5. sınıf itibarıyla uygulanabilir

Milli Eğitim Bakanı Avcı, 5. sınıf itibarıyla isteyen öğrencilerin, kılık ve kıyafet yönetmeliğindeki başı açık ibaresinin kaldırılması uygulamasından yararlanabileceğini bildirdi.

5. sınıf itibarıyla uygulanabilir

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Bilkent Oteldeki "Medya Okuryazarlığı Dersi Tanıtım Toplantısı ve Yenilikler Paneli" sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtladı.Öğrencilerin kılık kıyafetlerine ilişkin yönetmelikte yapılacak değişikliğe ilişkin soru üzerine Avcı, başkalarının özgürlüğünü kısıtlamayan her özgürlük genişlemesinin, özgürleşmenin iyi olduğunu dile getirdi.

Yönetmelikte yapılacak değişikliğin daha önceki bir uygulamanın genişletilmesi olduğuna işaret eden Avcı, "Ortaokullarda ve liselerde zaten belli okullarda bu uygulama vardı" dedi.

Bazı öğrenci ve velilerinden gelen yoğun taleplerle doğrultusunda bu uygulamanın kapsamının genişletildiğini dile getiren Avcı, "Anaokulu, ilkokul söz konusu değil. Bazı medya organlarında öyle şeyler de vardı. Ortaokullarda ve liselerde zaten bazı okullarda uygulanıyordu. Dolayısıyla kapsam o çerçevede. Ama daha çok lise öğrencilerini ilgilendiren bir uygulama. Çünkü özellikle oradan geliyordu. İmam hatip ortaokullarında oralarda zaten uygulanıyordu. Dolayısıyla ortaokul ve liselerde" diye konuştu.

"5. sınıf itibarıyla diye biliyoruz mu?" diye sorulması üzerine Avcı, "5. sınıf itibarıyla isteyen öğrenciler bu uygulamadan yararlanabilir" ifadelerini kullandı.

"Başı açık ibaresi kaldırıldı ama kapalılığın da nasıl olacağı tanımlanmadı. Peçeyle de öğrenciler gelebilecek mi?" şeklindeki soru üzerine Avcı, şunları söyledi:

"Yok öyle şeyler. Böyle provokasyonlar olur mu? Bugünlerde bekliyorum, olur. Evet, birileri bu tür fotoğraflar çekmek için mizansenleri kurgularlar. Geçmişte bunun örneklerini yaşadık. İşin doğal akışı içerisinde böyle şeyler olmaz. Ama dediğim gibi anaokullarına bile çarşaflı öğrenciler sokarak fotoğraf çektirenler olur. Bunu biliyorum. Böyle provokasyonların da yapılabilineceğini biliyorum. İşin doğrusu belli bir düzeydeki öğrenciler için, bunu arzu eden öğrencilerin önündeki engellerin kaldırılmasıdır."

Avcı, "Zaten bakın ortaokullarda bu uygulama vardı. Ve bazı derslerde de vardı. Dolayısıyla oradaki genişleme ortaokullarda da. Evet" dedi.

"Okul yakmak terördür"

Diyarbakır'da Kürtçe eğitim vereceği öne sürülen "okul" ile ilgili Valiliğe başvuru yapıldığının anımsatılması üzerine Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu tür başvuruların yapılması için okul yakmak gerekmez. Okul yakmak terördür ve bununla bir sonuç almak da mümkün değildir. Bunun da apaçık bir provokasyon olduğunu özellikle bölgede yaşayan halkımız çok iyi biliyor. Bu halk düşmanlığıdır. Okul yakmak doğrudan doğruya o bölgedeki halka düşmanlık etmektir ve oraya çocuklarını gönderen vatandaşlarımızın haklarını gasp etmektir. Dediğim gibi halk düşmanlığıdır. Bununla sonuç almak da mümkün değildir. Bu işin yolu yordamı yasalarda belirlenmiştir. O yasal prosedürler içinde müracaat eden herkesin müracaatlarını biz Milli Eğitim Bakanlığı olarak değerlendiririz."

Başvuru en geç o yılın 1 Eylül'e kadar yapılmalı

Bugünlerde muhtemelen "Müracaat ettik, Milli Eğitim Bakanlığı bahane üretiyor" şeklinde tartışmaların başlayacağını dile getiren Avcı, "Bahane değil, yasal bir zorunluluğu hatırlatıyorum. Özel okul açmak için Milli Eğitim Bakanlığına yapılacak müracaatların en geç o yılın 1 Eylül'üne kadar yapılması gerektiği konusu yasada yazıyor" diye konuştu.

Bu nedenle Bakanlık olarak pek çok okul müracaatını kabul edemediklerini kaydeden Avcı, İstanbul'da, Urfa'da başka illerde özel okul açmak için müracaat eden bazı girişimcilere, yasada yazan tarihi geçirdikleri için bu yıl için bunlara okul açma izni veremediklerini kaydetti.

Bunlardan bir tanesinin de İstanbul Başakşehir'deki Tayyip Erdoğan Spor Lisesi olduğunu bildiren Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sadece ve sadece başvuru süresini geçirdiği için ona da izin vermedik. Bu yasal düzenlemedir. Bakanın yetkisinde, yönetmelikte falan olsa yine düşünülebilirdi. Ama yasa diyor ki 'Özel okul açmak için müracaatlar o yılın 1 Eylül'üne kadar yapılır. 1 Eylül'den sonra yapılacak müracaatlar bir sonraki ders yılında değerlendirilir.' Bu tarihte, 23 Eylül'de yapmışsanız müracaatınızı, 1 Eylül'ü 23 gün geçmiş demektir."

Bir gazetecinin "Bir sonraki yıla kaldı otomatik olarak" demesi üzerine Avcı, "Evet. Dolayısıyla 1 Eylülden itibaren yapılacak her müracaatı, tıpkı o spor lisesi için olduğu gibi tıpkı Urfa'daki diğer bir özel okul gibi, onlarca örneği var bunun. 1 Eylül tarihini geçirdikleri için yasal olarak 1 Eylülden sonra izin vermiyoruz, hiçbir okula. Çünkü o tarihten sonra açılış işlemlerine başlayan bir okul en az 2 ay açılış şeyi sürüyor. 1 sömestri geçmiş oluyor."

Avcı, özel okul açmak isteyen girişimcilerin, 1 Eylül tarihine kadar müracaatlarını yapmak zorunda olduklarını vurguladı.

Konuyla ilgili ders kitabı gibi altyapı hazırlığı olup olmadığının sorulması üzerine Avcı, özel okullarda, müracaat sahiplerinin zaten müfredat, program ve ek ders önerisinde bulunduğunu dile getirdi.

Avcı, önerilerin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından uygun bulunduğu takdirde bu programlara, derslere izin verildiğini söyledi.

Farklı dillerde ve farklı içerikli ders okutmak isteyen özel okulların, bunlarla ilgili program önerileri ve öğretim materyalleri hazırlıklarını Talim Terbiye Kurulu'na sunmaları gerektiğini hatırlatan Avcı, Kurul'un da ölçütlerine göre konuyu değerlendirip, izin verip ya da vermeyeceğini anlattı.

Avcı, bunun bütün özel okullarda okutulan farklı dersler için geçerli olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

"Bir de tabii bütün okullarda okutulması zorunlu olan özel olsun resmi olsun Türkçe okutulması zorunlu derslerimiz var. Onlar da zaten belli. Dolayısıyla her yeni müracaat, önce altyapı imkanları, fiziki imkanları sonra beşeri imkanları sonra programları itibarıyla Milli Eğitim Bakanlığı tarafından değerlendirilir."

Panele ilişkin "Niye onu sormuyorsunuz? Sizinle çok ilgili, sizin mesleğinizle ilgili" diyen Avcı, medya okuryazarlığı dersine çok önem verdiklerini belirterek, dersi seçen öğrencilere ve onları yönlendiren velilere teşekkür etti.

Medya okuryazarlığı dersinin zorunlu olup olmayacağı şeklindeki soruyu da Avcı, zorunlu derslerin sayısını olabildiğince azaltmak istediklerini söyledi.

Haftada 40 saat ders yapıldığını, eğer her dersi zorunlu yaparlarsa haftada 150 saate ihtiyaç duyulacağını belirten Avcı, medya okuryazarlığı dersinin zorunlu olmasına ilişkin iletişim fakültesi mezunlarının ciddi talepleri olduğunu anımsattı.  Avcı, "Ama başka alanlarda da pek çok seçmeli dersin zorunlu olması yönünde o dersin ilgili kamuoyu tarafından kampanyalar yapılıyor. Biz bunu bir dengede tutmak zorundayız. Zorunlu derslerle seçmeli dersleri bir denge içerisinde yürütmek zorundayız. Çünkü netice itibarıyla elimizde sadece haftada 40 saat var" diye konuştu.