera ile paylaştı. Milli Görüş geleneğini savunan bir aileden gelen Acar, İmam Hatip Lisesi mezunu ve AK Parti listelerini iyi okuyabilecek kadar da partiye yakın bir isim.
AK Parti’yi yakından takip ediyorsunuz, iyi biliyorsunuz. Listelerin size söylediği nedir?
Öncelikle beni şaşırttığını ifade edebilirim. AK Parti’de üç dönem kuralına takılan ağır topların listelerde yer almayacağını biliyorduk. Bu isimlerin yerlerinin doldurulabilir olması gerekiyordu. ‘Biz yeni bir kanla, Yeni Türkiye başlığı altında yeni bir sürece başlıyoruz ve vitrinimizde bulunan yeni Ali Babacanlar, yeni Bülent Arınçlar bunlar’ denilebilecek bir vitrin ortaya konmalıydı. Böyle bir beklenti içindeydim. Listeler ilk açıklandığında açıkçası çok flaş isimler görmeyi beklerken henüz kamuoyunun bilmediği isimler ile karşılaştım. Kamuoyunun yakından tanıdığı isimlerin seçilebilecek yerlerde olması önemli olabilirdi. AK Parti’nin algı oluşturan bir parti olduğu düşünülürse burada bir eksiklik olduğunu düşünüyorum.
''AK Parti listelerinde Has Parti ve Süleyman Soylu izi gördüm''
Çok tartışılan bir konu da listelerde Recep Tayyip Erdoğan’ın ya da Ahmet Davutoğlu’nun izinin olup olmadığı. Siz böyle bir iz yakalayabildiniz mi?
Şu ifade yanlış olmaz sanırım: Kapatılan HAS Parti’nin kısmen de olsa bir izi olduğunu söyleyebiliriz. Yine Demokrat Parti’den AK Parti’ye gelen ve AK Parti’de teşkilat başkanlığı yapan Süleyman Soylu’nun bir izi olduğunu söyleyebiliriz. Sonuç olarak Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti sadakati üzerine kurgulanmış bir liste olarak yorumladım. Bu sadakate ihtiyaç var mıydı? Bence vardı. 17-25 Aralık operasyonlarının hemen sonrasında bugünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın arkasında neredeyse hiç kimse durmamıştı. Operasyonlar sonrasında Erdoğan kendi partisi tarafından maalesef yalnız bırakıldı. Erdoğan’ın dik duruşu partideki suskunları konuşabilir hale getirdi. Bu süreç Erdoğan’ın çok da hoşnut olmadığı, kendisini yalnız hissettiği, gönlünde böyle yer alan bir süreç oldu. Sonrasında çok fazla konuşan oldu ama iş işten geçmişti. Zamanında yanında olması gerekenler zamanında yanında değildi.
Oradaki “sadakat testi” mi listelerde etken oldu?
Evet orada o sınavı geçenler az sayıdaydı. Sonrasında gelinen süreçlere baktığınızda Erdoğan tek başına kaldı. Seçim süreçlerini domine eden etkenlerle hareket etti ve seçimlerin merkezine oturan bir aktör pozisyonu üstlendi. Bu seçimde alınacak oy çok önemli olduğu halde, oy getiren ve bölgelerde karşılığı olan isimlerden çok, sadakat üzerine vurgu yapılan bir liste hazırlandığı şeklinde yorumladım. Listelerde Davutoğlu’nun mu Erdoğan’ın mı daha etkili olduğunu değerlendirmek için erken olduğunu da düşünüyorum. Önümüzdeki dönemde tarafgirlik açısından bir ayrışma olursa daha net anlarız.
''Güneydoğu'da AK Parti'ye getirisi olacak isim yok''
Bu liste AKP’ye güç mü katar yoksa tersi mi olur?
2014’de yapılan son yerel seçimler bir genel seçim havasındaydı. Ben bu nedenle 2011 genel seçimleri yerine yerel seçimleri baz alarak konuşmayı tercih ediyorum. Yerel seçimde AK Parti’nin belediye meclislerinde aldığı oy, yüzde 42.7 idi. Bunu baz alarak konuştuğumuzda AK Parti büyük bir kayba uğramamıştır. Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 74 katılımla alınan yüzde 52 de bize doğru sonuç vermez. Baz alacağımız oran yüzde 42.7’dir. Büyük şehirlerde, metropollerde sokağa çıkın, büyük çoğunluk ilinin milletvekillerinin isimlerini sayamaz. Milletvekillerini isim olarak tanımaz. Milletvekillerinin büyük kentlerde önemi yoktur ama Anadolu’da milletvekili ismi yadırganamaz düzeyde önemlidir. Örneğin Güneydoğu’da aşiretlerin blok olarak oylarını kullandığı göz önüne alınırsa, adayın mutlak olarak oy getirisinin olduğunu söyleyebiliriz. Bunun Türkiye ortalamasına yansıması 1-2 puandır ama bu seçimde seçim sonuçları milletvekili sayısı üzerinden değerlendirileceği için adaylar çok önemli. Ben Güneydoğu’da AK Parti’ye oy getirisi olacak isim göremedim.
Güneydoğu’da AK Parti güç yitirebilir mi diyorsunuz?
Olabilir. HDP de yükselişte. HDP’nin kendine açtığı alanda gösterdiği isimler muhakkak AK Parti listeleri ile kıyaslanabilir düzeyde olacaktır. Bunun da AK Parti aleyhine bir sonuçla karşılık bulabileceğini değerlendirebiliriz. Mesela Abdurrahman Kurt isminin Diyarbakır’daki önemini ben biliyorum. Listeden çekilmesinin en az yüzde 1-1.5’lik bir bedeli olacağını söyleyebilirim. Yine listelerden çekilen Mehmet Emin Ekmen’in Batman’da bir karşılığı olduğunu söyleyebilirim. Dolayısıyla bu isimlerin seçilemeyecek yerlerden gösterilmeleri ve istifa etmeleri, AK Parti’nin bir milletvekilini HDP’ye kaptırmasına ortam hazırladı bence. Böylesi kritik bir seçimde yeni bir başlangıç peşinde koşan AK Parti’nin adaylarını kişisel olarak ben yeterli bulmadım.
''HDP ve MHP yükseliyor''
Nisan ayı başında yaptığınız bir anket sonucunu açıkladınız. Rakamları bir tarafa bırakırsak bu araştırmanız önceki aylardaki araştırmalarınıza kıyasla ne söylüyor? Yükselen kim? Kan kaybeden kim?
Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında AK Parti’de bir yükseliş söz konusuydu. Fakat çözüm süreci sonrasındaki gündem, HDP’yi bir aktör olarak öne çıkardı. Selahattin Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığı yüzdesel oyu da düşündüğümüzde HDP ile ilgili bir gündem oluştu. AK Parti için geçerli olan yükseliş trendi HDP için de geçerliydi. Fakat sonrasında bu iki aktörün kamuoyunda gündeme gelmiş olmaları, aynı sebeple sıkıntılı bir şekilde eleştirilmelerine de neden oldu. Milliyetçi kesim tarafından dile getirilen ‘taviz veriliyor’ yaklaşımı MHP’yi de bir aktör haline getirdi. HDP’nin yükselişi ile birlikte MHP yükselişi de gündeme geldi.
Kararsızlardan bir yöneliş mi oluyor bu iki partiye?
Son bir aya kadar kararsızların oranı yüzde 20’ler civarındaydı. Ben daha önceleri seçime bu kadar kısa süre kala bu kadar kararsız seçmen oranı hatırlamıyorum. Bu şuna işaret ediyor: Bu yüzde 20’lik oran tüm dengeleri değiştirebilecek bir oran. Nisan ayı başında yaptığımız araştırmada ise kararsızlarda yüzde 5-6 puan eksilerek yüzde 14’e düştü. Bu daha da düşecek. Biz kararsızları bilimsel ölçüler ışığında dağıtmanın ötesinde, onların alt kodlarına girecek sorular sorup buralardan ipuçları çıkarmaya çalışıyoruz. Mesela şunu soruyoruz: ‘Kararsız olduğunuzu belirttiniz. Size iki seçenek versek, hangi partiler arasında kararsız kalıyorsunuz?’ Burada yönlendirme yapıyoruz, ‘AK Parti ile CHP arasında mı kararsızsınız’ veya ‘CHP-MHP arasında mı kararsınız’ diye tüm partileri eşleyip soruyoruz. En yüksek oran MHP-HDP arasında kararsız kalanlar çıktı. Bunun oranı yüzde 35’ler seviyesinde. İnanılır bir şey değil.
Yanlış anlamadıysam yüzde 14 kararsızlar içinde yüzde 35’lik bir oran HDP ve MHP arasında gidip geliyor dediniz değil mi?
Aynen öyle. Bu ilginç olduğu kadar dikkat çekici de bir durum. Bunun açıklaması, Erdoğan karşıtlığı noktasında oluşan bir merkezde, HDP’nin kendine bir yer bulmuş olmasıdır. Selahattin Demirtaş’ın tek cümlelik grup toplantısındaki “Erdoğan seni başkan yaptırmayacağız” mesajı kendi açılarından doğruydu. Bu mesaj onları AK Parti karşıtı pozisyona oturtmuş durumda. Şimdiye kadar bu karşıtlar CHP, MHP ve daha düşük yüzdeli partilere giderdi. Şimdi HDP de buradan beslenebilir halde.
''HDP, CHP'den yüzde AK Parti'den milletvekili alacak''
Şu anda HDP barajı kesin aştı diyebiliyor musunuz?
Şu anda bunu net bir ifade ile söylemek zor. (Biz bunun ötesinde bir algı araştırması da yaptık) Sonuçları ayrıntılı olarak önümüzdeki günlerde açıklanacak. Bu algı araştırmasında HDP’nin barajı aşacağını düşünenlerin oranı geçen ay yüzde 10’lar civarındaydı, bu ay ise yüzde 25’ler düzeyinde. Yani “HDP geliyor” algısı iyi yönetiliyor. HDP rüzgarı toplumda karşılık bulmuş vaziyette. Diğer taraftan “HDP’nin barajı geçmesini istiyor musunuz?” diye sorduğumuzda evet diyenlerin oranı geçtiğimiz ay yüzde 18’di. Şu an yüzde 50’ler dolayında. Dolayısıyla iki kişiden biri HDP’nin barajı geçmesini destekler düzeyde. Oy vermeyebilecek, kesinlikle HDP ile bağı olmayan seçmenden söz ediyorum. HDP’ye çok net karşı duruş sergileyen seçmenlerin dahi HDP’nin barajı aşarak mecliste temsil edilmesini istemelerinin bir tek nedeni var: o da korkuları olan AK Parti’nin başarısızlığının HDP’nin barajı geçmesi ile mümkün olması.
Şu andaki görüntüde CHP ciddi bir kaybeden olacak gibi görünüyor, öyle mi?
Görüntüde AK Parti kaybediyor algısı var ama sonuçlar itibariyle genel başkan Kılıçdaroğlu’nun mevcut konumunu sürdüreceği bir sonuç alacağını düşünmüyorum. Bir önceki seçime göre daha alt seviyelerde bir sonuç ile karşı karşıya kalacak CHP. Seçim gecesi büyük olasılıkla MHP ve HDP’ye özel projeksiyon açılarak AK Parti ve CHP’nin kayıplarını değerlendireceğimiz bir akşam olacak.
''BBP-Saadet-MHP ittifakı ana muhalefet olurdu''
MHP yüzde 20’leri zorlar mı ?
BBP–Saadet Partisi ittifakı olmasaydı, bu oran yakalanabilirdi ama şimdi yüzde 20 zor. Sürpriz olur. Yüzde 17-18’ler civarı olacaktır diye tahmin ediyorum. Biz BBP-Saadet Partisi ittifakının toplumdaki karşılığını şu an bilmiyoruz. Zira çok yeni, hiç ölçmedik. AKP’den MHP’ye giden oylar bu ittifakta bir rüzgar görüp oraya gider mi? Buna elbette bakacağız. MHP bu partilerle ittifak yapsaydı ana muhalefeti yerinden edecek konuma ulaşabilirdi.